Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese selam. Aslında amacım yarım kalan Rüzgarın Adı incelemesini bitirip (hatta baştan yazıp, berbat oldu muhtemelen) sonra bunu yazmaktı ama duygularım tazeyken (artık kesinlikle incelemeleri kitabı bitirir bitirmez yazacağım) buna başlamak istedim. Yabancı yayınları bu kitabı çevirdiğinden beri kitap gerçekten çok hoşuma gidiyordu ve okumak istiyordum. Gerek kapağı çok hoştu, gerekse kitabın arkası çok hoşuma gitmişti. Böyle duygusal, yalnızlık temalı kitaplar gerçekten çok hoşuma gider. Ama kitabı alamadığım ve yakın bir zamanda da alamayacağım ve hem kısa hem de ben ingilizce kitap okumaya geri dönmek istediğim için çok cazip bir fırsat gibi geldi ve ben de ingilizce olarak okudum. Kitabı ilk gördüğümde çok beklentiliydim. Sonra sevdiğim bir hesabın düşük puan verdiğini görünce biraz üzüldüm. Ama sonra başka bir sevdiğim hesap ikinci kez okuduğunu ve çok sevdiğini söyleyince, okumaya dünden meraklı olarak yine bir hevesle başladım. Kitapta Marin adlı, melankolik bir kızımız var. Kitabın arkasında da yazdığı gibi, Mabel'ı, kıyafetlerini, eşyalarını, kısacası yaşadığı yeri kötü bir olaydan sonra, yanına sadece telefonunu, cüzdanını ve annesinin fotoğrafını alarak terk etmiş. Mabel onu yüzlerce kez aramasına ve mesaj atmasına rağmen de hiçbir şeye cevap vermemiş. Ve bu böyle epey devam etmiş, Mabel mesajlara ve aramalara son vermiş. Kitapta Mabel'ın birkaç ay sonra Marin'i görmeye gelecek olması ile başlıyor. Marin gergin çünkü en yakın arkadaşına hiçbir şey demeden gitti ve aramalarına de cevap vermedi. Bu yüzden Mabel tatil boyunca, kimsenin olmadığı yurt binasında üç gün onunla kalacağı için gergin. Ama Mabel gelince işler değişiyor. Çünkü Mabel, Marin'in neden bir şey demeden ortadan kaybolduğunu bilmek istiyor. Ve Marin Mabel sayesinde birkaç ay önceki gerçekle yeniden yüzleşmek zorunda kalıyor ve onun her şeyi ardında bırakmasına neden olan asıl gerçeği anlatıyor. Kitabın konusu genel olarak böyleydi. Hikaye bir geçmiş zamanı, Marin ve büyükbabasının ilişkisini, Mabel ile aralarındaki şeyi; bir de şimdiki zamanda Mabel ile üç gün boyunca neler yaptıklarını ve aralarına giren zamana rağmen birbirlerine yeniden yakınlaşmaya çalışmalarını anlatıyordu. Şimdiden söyleleyim, kitaba Marin ve Mabel arasında romantik bir şey yaşanacağını düşünerek başlıyorsanız, bunu unutun. Çünkü asla beklediğiniz türde bir şey yok. Bu, bu açıdan ikinci gxg vakamdı... ama yine de aksi olsa bu kadar sevmezdim. Böylesi hikayeye daha uygundu. Açıkçası ben kitabı sevdim mi sevmedim mi pek emin olamıyorum. Şuan ki hislerime göre pek sevmedim. Ama mesela ileride yeniden okusam daha çok sevecekmişim gibi hissediyorum. Zaman geçtikçe size daha güzel gelen kitaplar olur ya, aynen öyle bir şey oldu benim için. Ama yine de şuan ki duruma göre hoşlanmadığım şeyleri yazacağım. Ben kitaptan bilmiyorum ama daha farklı bir şeyler beklemiştim. Marin duygusal olarak sadece annesinin fotoğrafını yanına alarak her şeyi geride bırakmış bir karakter. Böyle bir karakterin başrolde olduğu bir kitabın bana daha şiirsel gelmesini, daha çok hoşuma gitmesini ve etkilenmeyi beklerdim. Neredeyse her sayfada altını çizeceğim bir cümleyle karşılaşmayı umuyordum ki tamamiyle böyle olacağına inandığım için beni en çok yıkan şeylerden biri de bu oldu. Kitapta çok etkilendiğim,kalbimi acıtan, beni yalnızlığa ve karanlığa iten pek öyle bir yer olmadı. Daha yaslı bir havaya bürünmek için benim biraz kendimi zorlamam gerekti. Bir diğer hususta, şimdiki zamanda Mabel ve Marin'in yaptıkları şeylerin %90'ın yemek yemek&bulaşık