Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir. Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar Ulaş Başar Gezgin Azerbaycanlı tanınmış öykücü Anar’ın seçme öyküleri ‘Anar’dan Seçme Öyküler’ adıyla Türkçe olarak okunabiliyor. 1938 doğumlu olan Anar, öykülerinde, halk deyişlerine yaslanan kıvrak diliyle bir meddah akıcılığında, Sovyet dönemi Azerbaycanı’ndan kesitler sunuyor. Kitap, 11 öyküden oluşuyor. Birinci öykünün başlığı, ‘Dante’nin Jübilesi’. Bu uzun öykü, belki de bu seçkideki en zayıf öykü. Altmış yıl sahne tozu yutmuş ‘başarısız’ bir oyuncuyu betimleyen öyküde, kimsenin değer vermediği, yazarın kendi sözüyle “ölse, kimseye kayıp vermemiş olacak” bir oyuncu, Feyzullah Kebirlinski çevresinde, insanın değeri/ değersizliği türü düşünceler işleniyor. Kebirlinski, imam olmasını isteyen imam babasının sözünü dinlemeyip gönlünü tiyatroya kaptırmıştır. Altmış yıl sahne tozu yutmuştur ama şimdi bir tiyatro bileti bile verilmemektedir kendisine… ‘Ben, Sen, O ve Telefon’ adlı ikinci öykü, gerçekte, bir tür benlik yarılmasını işler: Tüm arkadaşları evlenmiş bir genç adam, kendisine bir eş bulmak için, rasgele bir numara çevirir ve böylece bir kadınla tanışır. Bir süre sonra, genç adam, kadının çalıştığı işyerinde müdür olur; ancak, kadın, bu durumu bilmemektedir. Adam bunu farkeder ve bu benlik yarılması, öykünün bitişinde, telefondaki benlikle gerçel benlik arasında bütünleşme sağlanmasıyla son bulur. Onyıllar önce yazılmış olan öykü, günümüzdeki sanal aşkların bir önhabercisi olarak da okunabilir. Son derece kıvrak ilerleyen karşılıklı konuşmalara karşın, ne yazık ki Anar, bu öyküdeki yansıyapısal (psikolojik) boyutu ıskalamış görünüyor. Durumu benlik yarılması olarak saptayıp kurguyu ona göre çatsaydı, betimlemelerinde içebakışsal bir derinlikle karşılaşacaktık. Yine de, bu eksikliğin ötesinde, kaleminin kıvraklığına övgüler düzmemek olmaz. Bir fikir vermesi açısından, işte öykünün girişi: “Dün senin telefonun öldü. Yalnız insanlar ölmez ki… Telefon numaraları da ölür. Ömrün boyunca pek çok rakamı unutacaksın: Pasaportunun numarasını, en son çalıştığın işten aldığın maaşı, dostunun arabasının plaka numarasını, ay ile dünya arasındaki mesafeyi, yaşadığın şehrin nüfusunu. Başka rakamları da. Hepsini, hepsini unutacaksın. Sadece bu rakamdan başka. Bu beş rakam, üstelik bu meşakkatli hayatta senin için en aziz hediyeydi. Beş rakam, onun sesi ve telefon ahizesinden gelen menekşe kokusu. Bazen ben siyah telefonun ahizesini öyle kaldırıyorum ki, sanki piyanonun kapağını açar gibi. Bazen bu siyah telefonu öyle kapatıyorum ki, sanki tabutun kapağını kapatır gibi.” (s. 79) ‘Taksi ve Vakit’ başlığını taşıyan üçüncü öykü, ortayaşlı başkişiliğin gözüyle, gençliğe özlem ve istendiği/ beklendiği gibi yaşanmamış gençlik aşklarından duyulan pişmanlıkla yoğruluyor. Dördüncü öykü ‘İyi Padişahın Masalı’nda ise, siyasal taşlama bakışı egemen. Padişahın yasakları ve dedesinin yasakladığı ayna ve vezirlerin yükseltilmek için ettikleri yarı-kurnaz sözler, bu öyküye bir başyapıt niteliği kazandırıyor. Padişah neleri mi yasaklıyor: Bir ara, düş görmeyi; bir ara, uyumayı, ölmeyi; şiirsiz, uyaksız konuşmayı ve diğer birçok temel insan etkinliğini. Hepsinde çeşitli gerekçeleri var ama tümünün bağlandığı ana neden, halkını daha mutlu edebilmek… İyi niyetle gelen kötülük katarı… Sonunda, vezirin karısının, padişahın dedesinin harabe sarayında bulduğu ayna parçası, ömürlerinde hiç ayna görmemiş padişahı ve vezirini halden hale sokuyor. Anar’ın öyküsü, özeleştiri nedir bilmeyen toplumlara ya da kendi sözlerini özeleştiri olarak değerlendirme bilincine erişmemiş toplumlara yöneltilmiş bir kara mizah olarak da elbette