Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her şeyi tembelce, ama tatlı bir tarzda sanata bağlıyordum; yani şuradan buradan, şairlerden, romancılardan kaptığım göz kamaştırıcı, her arzuya cevap verecek hayat sahnelerini, tamamıyla hazır kurguları hayallerime göre dilediğimce kesip biçiyordum. Her seferinde kahraman bendim; güya herkesi yendiğim için üstünlüğümü kabul etmek zorunda kalıyorlardı, ben de hepsini affediyordum. Tanınmış bir şair, bir mabeyinci olup âşık oluyor, elime geçen milyonluk servetleri hemen insanlık yoluna harcıyor, sonra hiç de sıradan olmayan, içinde bol bol "güzel ve yüksek şeyler" bulunan Manfredvari kusurlarımı bütün milletin önünde sayıp döküyordum. Hepsi beni gözyaşları içinde kucaklıyor (öyle yapmasalar ahmaklıklarını göstermiş olurlardı), ben de yalınayak, boş mideyle yeni fikirleri yaymak için tekrar yola düşüyor, geri fikirlileri Austerlitz'de kırıp geçiriyordum. Derken marş çalınıp genel af ilan ediliyor, Papa Roma'yı terk edip Brezilya'ya gitmeye razı oluyordu; arkasından, bütün İtalya halkı için Como Gölü kenarındaki Borghese Villası'nda (bu olaylar hatırına Como Gölü Roma'ya naklediliyordu) muazzam bir balo veriliyordu. O sırada, bahçenin çalılığında bir vaka geçiyordu vs. vs., anlıyorsunuz ya...
·
900 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.