Bu kitap Amin Maalouf’un okuduğum ilk kitabıydı ve kesinlikle devamı olacağına eminim. Tarihin derinliklerine girdiğimiz, yazarın o güzel anlatımı ve tasvirleriyle birlikte sanki o yılları yaşıyoruz hissi uyandıran, onlarla birlikte yolculuk yaptığımız, onlarla birlikte üzüldüğümüz bir kitap oldu ve belki bir kitaptan daha fazlası. Ömer Hayyam’ın rubailerini yazma serüvenini, Cihan ile yaşadıkları sevgiyi, Nizamülmülk’ün tekrardan harika bir devlet adamı olduğunu, Melikşah’ı, Hasan Sabbah’ı ve Cemaleddin Afgani’yi tanıdığımız, Teker Hatun’un Selçuklu için aldığı kararları gördüğümüz ve Benjamin’in Hayyam’ın Semerkand Yazması’nı okuyabilmek için yaptığı yolculukta Şirin’le olan aşklarına, Semerkant’ın derin sokaklarına ve İran’ın tarihine, direnişine indiğimiz mükemmel bir yolculuk. Ömer Hayyam’la veda edecek olursam unutma ki “Cennet de cehennem de senin içinde.”