Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir. ‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı Ulaş Başar Gezgin Nguyen Duc Thuan’ın (1916-1985) kaleme aldığı ‘Direnme Savaşı’ kitabı, Türkçe’de Vietnam üstüne basılmış nadir kitaplardan biri. Diğer kitaplar gibi Vietnam-Amerikan Savaşı’nda geçen ve bu dönemden hemen sonra Türkçe’de okurla buluşan kitap, ‘Saygon Zindanlarından Mücadele’ altbaşlığını taşıyor. Kitap, yazarın en zor koşullarda 8 yılı bulan hapishane anılarından oluşuyor. Altbaşlıkta ‘Saygon’ dense de, burada kast edilen, yer olarak Saygon (bugünkü Ho Çi Min Kenti) değil, Saygon merkezli Amerikancı Güney Vietnam rejiminin hapishaneleri. Kitapta anlatılanlar, çoğunlukla Saygon’da değil, sömürgecilik döneminde ‘Poulo-Condor’ olarak bilinen, savaş bitiminden bu yana ‘Con Dao’ olarak adlandırılan adada geçiyor. Vietnam’ın güney ucunda bulunan ada, sömürgecilik döneminde her tür işkencenin yapıldığı, ölenlerin yakınlarından habersiz rastgele oraya buraya gömüldüğü bir kabus ada iken, bugün kumsalları, yunusları, kaplumbağaları, ormanıyla vb. çokça turist çekiyor. ‘Direnme Savaşı’, 1979’da İstanbul’da basılıyor. Kuzey Vietnam’da 1967’de ‘Bất Khuất’ adıyla basılan kitabın ilk baskısı, 210 bin adet yapılıyor. Dönemin kapış kapış okunan kitaplarından biri. Fakat bugün Vietnamca’da yeni baskıları bulunmuyor. Vietnam için savaş geride kaldı; o dönem üretilmiş yapıtlar eskisi kadar ilgi görmüyor. Kitap, Vietnam’da ancak sahaflarda bulunabiliyor. Yine de yazarın ölümünden 23 yıl sonra ‘Halkın Silahlı Kuvvetler Kahramanı’ nişanıyla ödüllendirildiğini buraya not edelim. Kitap bugün pek fazla okunmasa da, yazarı, siyasal etkinliği dolayısıyla bugün de anımsanıyor. Kitabın başında bu metnin roman olmadığı, bir hatırat olduğu belirtiliyor. Ancak kitabın omurgası roman olarak sayılmasına izin verir nitelikte. İlk başta bir kahramanlık destanı hissi uyandırıyor. Ancak başkişinin yaşamının insani yönleriyle verilmesi, bu hissi söndürüyor. Onun işkence sırasında iç seslerini dinliyoruz. Hücrede intihar düşüncelerine ve girişimlerine tanık oluyoruz. Adada pişmanlık dilekçesi imzalayıp başka bir koğuşa alınan eski yoldaşlarıyla ilgili kötü bir söz söylenmediğini görüyoruz. Onlar da pişman olmaktan pişman; ancak herkes o kadar baskıya dayanamıyor. Yaptıklarından suçluluk duyuyorlar ve direnenlere el altından yardım malzemeleri ulaştırıyorlar. Daha sonra, yönetim baskı ve işkencede onlara ayrıcalık sağlamadığı için, eskisi gibi direnişe geçiyorlar. Bunların dışında kimi partililer, partisiz yurtseverlerin yardımıyla daha uzun yaşıyor. Yazar kitapta onlara teşekkür ediyor. Bini aşkın ölümden sonra yedi kişi kaldıklarında yazar da, adadan sağ çıkabilmek için hastaneye gitmek üzere ‘şartlı pişmanlık’ öneriyor. Böylece en azından adadan sağ çıkıp mücadeleye geri dönebilecekler. Ama bu öneriden sonra, daha önce öldürülmüş olan yoldaşları hücresinde ona karşı çıkıyor (gibi geliyor). Geriye kalanlar da bu öneriyi dikkate almıyor. Dolayısıyla, yazar/başkişi kitapta her yönüyle iyi ya da kahraman bir kişilik olarak resmedilmiş değil. Kitap, bir ‘insanlık hali’ anlatısı olarak akla hızla Victor Frankl’ı getiriyor. Nazi toplama kampından sağ çıkan nadir insanlardan olan Frankl, sağ çıkmasını hayata anlam atfetmeye bağlamıştı. Varoluşçuluğa kolaylıkla bağlanabilecek bu yaklaşıma dayanarak Frankl yeni bir psikoterapi akımı başlatmıştı. ‘Direnme Savaşı’nda da benzer bir biçimde, Vietnamlı devrimcilerin nasıl olup da bütün zorluklara göğüs gerebildiğinin yanıtını buluyoruz. Ancak, Vietnamlılar için çözüm, psikoterapi değil, devrim olacaktır. Aslında, savaşın cephelerin ve yangın yerine dönen kentlerin kalbinin ötesinde asıl bu adada kazanıldığını söyleyebiliriz. Bu direniş başarılı olmasaydı, yeni kuşaklar yılgınlıkla yetişip sinecekti.