yıkamak falan olması. Dışarı çıkıp yemek yiyorlar, akşam eve döndüklerinde bir daha yiyorlar. Fırtına çıkıyor başka bir yere gidiyorlar ve tabii yine yemek, bulaşık falan. Tüm bu kısımları çıkartsak kitabın çeyreğinden fazlasını oluşturur muhtemelen. Sürekli bu tür şeyleri okumak pek hoşuma gitmedi. Ayriyeten yazar teşekkür kısmında yanlış hatırlamıyorsam editörüne onun sayesinde kitabın tamamının yemek yapmak ve bulaşık yıkamaktan ibaret olmamasını sağladığı için teşekkür etmiş. Bu azaltılmış hali ise taslağı gerçekten düşünemiyorumdjdkldkd Bir diğer ve sonradan aklıma başka bir şey gelmezse son husus: Kitabın sonu. Yani sondan bir önceki kısım daha doğru olur. Çözümleme kısmı. Yani, bilmiyorum. Sanırım kitabın sonunda herhangi bir sorun yok. Ama benim yine de hoşuma gitmedi. Genç yetişkin kitaplarının karakterlerinin güzel olması benim için yeterli oluyor. Bu tür entrikalar vs emanet gibi geliyor ama bu benim kişisel zevkim tamamen. Birinin direkt ölmesi de benim için yeterli olur acı çekmek için. Ama bu objektif bir yorum değil BENİM ÖZNEL FİKRİM o yüzden görmezden gelebilirsiniz. (Tüm yorumun özel fikrim olduğunu düşünecek olursak epey saçma bir cümle oldu ama siz anladınız) Ama her şeye rağmen, kitap bir noktada, hakkında kötü şeyler yazdığım için kendimi kötü hissettirecek kadar hoşuma da gitti. Marin'e kendimi yakın hissettim ve bilmiyorum, güzel bir karakterdi. Daha güzel de olabilirdi. Mabel ve ikisi arasındaki yaşanan ve sonra değişen şeyler, ilişkileri çok az konuşma içermesine rağmen yine de derin, sıcak ve güzel hissettirdi. Ve benim arka kısmı okuduğumda ikisinin arasında okumayı beklediğim değil, daha tersi bir ilişki gelişmesi de daha güzel geldi bana. Yani, daha gerçekçiydi. Ve aksi olsaydı kitaba muhtemelen daha düşük bir puan verirdim. Yazarın ikili arasındaki ilişkiyi böyle bitirmesini takdir ettim. Marin'in kendini yalnız ve uzak, üzüntüsünden dolayı diğer insanların arasına karışamıyormuş gibi hissetmesi, kitaplar hakkındaki sevgisinin büyüyüp en büyük korkusu haline gelmesi ve normal, ünivrsiteli bir kız olmaya çalışması çok güzeldi. Yazar birazcık daha nasıl desem, açık yazsaydı bu duyguları daha yoğun hissedebilirdim ve daha da güzel olurdu. Yukarıda da yazdığım gibi, bu duyguların içine doğal bir şekilde, kendimi hiç zorlamadan girmek isterdim. Ve kitabın sonu. Gerçekten çok güzeldi. Hepimiz annesi babası olmayan karakterleri falan okumuşuzdur, yani Marin benim için annesi olmayan ilk karakter değildi ama sonra birden sanki birisi içimde bir düğmeyi çevirdi ve 'onun annesi yok' diye düşündüm. Gerçekten fark ettim ve Marin'in yaşadığı şey gerçekten çok üzücü geldi. Annesiz bir hayat geçirmesi, annesinin yokluğunu hep hissetmesi ve umutsuzca onu hatırlamaya çalışması çok kalbimi kırdı ve belki de birazcık ağlamışımdır. Sonunda yaşanan o duygusal sahneler gerçekten çok hoştu. Hem sizi ağlatan hem de dudaklarınıza buruk ama güzel bir tebessüm konduran türden. Böyle ailevi meseleler size de dokunuyorsa muhtemelen biraz ağlayabilirsiniz. Eğer kitabı okumak istiyorsanız sizi alıkoyacak değilim. Belki benden daha fazla sevebilirsiniz. O yüzden bir şans vermenizi tavsiye ederim. Özellikle arkadaşlık, aile, yas tutmak gibi konuları seviyorsanız bu kitabı da sevme olanağınız yüksek. Ama çok yüsksek beklentilerle başlamanızı yine de pek önermem. Yine içime sinmeyen, kötü bir inceleme oldu ama hislerimi ve düşüncelerimi elimden geldiğince belirtmeye çalıştım, umarım açıklayıcı olmuştur.
We Are Okay
We Are OkayNina LaCour · Dutton Books · 2017204 okunma
·
325 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.