Gönderi

Arzulanan bu ilgayı Tuileries'den Vincennes'a düşmüş dört bakan hakkında değil, yol kesen ilk hırsız hakkında, sokakta yanınızdan geçtiğinde şöyle bir baktığınız, hiç konuşmadığınız, tozlu dirseklerinin değmesinden içgüdüsel olarak kaçındığınız şu sefillerden biri hakkında önerseydiniz ; çocukluğu pılı pırtı içinde çıplak ayak koşturarak geçmiş, kışları rıhtımların kenarlarında titremiş, sizin yemek yediğiniz (ünlü bir restoran) Vefour'un mutfakların hava deliğinde ısınmış olan, çöp ve pislik yığını içinde bir parça kuru ekmek arayıp yemeden önce onu ıslatmış, bir metelik bulmak umuduyla elindeki çiviyle bütün gün şehri eşelemiş, kralın şenliğinden ve bir diğer ücretsiz seyirlik olan Greve Meydanı'ndaki infazlardan başka bedava eğlencesi olmayan sefiller; açlığın hırsızlığa, hırsızlığın da geri kalanına ittiği zavallılar; on iki yaşında tutukevine düşen, on sekizinde zindana giren, kırkında giyotin sehpasına çıkan, acımasız ve adaletsiz bir dünyanın bahtsız çocukları; bir okulla ve bir atölyeyle iyi, ahlaklı, yararlı kılınabilecekken, işe yaramaz bir çuvala gibi kah Toulon zindanına kah özgürlüklerini ellerinden aldıktan sonra yaşamlarını da alarak Clamart'daki ölüm mahkumlarının gömüldüğü yoksullar mezarlığına fırlatarak ne yapacağınızı bilmediğiniz bahtsızlar; işte, eğer ölüm cezasını bu adamlardan biri için kaldırmayı önermiş olsaydınız, ah, o zaman sizin oturumunuz gerçekten saygın, büyük, kutsal, görkemli, haysiyetli olurdu.
Sayfa 18
·
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.