[ Devrimci marşlar direnişte özel bir önem taşıyor. Kitapta anılan marşlardan biri olan ‘Ket Doan’ şuradan dinlenebilir: youtube.com/watch?v=Jvi-aw5... Şarkı, “dayanışmamız, gücümüzdür / dayanışmamız demir gibi sağlam” diye başlıyor. ] Vietnam-Amerikan Savaşı, ilk başta görünenin tersine, bir ‘iyi Vietnamlılar-kötü Amerikalılar’ anlatısına dayanmıyordu. Vietnam tarafında Amerikan emperyalistlerine çalışan azımsanmayacak sayıda Vietnamlı olduğu gibi (ki bunlar bugün ikinci ve üçüncü kuşakla birlikte ABD’de 2 milyon kişilik bir Vietnamlı-Amerikalı diasporasını oluşturmaktadır), Amerikalılar içinde kendi devletlerinin emperyalist savaşına canları pahasına karşı çıkanlar olmuştur (ki bunların içinde, savaşın durması için kendilerini yakıp can verenler bile vardır). ‘Direnme Savaşı’ zaten böyle bir ikili indirgemeye dayanmıyor. Direniş, bu ikiliğin ötesine geçip emperyalist dünyayla sosyalist insanın mücadelesine dönüşüyor. Zaten yazarı ele veren, Vietnam’ın ikiye bölünmesinden sonra saf değiştiren bir Vietnamlı oluyor. Kitap, yazarın Saygon’da bugün cıvıl cıvıl bir yer olan Hayvanat Bahçesi’nde yakalanıp oradaki gizli sorgu merkezinde sorguya alınmasıyla başlıyor.[ Kitabın başında bir tarih hatası var: Gözaltına alındığı gün için ‘29 Haziran 1965’ deniyor; doğrusu ‘1956’ olacak. İkincisi, s.59’da ‘Dalat’ya’ denmiş, ‘Dalat’a’ olacak. ] Bu, yazarın ada zindanlarına ilk yolculuğu değil; 1943-1945 arasında Fransız sömürgeciliği döneminde de aynı zindanlara kapatılıyor. 1956’da bir kez daha yakalandığında, Vietnam Komünist Partisi’nin Güney Vietnam’daki en üst düzey isimlerinden biri. Yazar yaklaşık 2 yıl Hayvanat Bahçesi’ndeki hücrede kaldıktan sonra, Saygon’daki bir hapishaneye gönderiliyor. Oradan da eski mahpusu olduğu Poulo-Condor Adası’nda buluyor kendini. Kitapta geçen işkencecilerin bir bölümü daha sonra devrimcilerce cezalandırılıyor, bir bölümü ABD’ye kaçmayı başarıyor.[ Bunlar içinde öne çıkanlar, Bach Van Bon, Bui Van Nam, Truong Minh Nguyet, Do Dinh Ky, Duong Khanh Tam, Nguyen Van Y, Ba Huan, Hai Gac, Phan Tu Cai Nai, Le Van The, Xuan Hoa Phong, Pham Ky Long, Duong Thanh Tam, Pham Sao, Tang Tu, Nguyen Van Du vd.] Onlar, çocukları ve torunlarıyla ABD’de ve başka ‘Batılı’ ülkelerde, ‘savaş mağduru’ sıfatıyla yaşamaya devam ediyor. Kitapta yazarın andığı birçok yoldaş ya kitap yazılmadan önce ya da yazıldıktan sonra şehit oluyor.[ Vietnam’da 30 yıllık savaştaki (1945-1975) ölümler üç milyonu buluyor. Ülkenin bütün yerleşim bölgelerinde şehitlikler bulunuyor. Bir şehit veritabanı için bkz. timlietsi.com/?display=timlie...] Adaya kapatılanların çok azı sağ çıkabiliyor. Hastaların tedavisi yapılmıyor; kimi hastalara ölsünler diye başka ilaçlar veriliyor. Aslında amaç, öyle ya da böyle bir an önce ölmeleri. Orası ülkeden uzak bir ada olduğundan, arada bir gerçekleşen göstermelik denetimler dışında ölenleri de hastaları da kimsenin ruhu duymuyor. Yazarın anlatımlarına bakılırsa, yerlilerden arındırılarak bir cehenneme çevrilen ada, Fransız sömürgeciliği döneminde daha iyi koşullara sahip. O dönemde, Vietnam’ın birçok kurucu ismi