Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Tarafını Belirle.
Doğu ile Batı. Birbirinden farklı iki kavim, iki kültür, iki toprak... Birbirlerine uzun zamandır üstün gelmeye çalışan, dünyanın iki kutbu. Bir dönem dünyaya biri hakim oldu başka bir dönemde diğeri. Savaşlar oldu. Mazlumların yüzü bazen güldü bazen de yaşların izlerini taşıdı. Zalimler bazen kaçacak delik aradı bazen de kadehlerini zevkle tokuşturdu. Barış oldu. Kardeşlik nüfuz etti gönüllere. Çocuklar kardeşçe oynadı; kendi aralarında, anası babası hangi mezhepten, dinden olursa olsun. Tüccarlar rahatlıkla yaptılar ticaretlerini hiç korkmadan. Köprünün altından çok sular aktı. Herkes tarafını belirledi. Diyalogtan uzaklaştı. Avrupa, Batı oldu. Anadolu, Doğu oldu. Amerika, Batı oldu. Afrika, Doğu oldu. Herkes kendine göre bir yaşam tarzı benimsedi. Bir taraf maddeci oldu. Her şeyi dünyadan ibaret zannetti. Ama, evvelinde, bir süre bunalımda kaldı. Maneviyatı denedi. Hayata din ile bakmak istedi. Kilise denen bir kurum vardı; Tanrı, cennetten arsa diye halkı soyuyordu. İstediğini canlı canlı alevlere atıyordu. Yüzyıllarca böyle bir zulüm altında yaşadı bu taraf. Çareyi, maneviyattan uzaklaşmakta buldu. Hümanizmayı çıkardı başta. Kilisesiz, kuralsız, aforozsuz, engizisyonsuz bir yaşam vadetti insanlara. Sonucunda insanları tanrılaştırdı. Avrupalı insanı tanrılaştırdı. Akabinde Rönesans ile, reform ile, büyük bir zihni değişim geçirdi. Artık, her şey menfaatti. Başarı için her yol mübahtı. Ahlağı, erdemi devreden çıkarttı. Gerçi, meyveleri çabuk almışlardı. Gittikçe zenginleşiyorlardı. Uzun zamandır zihinlere yerleşen maddeci anlayış, Sanayi İnkılabı ile ön plana çıkıyordu. Artık milyonlarca insan; aynı şartlar altında, aynı şey uğruna (paraya), gecesini gündüzüne katarak çalışıyorlardı. Artık mutluluk değil; para, ev, maddiyat, önemliydi. Bu taraf için. Maddi yönler tamamlandı. Tüm insanlar maddi olgulara karşı aynı şekilde düşünüyorlardı (bu tarafın insanları). İnsanın mukaddesliği yok edildi, Darwin eliyle. Fransız düşünürler, tanrısız yaşamayı öğrettiler insanlara. İngiliz düşünürler; ekonomik yaşamayı, para için yaşamayı öğrettiler. Ve diğer düşünürler, bu tarafın insanlarını her yönüyle dönüştürdüler. Yeni kavramlar sundular; laiklik demokrasi insan hakları vb bu gibi kavramlarla tüm dünyayı etkileri altına aldılar. Diğer milletleri, kendilerine muhtaç ettiler. Her şeyin ölçüsü olarak kendilerini sundular. Bilim diye dokunulmaz bir kurum icat ettiler. Ama, şimdi, araftalar. Ellerinde patladı düzenleri. Onunla yumurtayı yanlış kırmışlardı. Sonucunda? *** Diğer tarafsa kendi içinde ikiye ayrıldı: Çin, Japonya, Hindistan'ın bulunduğu cephe, İslam milletlerinin bulunduğu cephe. Birbirlerinden inanç, kültür ve yaşam şekli olarak farklı olan bu cepheler, bazı yönleriyle başlangıçta andığımız taraftan farklıdır. Şöyle ki; bu cephelerin mensupları, diğer taraf gibi dinden sıkıntı, cefa, işkence, çekmemişler, daha çok kendileri dine çok büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Karşı tarafsa az önce zikrettiğimiz gibi dini, ilk fırsatta menfaat ağacına çevirmişlerdir (kiliseye yerine milletçe, devletçe). Her ne kadar karşı taraf tamamen maddeci bir anlayışa bürünseler de, bu tarafın kültür yapısı, yaşam tarzı halen daha maneviyat esaslıdır. İslam ayrı tutarsak (zira İslam dini kıymete kadar asla diğer dinler gibi bir değişime uğramayacaktır) diğer inançlar gelişe gelişe kısmen de değişe değişe günümüze kadar gelmiştir. Bu tarafı incelersek, maneviyata önem verdiklerini görürüz. Aynı şekilde dünyaya da değer veriyorlardı. Bir zamanlar dünyayı yöneten, bu taraftı. Zira hem dünyaya hem de maneviyata önem verdikleri için uzun yıllar, bu taraf dünyayı yönetti. İş yaparken fayda gözetiyorlardı. Başarı için her yol mübah değil; hangi yol doğruysa onu kullanır, sonucu ilahlarına havale ederlerdi. Kendilerinde kilise diye bir kurum olmadığından, değiştirecek bir kuruma ihtiyaçları yoktu. Sadece zaman geçtikçe, inançların temsilcileri ve inançların mensupları, inançları yanlış yorumladığı için, karşı taraftan teknik yönden, maddi yönden geri kaldılar. Bu sebeple, yanlış bir şekilde, inançlarına yüklendiler. Diğer tarafa kapılandılar. Onların yaşam anlayışlarına kendilerini adapte etmeye çalıştılar. Ama, toprakları farklıydı, mayaladı farklıydı. Tutmadı yeni tür fidanları. Melez, sakat inanışlar ve onlara inananlar ortaya çıktı ama onlar bir süre sonra ya tamamen diğer tarafa geçtiler ya aslına döndüler ya da arafta kayboldular. İlginçtir, karşı taraf bu tarafı sürekli sömürmeye çalıştı. Dünyayı onlar yönettiği zamanda, bu taraf dünyayı yönettiği zamanda. Bu tarafı inceleyecek lerine, onların sorunlarını anlamak yerine; menfaatleri için onları sömürmeye devam ettiler. Halen daha devam ediyorlar. Onlar böyle yaparken, bu tarafın mensupları, kendilerine çareyi kendilerinde arayacaklarına, karşı tarafta, düşmanların da aradılar. Yumurtayı kendilerine göre kıracak yerde, karşı taraf gibi kırmaya çalıştılar. Sonucunda? *** Hülasa: maneviyata önem veren taraf, çareyi karşı tarafta buldu, yanıldı. Maneviyattan maddiyata dönen, maddiyat için her şeyi mübah gören taraf, yanıldı. Aslından uzaklaşmayı marifet sayan taraf, yanıldı. Kendi öğretisini hakim kılmak için diğerlerini yok eden taraf, yanıldı. Kim haklı? Ne maddiyatsız olur ne maneviyatsız. Ortası şart, adalet şart, hakikate göre iş yapmak şart. Menfaat yıkıcı, fayda yapıcı. Fazla maddiyat yıkıcı, gereği kadar maddiyat yapıcı. Listeyi uzatabiliriz. Ama şu üç soruya cevap vermek elzemdir: Hangi taraftayız? Bir taraftayken ne yapmalıyız? Bir taraftayken ne yapıyoruz? İyi okumalar dilerim. Muhabbetle.
Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı
Yumurtayı Hangi Ucundan KırmalıRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2022524 okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.