okunabilir. ‘Sevgililer Gününe Özlem’ adlı kısa öykü, oldukça yalın ve zayıf: Sık sık kullanılan “O davranışın anlamı o değilmiş, ben yanlış yorumlamışım” izleği işleniyor. Kişi, bu tümceyi kurana dek, iş işten çoktan geçmiş olur hep… Altıncı öykü ‘Geçen Yılın Son Gecesi’ geleneksel bir yılbaşı öyküsü. Ancak, Hamide Hanım’ın düşünceleri ve beyazcamdaki yılbaşı sunucusuyla kendince söyleşmesi, bırakalım öykücülüğü, yaşam adına ilginç buluşlar ve öneriler içeriyor. ‘Sayıların Macerası’ adlı öykü, sayıların birleşmesi ve ayrışmasıyla ilgili, bir matematik öğretmeninin dört işlemi ilköğretim öğrencilerine sevdirmek için yazabileceği türden bir öykü. Bir çocuk öyküsü izlenimi veriyor. Öte yandan, Samet Behrengi’nin öyküleri gibi, toplumsal bir iletisi de bulunmakta. Sekizinci öykü ‘Bozbaş Ziyafeti’, Azerbaycanlılar’ın sevdiği geleneksel bir et yemeği olan bozbaş yemeği çevresinde, sanat eleştirmenlerine yönelik bir taşlama. İki yazar, bozbaş yerken ve birinci yazarın ‘El Eli, El de Yüzü Yıkar’ adlı romanı üstüne söyleşirken, yemeği yapmış olan yazar eşi, sürekli odaya gelip konuşmaları bölüyor, “yemek nasıl olmuş”, “tuzlu mu olmuş?” türü sorularla yazar söyleşmesini bombardımana tutuyor. Bir süre sonra, bir toplantıda romana ilişkin olarak konuşma yapması beklenen ikinci yazar, bir anda, kitabı okumadığını farkediyor. Ama iş işten geçmiştir: Konuşmasını, romanın hiç içeriğine girmeden, yazarın eşine verdiği yanıtlarla toparlıyor. Gerçekte, burada yaptığı, gündelik konuşmalarımızın altındaki geleneksel ötegönderimlerin (metafor) bilinçli bir biçimde kullanılışı. Bu konuda çığır açmış çalışmalarıyla tanınan bilişsel bilimci George Lakoff’a yakışır bir biçimde, ikinci yazar, konuşmasında, ‘bir yemek (bozbaş) olarak roman’ ötegönderimine dayanıyor: “İyi pişmiş bir eserdir. Evet, evet, çiğ değil, iyi pişmiştir. (…) Burada biz tatsız tutsuz şeylere rastlamıyoruz. Eser çok enfestir, lezizdir, evet, evet tuzsuz değil, tatlıdır. (…) Başka arkadaşların bazı eserlerinde olduğu gibi burada su fazla değil, hayır, hayır, aksine suyu azdır. (…) Genel olarak eser, taze, hoş kokulu, tatlı, lezzetlidir ve iyi hazmediliyor. (…)” (s. 178) Dokuzuncu öykü olan ‘Bir Bardak Su’da, Aziz Nesin’in Zübükü’ne benzer bir Sucu Cafer tiplemesi çiziliyor. Sucu Cafer’de Anar, boş konuşan siyasetçileri taş yağmuruna tutuyor. ‘Güzellerim’ adlı onuncu öyküde, öyküsünü yayınlatamamış bir adamın başından geçenler üzerinden, yine sanat eleştirmenlerini yerin dibine batırıyor. Düzeltmenleri yerden yere vuruyor: Birinin düzelttiğini öteki siliyor; ötekinin sildirdiğini bir diğeri geri istiyor. Derginin başdüzeltmeninin “Ya Yeni Zelanda ne olacak?” diye bir eleştirisi (!) var ki, insanın kendini koyvermemesi olanaksız. Burada herşeyi aktarmayıp meraklı okuru kitaba yönlendirelim. Son öykü olan ‘Vestiyerde Çalışan Kadının Anlattıkları’, vestiyerde çalışan bir kadının ağzıyla, buğulu duyarlılığın ardından gidiyor. Öykücülüğe meraklıysanız, bu kitabın mutlaka kütüphanenizde bulunması gerekir. Öykücülüğe ilgi duymuyorsanız; işte o gün geldi; Anar’ın öyküleri, sinema çağında görsel etkilere kurban ettiğimiz sözel anlatım olanaklarını sevdirmek için birebir. O zaman, bu noktada aradan çekiliyoruz. Kaynak Lakoff, G. ve Johnson, M. (1980). Metaphors we live by. Şikago ve Londra: The University of Chicago Press. Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). Anlatıbilim Açısından Roman, Öykü ve Masal İncelemeleri (2000-2017) [Novel, Story and Fairy Tale Analyses through Narratology]. ANLATIBİLİM AÇISINDAN ROMAN, ÖYKÜ VE MASAL İNCELEMELERİ (2000-2017) Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin Yazında Ezilenler ve Ezilenlerin Yazını 1. Marksist Açıdan Türk Romanı. 