Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

182 syf.
9/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
"Çakırcalı Efe! Yol ver yazalım. Yaban değiliz!"
Hey gidinin Efesi, Efelerin Efesi. Kitabı okurken dilimde hep bu söz vardı. Aslında Yörük Ali Efe için yazılmış türkünün bu sözleri nedense dilimden düşmedi. Hey gidi Çakıcı Efe, Çakırcalı Efe, Çakırcalı Memed Efe… Yaşar Kemal’in deyimi ile “İnsanlık tarihinin en büyük eşkıyalarından birisi hatta belki de birincisi.” Çakırcalı Efe’nin ünü cümle Osmanlıyı sardığı gibi tüm Avrupa’ya da yayılmış hatta röportaj yapmak için Çakırcalı’nın yanına gelmişler. Çok acayip değil mi? Çakırcalı’yı öldüren müfrezenin kumandanı Albay Rüştü Kobaş’ın anılarından faydalanan Yaşar Kemal, 1956’da Cumhuriyet Gazetesinde yayımlamış Çakırcalı’nın yaşam öyküsünü. Rüştü Kobaş sadece öldürmekle kalmamış, Çakırcalıyı öldürebilmek için onu tanımak gerektiğini düşünerek hayatını tastamam öğrenmiş. Kitabın ilk bölümünü anlatılanlardan derleyerek yazan Yaşar Kemal, kitabın ikinci bölümünde Rüştü Kobaş’ın anılarını olduğu gibi yayımlayarak bir nevi saygı göstermiştir. Kitapta Yaşar Kemal’in o meşhur betimlemeleri pek yok (keşke olsaydı) ama öylesine diyaloglar yazmış ki! Mesela bu: #83532353 Yaşar Kemal eşine ender rastlanan insanlardan bir tanesi. Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü kitabındaki Irazca’nın kaymakama yakarışını hatırlattı bana deminki paylaştığım konuşma. Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Orhan Kemal, Kemal Tahir… Bunlar var ya bunlar! Çok büyük adamlar, çoook! Yazılarını on altı yıl sonra tekrar okuyan Yaşar Kemal hikâyeyi ilginç bulup kitap olarak yayımlamaya karar vermiş. (iyi ki de vermiş.) Aslında anladığım kadarıyla, daha geniş bir araştırma ile çok daha geniş çaplı bir roman yazmayı düşünmüş sanki. Öyle ki Çakırcalı Efe’nin çetesinden hayatta kalan tek kişi olan Koca Mustafa Efe’nin anılarını dinlemek istemiş fakat karşılığında istediği parayı ödeyemediği için dinleyememiş. Düşünsenize, bir dinleseydi neler olurdu? İnce Memed gibi cilt cilt Çakırcalı Efe okuyor olacaktık. Üstelik yaşanmış! Çakırcalı Efe benim gözümde ne iyi ne kötü! Okurken hep düşündüm ve arada kaldım. Efe bence ‘mecbur adam’. Başka bir açıklama bulamıyorum. İbn-i Haldun’un dediği gibi: “Coğrafya insanın kaderidir.” Babası eşkıyalığı bırakmış, düze inmiş, kendi halinde bir köylü olarak yaşarken, bu durumdaki eski zeybeklerin yeniden dağa çıkmalarını önlemek amacıyla verilen gizlice öldürülmeleriyle ilgili bir emir doğrultusunda zaptiye çavuşu Boşnak Hasan çavuş tarafından öldürüldü. Babasının öldürüldüğünde Mehmet, henüz 11 yaşındaydı. Uzun süre tütün kaçakçılığı yaparak yaşamını sürdürdü. Bu işte en büyük yardımcısı babası Ahmet Efe'ye de yardım etmiş olan Hacı Eşkıya Mustafa idi. Bir zaman sonra Hacı Eşkıya'nın geçmişte kendisini bırakarak başka bir gençle kaçan karısını ve kaçtığı genci Ödemiş'teki evinde öldürür. Kısa bir süre sonra da babasını da tuzağa düşürerek öldüren Boşnak Hasan Çavuş tarafından yakalanarak hapse atıldı. Ancak delil