YENİLDİMÖnceki kitaba yaptığım yorumda, ders çalışmam lazım, eğer devam kitabında yorumumu görürseniz başım beladadır tarzı bir şey yazmıştım... Bu bir yenilgi beyanıdır. Dayanamadım. Okudum devamını ve yorumu da giriyorum.
Hayatımda gördüğüm en sürükleyici seri desem abartmış olmam... 3 günde 3 kitap. Saatler içinde bitti...
O kadar şaşkınım ki. Aylardır hep önüme çıkıp duruyordu, konusu klişe göründüğü için burun kıvırıyordum sonunda kitap kapaklarının cazibesine kapıldım ve öyle bir iki sayfa bakayım dursun kenarda derken üç kitabı bitirdim.
İlk iki kitaba göre daha olaylı, daha duygusal ve yıkıcıydı (tamam 2 de duygusal ve yıkıcıydı kabull) Ah o final yok mu, yazar hep en iyi vuruşunu, vaadini finale saklıyor. Bayılıyorum. Bundan sonrası için ara vereceğim desem de kendimi yine devam kitabının başında buluyorum.
Bu kitapta birçok şey netleşti. Mesela hiçbir zaman İmparator’un Vhalla ve Aldrik aşkına neden onay vermediğini bu kitapta acı bir şekilde öğrendik. İmparator’un boş yere bu düşmanlığı beslemediğini görmek güzel. Ödüm kopuyordu altı boş bir şey çıkacak diye. Yoksa bir imparator Vhalla gibi bir gücü neden hanedanında istemesin ki? Başkası olsa havada kapar. Fakat nedeni görünce (yine kendine has pis, çıkarcı bir nedeni var) en azından bir miktar taşlar yerine oturdu.
Aldrik, Vhalla, Daniel, Baldair hepsine bayıldım. Okumak çok keyif vericiydi. İmparator, anlam verdiğim nedenlerine rağmen tam bir Dolores Umbridge di (kötü karakterler arasında sevilenler olur hep, ama onların bile sevilemeyenlerine taktığım isim bu. İmparatorun nasıl iğrenç biri olduğunu ancak bu isimle özetleyebilirim... Hatta Dolores’den bile rezil, iğrenç, nefret edilesi bir manyak desem yalan olmaz. Ölse de kurtulsak, bu usta ozanımız Serdar Ortaç’ın da dediği gibi kafayı yormaz, sonuna bakmaz, adam olmaz bir herif)
Yorumun yarısı imparatora ettiğim hakaretler, nefret kusma ile kesilince devam edecek sözcük bulamadım. Sinir beynime sıçradı kitabı bitirir bitirmez taze taze yoruma koşunca. Yazıklar olsun diyeceğim tek şey bu. Ya da bu değil Baba alsın götürsün seni bre lanet adam. Ne biçim bir manyaksın sen. Defol git kör şeytan. Gudubet insan. Her neyse sakinim....
Sakinim.
Aksiyon, macera ilk iki kitaba göre boldu. İlk kitapta da dediğim gibi zaten fantastik serilerin olayı genelde budur. Bu seri tarzındaki Throne of Glass da aynı şekilde 3. Kitap ile başladı asıl olaylara.
Şimdi Suyun Gazabını okumamak için çırpınarak, meraktan mahvolarak gidiyorum. Umarım devam kitabının yorumunda sınavdan önce değil sonra görüşürüz. Ne yazık ki dördüncü kitap ile ilgili çok kötü bir spoiler yedim. Hiç neşem yok. Asıl sonraki kitabın yorumunda göreceğiz hanyayı konyayı bakalım... Eğer o olayı telafi edecek bir şeyler yoksa kitapta bu sefer kelimeleri bilenmiş, öfke dolu bir yorum görmeniz olası...