6.sınıfta okurken büyük bir hata yaparak arkadaşlarımla beraber okulu kırmış ve bugüne dek gördüğüm en güzel sinemalardan biri olan Suadiye Atlantik sinemasına gitmiştim. Bir korku filmi oynuyordu sinemada: "Kurt Adam Londra'da." Salona girmeden önce girişte filmle ilgili bazı gazete haberleri olduğunu görmüş ve okumuştum, habere göre başroldeki oyuncular özellikle açılış sekansındaki sahneler yüzünden büyük gerilim yaşamışlardı, sinirleri bozulmuştu. Filmi izleyince adamların neden o hale geldiğini anladım elbette... Kurt Adam Londra'da adlı film bugün bile etkisini gösteren bir iz bıraktı bende: o kadar korkmuştum ki o gece ancak annemin okuduğu yasin-i şerifle uyumaya çalışırken bir yandan da şu yaşıma dek kurtlar ve kurt adamlarla ilgili herşeyden uzak durmaya çalışacak, dayanamaz teslim olursam da geceleri korkudan uyuyamamak gibi bir bedel ödeyecektim. Hayvan haklarıyla ilgilenmeme ve kurtları da sevmeme rağmen filmlerde ve özellikle korku filmlerindeki kurtlar ve kurt adamlar şu an yazarken dahi içimi titretiyor, her zaman da öyle oldu.
Buna rağmen Stephen King'in 1983 yılında yazdığı bu hikâye ya da kısa romanı keyifle okudum. Altıkırkbeş yayınları hikâyeyi her iki üç sayfada ve bölüm başlarında karşımıza çıkan kurt adam, kasaba, cinayet sahneleri gibi resimlemelerle doldurmuş, sağolsun bende izini bırakması için elinden geleni yapmış; çizimler güzel, hikâye ise daha güzel. Sıradışı birşey var mı? Hayır, yok. Korktum mu? Hayır, ama saat daha 19.30 ve gece yatağıma uzanıp da karanlıkta aklıma o çizimler gelince ne düşünürüm bilmiyorum...göreceğiz. Ancak kitap ilk kez bir kurt adam hikâyesine başka bir açıdan bakmamı sağladı, ya da bu konuda kendimi iyi kandırıyorum:) Benim için önemli bir tema olan kimlik ve başka birisine dönüşmek, yeni bir kimliğe kavuşmak ve kendi gerçeğini öğrenmek temasını burada da buldum ve açıkçası bundan memnun oldum. Bu belki yazar hikâyesini böyle kurguladığı için de olabilir; çünkü kurt adam olan karakter neden böyle olduğunu anlamadığı gibi kasabada yaşanan cinayetlerden kendisinin sorumlu olduğunu da zamanla anlıyor; normal hayattaki kimliğiyle bu yeni kimliğinin çatışması durumunda da zorlanmadan kendi gerçek kimliğini seçiyor. İşte bu bana ilgi çekici geliyor her zaman. Başımıza gelen olayların bizi dönüştürmesi, değiştirmesi; kimliğimizin başka bir şeye dönüşmesi ve bu yeni kimliği benimseme düşüncesi beni etkiliyor. Katzenbach'ın Psikoanalist'inde örneğin karakterimiz bir kurt adama dönüşmüyor örneğin, ama eskiden olduğu insan olarak da kalmıyordu da.
Kitap rahat okunan, teklemeyen, popüler edebiyatın nitelikli eserlerinden biri; nihayetinde iyi, güzel bir Stephen King kitabı bu.
Kurt Adamın Döngüsü'nü bütün Stephen King ve kurtadam severlere öneriyorum...