Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Orhan Kemal, gömleğinin düğümlerini çözdü, çemirlendi, her harfin tepesinde yüzlerce dinamitin patladığı bir sesle: “Bu ne lan, Buyruk, Çukurova'nın sarı sıcağını da geçti,” dedi, nüfus cüzdanını yelpaze gibi kullanmaya başladı. “Gerçekten çok mu sıcak oluyor Çukurova?” “Sıcak da laf mı? Yakar, kavurur, soluk aldırmaz, iflahını keser insanın. Kuşlar pat pat düşer... Köpeklerin dili bir karış dışarıda, girer çıkar boyuna ağızlarına.. Güneş sanki Çukurovalı'yı cezalandırmak için mahsustan alçalır, adamın tebdilini şaşırtır.” “Peki nasıl çalışır ırgatlar o havada?” “Düşe kalka, yuvarlana yuvarlana... Bayılırlar, başlarına güneş geçer, sıtmalanırlar... Felaket!” “Cehennem denen yer Çukurova olmasın?” “Ne demek olmasın? Çukurova'dır elbet... Aynı zamanda da bereketiyle cennettir. İnsan durduğu yerde üzerine tuz dökülmüş sümüklüböcek gibi erir, akar... akar ki ne akar, ırmaklaşır...” dedi öfkeyle. “Tokan hele.” -
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.