Meryem elleri dizlerinin arasında, kanepede
yattı, camın önünde girdap gibi dönen, çevrilen
tipiyi seyretti. Aklına Nana’nın bir keresinde
söylediği şey geldi; her bir kar tanesinin,
dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir
kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu. Bütün
bu iç geçirmeler gökyüzüne yükseliyor, bulutlar
halinde toplanıyor, sonra minicik parçalara
bölünüp sessizce aşağıya, insanların üstüne
yağıyordu.
Bizim gibi kadınların neler çektiğinin
göstergesi, demişti. Başımıza gelen her şeye nasıl
sessizce katlandığımızın.