2. Sovyet Türkologlarının Gözüyle Türk Yazını. 3. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal Yapan 6 Özellik. 4. ‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı. 5. Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk. 6. İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? 7. Bulgaristan Hatırası Bir Marksist Türkolog: İbrahim Tatarlı Sabahattin Ali Yazını 8. Anlatıbilim Açısından Kürk Mantolu Madonna. 9. Merhum Marko Paşa’nın Size Çok Selamı Var. 10. ‘Değirmen’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. 11. ‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 12. ‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 13. ‘Sırça Köşk’te Sabahattin Ali Öykücülüğü. 14. ‘Ses’te ve ‘Esirler’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. Gülmece ve Hiciv Anlatıları 15. Muzaffer İzgü Öykücülüğü: Azrail’den Bir Namussuz’a. 16. Gülmece yazarı olarak Hasan Hüseyin: ‘Made in Turkey’. 17. ‘Bay Düdük’ (1958). 18. Bir Heccav Olarak Ümit Yaşar Oğuzcan. Çokkültürlü Yazın Çokkültürlü Toplum 19. Türk Yazınında ‘Etnik Öteki’ İmgesinin Açımlanmasına Giriş Olarak Hüseyin Rahmi Yazını ve “Yankesiciler” Adlı Öykü. 20. Çokkültürlü Toplum Çokkültürlü Öykü: Sait Faik Öykücülüğünde Ermeni İmgesi. 21. Saroyan Öykücülüğü ve Yetmiş Bin Süryani. Masallar ve Efsaneler 22. Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi. 23. Ferçler ve Zebler: ‘Binbir Gece Masalları’ Üstüne Bir İçerik Çözümlemesi Denemesi 24. ‘Masalın Aslı’. 25. ‘Vietnam Efsaneleri/ Vietnam Söylenceleri’. 26. Tibet Masalları. Vietnam ve Tayland Yazını 27. ‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı. 28. ‘Şafakta Kazandık Zaferi’. 29. Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi 30. Siyam Romancılığı Bağlamında Romanda Gerçeklik Sorunu. 31. Siyamlı Romancı Siburapha’nın Yaşamı. 32. Siyamlı Şair Sunthorn Phu’nun 'Phra Abhai Mani' Adlı Yapıtındaki Anlatının Özeti ve Değiniler. Türkiye Yazını, Türkçe Yazın 33. Öykücü Yönüyle Ahmet Cemal’i Anarak. 34. Torik Akını: Az, Öz, Akıcı, Okunası 35. İstanbul Öyküleri. 36. Onyıllar Sonra ‘Vatandaş’ı Yeniden Okumak 37. Ölü Çiçekler Müzesi’nde Gezinti. 38. ‘Uzaklara Mektuplar’. 39. Ali Rıza Arıcan Öykücülüğü 40. Puslu Kentin Mavisi: Modern Çin’den Öyküler. Taylan Kara Yazını 41. Poe’nun Kuzgunu: Derinden ve Uzun... 42. ‘Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt’: Hiççi Bir Başarı Öyküsü. 43.‘Vasatlığa Giriş Dersleri’: Yine de İnsana Dair. 44. Vasat Edebiyatı 101: Mizahla Polemik Arasında. Ütopya Anlatıları 45. Uzaklaşan Ütopya ve Distopyalaşan Dünya. 46. Devrim Öncesi Edebiyatında Ütopya: Kızıl Yıldız (1908) Örneği. İranlı Öykücüler 47. İranlı Öykücüler: Hem Yakın Hem Yakın (1-4). 48. Çağdaş İran Yazınının Öncüsü Sâdık Hidâyet (1-4). Avrupa Yazını 49. Fransız Yazınında Bir ‘Muhalif Yazar Miti’ni Sorgulamak: Marguerite Duras. 50. (Ölüm Yıldönümünde) Jose Saramago’yu Anarak... 51. Bilişsel Bilimlere İlişkin Bir Roman: ‘Düşünce Balonları’ Diğer Yazılar 52. Darüşşafaka ve İmkansız Hayatlar. 53. Endonezya’dan Bir Öykü: ‘Kral, Cadı ve Papaz’. 54. Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar. 55. ‘En-Dor’a Giden Yol’. 56. İki Çocuk Öyküsü: ‘Başka Karıncalar Diyarı’ ve ‘Yerle Gök Arasında’ 57. Defterde Kalan Borges (1899-1986) Dipçeleri. 58. Latin Amerika’nın Çatık Kaşları: Bir Cehennem Ağacı Olarak Muz Ağacı. 59. Başka Dünyalar Açısından Nobel Yazın Ödülü’ne İlişkin Değiniler. Gezgin Yazını 60. Ulaş Başar Gezgin’le Yeni Romanı Üzerine (Söyleşi). 61. Babasız Bir Roman Kişiliği Yaratmak (Söyleşi).
Anar'dan Seçme Öyküler
Anar'dan Seçme ÖykülerAnar Rzayev · Kül Sanat Yayıncılık · 200525 okunma
·
271 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.