yetersizliğinden dolayı mahkemede beraat ederek serbest kaldı. Çakırcalı'nın bir gün başına bela olacağını bilen Hasan Çavuş'un yıllar önce işlenen bir hırsızlık olayını da ona mal edip takibe düşmesi ve köyüne baskın düzenleyerek annesi ve diğer akrabalarına türlü hakaretlerle işkence yapması Çakırcalı'yı çileden çıkardı. Bu olaylar ve babasının da öcünü almak amacıyla Çakırcalı Mehmet Efe dağa çıktı. İşte ‘Mecbur Adam’ın eşkıyalığa başlama öyküsü. Hasan Çavuş’tan da öcünü alan Çakırcalı Efe, Robin Hood misali ağalardan, beylerden aldıklarını, köylüye, garibana verdi. Köylüler tarafından çok sevildi. Bu kısımları iyi tabii ama 15 yıllık eşkıyalığında 1081 kişi öldürdüğü rivayet ediliyor. Mert adam Çakırcalı, yiğit adam, öyle ki öldürdüğü mert bir efenin başucunda oturup ağlıyor. Eşkıya olmaktan nefret ediyor aslında. Normal insanlar gibi yaşamak istiyor. Birkaç kez de Osmanlı’dan af çıkıyor, düze iniyor Çakırcalı. Fakat gelin görün sömürülen köylüler şikayete geliyor Efeye, ağaların beylerin zulmü artıyor, bir yandan da Osmanlı fırsat kolluyor Efenin işini bitirmek için. Ne yapsın ‘Mecbur Efe’ ver elini dağlar… Hey gidinin efesi… Adına yazılmış bir de türkü var dinlemek isterseniz şayet: youtube.com/watch?v=7Q0V1Wz... « İzmirin kavakları Dökülür yaprakları Bize de derler Çakıcı Yar fidan boylum Yakarız konakları. » “Çakırcalının mezarı Nazili'nin dışında, yol üstündedir. Köylüler mezarı o gün bugündür evliya türbesi makamında ziyaret ederler. Sonra, bir de Çakırcalı'nın mezar toprağı birçok dertlere deva sanılır. Sıtmaya, sızıya, ağrılara birebirdir denir. Öyle söylerler. Çakırcalı öldürüldükten yıllar, yıllar sonra bile, o yoldan geçen köylüler mezara yarım saat kala, olanca sesleriyle bağırırlar: "Çakırcalı Efe! Çakırcalı Efe! Yol ver geçelim. Yaban değiliz...” (Adam Yayınları, Sayfa 175)
Çakırcalı Efe
Çakırcalı EfeYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20125,2bin okunma
·
79 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Güzel söylemişsiniz, ben de okuduğumda aynı ikilemde kalmıştım. Bir tarafta kural tanımaz bir cani, diğer tarafta ezilen halkı koruyan bir kahraman. İyi mi, kötü mü? Osmanlı eşkıya küçükse başını ezer, büyükse paşalık verirmiş düzeni sağlamak için. Devlet halkını unutup hukuktan ayrıldığında neler olduğunu göstermesi açısından da çok ilgi çekici gelmişti bana Çakırcalı'nın hayatı... Güzel incelemenizi zevkle okudum, kaleminize sağlık...
M. okurunun profil resmi
Çok haklisiniz. Halk korunmak kollanmak istiyor, çalışayım, kazanayım ama kendim yiyebileyim istiyor. E bakıyorsunuz bir tarafta ağalar dirlik vermiyor bir tarafta beyler. Zavallı halk devletini yanında göremeyince eşkıyadan medet umuyor. Eşkıya iyi bir eşkıya ise halkın çıkarlarını savunuyor ama bu sefer eskiyanin düşmanları artıyor. Kötü eşkıya da ağayla beyle birlik olup halkı daha fazla bezdiriyor. Bu çerçeveden bakınca Çakırcalı 'iyi' diyorum. Ama bir taraftan da insanları öldürüyor! Ikircikli bir durum maalesef. Sağ olun güzel sözleriniz için...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.