buraya kapatılıp kendi kurdukları parti okulunda eğitim alıp veriyor. Amerikancı Güney Vietnam düzeni altında ise, cezaevinden çok 24 saat açık bir işkencehane niteliği taşıyor. Yine de Fransız döneminde adaya kapatılan 5 bin yurtseverden 1800’ü sağ çıkabiliyor yalnızca. Çıkabilenlerse, devrimin önderliğini yapıyor. Adada ölümler sıradanlaşır. Besinsizlik, susuzluk, havasızlık önce hastalıklara, sonra beklendik ölümlere yol açar. İşkenceciler ölüleri zindanlardan birkaç gün kaldırmazlar; eziyet için her yolu denerler. Yazar sözcüklerin anlamsız kaldığı korkunçluktaki hapishane koşullarında bile nasıl kırık çanakları kalem, bezleri silgi olarak kullanarak birbirlerine ders verdiklerini anlatıyor: Matematik, tarih, coğrafya, ilkyardım, hatta sürücülük dersleri. Daha önce aynı zindanda kalan yazar burada Vietnam’ın bağımsızlık ilanını sonra da Fransız sömürgecilerin yenilgisini karşılamış. Kendisi de yoldaşları da umut dolu. Kadınlar da adaya getirilirken, uluslararası baskılar sonucu bu uygulama son buluyor. Yazar, Güney Vietnam Meclisi’nde milletvekili olup bir danışmanı eleştirdi diye adaya tutuklu olarak getirilen bir kadından da söz ediyor. Daha sonra eşi hapse konan bir asker karısının mücadelesiyle birlikte asker aileleriyle tutsaklar arasında açık örtük yardımlaşma ilişkileri oluşuyor. Tam filme çekilecek bir anlatı. Yazar kitapta zaferden sonra burada devrimci bir mezarlık yapılmasını (daha doğrusu Vietnam’ın dört bir yanında olduğu gibi bir şehitlik) öneriyor. Bugün Con Dao Adası’ndaki Hang Duong Mezarlığı, gazilerin, şehit ve gazi yakınlarının ve devrimcilerin önemli bir uğrak noktası. Mezarlıkta önce Fransız sonra Güney Vietnam faşistlerince gelişigüzel olarak gömülmüş 20 bini aşkın devrimci tutsak yatıyor. Bunların içinde 19 yaşındayken adada Fransız sömürgecilerce infaz edilen devrimci kız Vo Thi Sau, özel bir yere sahip. Yazar, barış görüşmelerinin bir sonucu olarak 8 yıl sonra serbest bırakılıyor. Dışarıda halk savaşı doruğa çıkmıştır; Güney Vietnam’da kurtarılmış bölgeler oluşmuştur. Oysa Saygon rejiminin kaybetmekte olduğu bilgisi hapishane direnişini kırmak için içeridekilerden gizlenmiştir. Savaştan sonra yazar önce Vietnam genelinde sendikanın genel sekreteri oluyor, daha sonra Vietnam Komünist Partisi’nin Merkez Komite üyelerinden biri oluyor. Bu, Vietnam’da çok zor gelinen bir nokta. Bu komitenin yetkileri, cumhurbaşkanından da başbakandan da daha ileri. Bugün ‘Direnme Savaşı’ kitabını Türkiye’de bulmak da zor Vietnam’da bulmak da. Ama söz uçuyor, yazı kalıyor: Yazar, kitabıyla savaş dönemi direnişlerini ölümsüzleştirmekle kalmıyor; Vietnam’ın yeni kuşaklarına kapitalizme hızla açılırken dönüp bakmaları gereken bir el kitabı da armağan etmiş oluyor. Kaynakça Nguyen Duc Thuan (1979/1967). Direnme Savaşı: Saygon Zindanlarında Mücadele (çev. Mehmet Taş). İstanbul: Oda Yayınları. Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). Anlatıbilim Açısından Roman, Öykü ve Masal İncelemeleri (2000-2017) [Novel, Story and Fairy Tale Analyses through Narratology]. ANLATIBİLİM AÇISINDAN ROMAN, ÖYKÜ VE MASAL İNCELEMELERİ (2000-2017) Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin Yazında Ezilenler ve Ezilenlerin Yazını 1. Marksist Açıdan Türk Romanı. 2. Sovyet Türkologlarının Gözüyle Türk Yazını. 3. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal Yapan 6 Özellik. 4. ‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı. 5. Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk. 6. İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? 7. Bulgaristan Hatırası Bir Marksist Türkolog: İbrahim Tatarlı Sabahattin Ali Yazını 8. Anlatıbilim Açısından Kürk Mantolu Madonna. 9. Merhum Marko Paşa’nın Size Çok Selamı Var. 10. ‘Değirmen’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. 11. ‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 12. ‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 13. ‘Sırça Köşk’te Sabahattin Ali Öykücülüğü. 14. ‘Ses’te ve ‘Esirler’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. Gülmece ve Hiciv Anlatıları 15. Muzaffer İzgü Öykücülüğü: Azrail’den Bir Namussuz’a. 16. Gülmece yazarı olarak Hasan Hüseyin: ‘Made in Turkey’. 17. ‘Bay Düdük’ (1958). 18. Bir Heccav Olarak Ümit Yaşar Oğuzcan. Çokkültürlü Yazın Çokkültürlü Toplum 19. Türk Yazınında ‘Etnik Öteki’ İmgesinin Açımlanmasına Giriş Olarak Hüseyin Rahmi Yazını ve “Yankesiciler” Adlı Öykü. 20. Çokkültürlü Toplum Çokkültürlü Öykü: Sait Faik Öykücülüğünde Ermeni İmgesi. 21. Saroyan Öykücülüğü ve Yetmiş Bin Süryani. Masallar ve Efsaneler 22. Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi. 23. Ferçler ve Zebler: ‘Binbir Gece Masalları’ Üstüne Bir İçerik Çözümlemesi Denemesi 24. ‘Masalın Aslı’. 25. ‘Vietnam Efsaneleri/ Vietnam Söylenceleri’. 26. Tibet Masalları. Vietnam ve Tayland Yazını 27. ‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı. 28. ‘Şafakta Kazandık Zaferi’. 29. Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi 30. Siyam Romancılığı Bağlamında Romanda Gerçeklik Sorunu. 31. Siyamlı Romancı Siburapha’nın Yaşamı. 32. Siyamlı Şair Sunthorn Phu’nun 'Phra Abhai Mani' Adlı Yapıtındaki Anlatının Özeti ve Değiniler. Türkiye Yazını, Türkçe Yazın 33. Öykücü Yönüyle Ahmet Cemal’i Anarak. 34. Torik Akını: Az, Öz, Akıcı, Okunası 35. İstanbul Öyküleri. 36. Onyıllar Sonra ‘Vatandaş’ı Yeniden Okumak 37. Ölü Çiçekler Müzesi’nde Gezinti. 38. ‘Uzaklara Mektuplar’. 39. Ali Rıza Arıcan Öykücülüğü 40. Puslu Kentin Mavisi: Modern Çin’den Öyküler. Taylan Kara Yazını 41. Poe’nun Kuzgunu: Derinden ve Uzun... 42. ‘Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt’: Hiççi Bir Başarı Öyküsü. 43.‘Vasatlığa Giriş Dersleri’: Yine de İnsana Dair. 44. Vasat Edebiyatı 101: Mizahla Polemik Arasında. Ütopya Anlatıları 45. Uzaklaşan Ütopya ve Distopyalaşan Dünya. 46. Devrim Öncesi Edebiyatında Ütopya: Kızıl Yıldız (1908) Örneği. İranlı Öykücüler 47. İranlı Öykücüler: Hem Yakın Hem Yakın (1-4). 48. Çağdaş İran Yazınının Öncüsü Sâdık Hidâyet (1-4). Avrupa Yazını 49. Fransız Yazınında Bir ‘Muhalif Yazar Miti’ni Sorgulamak: Marguerite Duras. 50. (Ölüm Yıldönümünde) Jose Saramago’yu Anarak... 51. Bilişsel Bilimlere İlişkin Bir Roman: ‘Düşünce Balonları’ Diğer Yazılar 52. Darüşşafaka ve İmkansız Hayatlar. 53. Endonezya’dan Bir Öykü: ‘Kral, Cadı ve Papaz’. 54. Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar. 55. ‘En-Dor’a Giden Yol’. 56. İki Çocuk Öyküsü: ‘Başka Karıncalar Diyarı’ ve ‘Yerle Gök Arasında’ 57. Defterde Kalan Borges (1899-1986) Dipçeleri. 58. Latin Amerika’nın Çatık Kaşları: Bir Cehennem Ağacı Olarak Muz Ağacı. 59. Başka Dünyalar Açısından Nobel Yazın Ödülü’ne İlişkin Değiniler. Gezgin Yazını 60. Ulaş Başar Gezgin’le Yeni Romanı Üzerine (Söyleşi). 61. Babasız Bir Roman Kişiliği Yaratmak (Söyleşi).
Direnme Savaşı
Direnme SavaşıNguyen Duc Thuan · Oda Yayınları · 199866 okunma
·
245 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.