Bayıldım. Evet, uzun süredir bir kitaba bu kadar övgü dolu yaklaşmamıştım. Beğensem de bir ama'm oluyordu. Şuanki tek ama'm, yayınevinin imla hataları oldu. Bazı yorumlarda, 'başta sıradan bir aşk romanı sandım' ifadesini okuyunca şaşırdım. Evet, olaylar basit ve berrak başlıyor, ama karakterin anlattıkları, düşünceleri benim için sıradan olmaktan uzaktı. Değerli, üzerine düşünülecek cümleler mevcuttu. Sonundaki olayları geçtim, sırf karakterleri ile bile farklı ve dikkate değer bir kitap okudum. Olaylar II. Dünya Savaşı'ndan önceki son yaz mevsiminde yaşanıyor. Anlatıcımız genç doktor Jean Marc, o yazın çok daha farklı, çok daha güzel ve hatırlanası olduğunu düşünüyor. Sanki savaş başlamadan gençlere son bir yaz geçirme fırsatı tanınmışçasına güzel bir yaz... Savaşın gençlerin yaşamına olan etkisini de eklediğim bu alıntı ile özetliyor Trevanian; "Ama bugünle o eski Ağustos arasındaki fiziksel ve duygusal paralelliklere rağmen, ben yine de anılanı dile getirmekte güçlük çekiyorum. Sorun hatırlamakta değil. Her noktayı tek tek çok iyi hatırladığım halde, bir araya getirdiğim zaman ortaya yanlış bir ezgi çıkıyor. Hem sesleri ve biçimleri çarpıtan da yalnızca aradan geçen yıllar değil. O olayların, Büyük Savaş'ın öteki yanında yer almış olması yapıyor bunu. Arada tecrübenin ve acının körfezi var. O körfez iki yüzyılı, iki kültürü birbirinden ayırıyor. Benim gibi hayatları Büyük Savaş tarafından ikiye bölünmüş olanlar, gençliklerini biten son bulan bir kıtanın kıyısında kalmış gibi görürler. Hemen hemen yabancı bir dünyadır orası. Üstelik hem temposu hem de dokusu farklıdır. Yaptığımız, söylediğimiz şeyler, amaçlarımız ve yöntemlerimiz bugünkünden farklı etkiler doğururdu o zaman. Bu nedenle, o günlere ait olayları tıpatıp tarif edip, yine de gerçeğin uzağına düşmek çok mümkündür." (E Yayınları, 7. Basım, 2018, sayfa 17) Fakat Jean Marc için o yazı, diğerlerinden ayıran bir şey daha var ki; o da aşk. Jean Marc'ın, Katya ile tanışması ona, kasabanın hakkında çok da bilgi sahibi olmadığı Treville ailesinin kapılarını da açıyor. Anlatıcımız, henüz kitabın başında bile bu aşk hikayesinin mutlu bir sonla bitmediğini ifade ediyor. Zaten mutlu anlarda bile hikayenin üzerinde sürekli kara bulutlar dolaşıyormuş gibi bir hissiyat da alıyoruz. Anlatıcının ve bizim bilmediğimiz birtakım şeyler olduğunun bilincindeyiz. Bunun etkisiyle hem sayfalar hızla çevriliyor hem de sürekli tahminler yapılıp duruluyor. Kitapla ilgili beni en etkileyen şey, karakterler oldu. Anlatıcımız Jean Marc henüz yirmi beş yaşında ve gençliğinin vermiş olduğu bir cesaret ve yaşama tutkusu var. Sevdiğim, kendime yakın bulduğum bir karakter oldu. Keşke gerçek hayatta tanışsam ve hayatımda yer alsa diyebileceğim karakterde biri. Katya, Paul, Doktor Gros ve Bay Treville; diğer karakterlerimiz. Benim en sevdiğim karakter ise, Paul oldu. Her ne kadar ukala, kibirli ve dengesiz bir imaj çizse de farkında olmaksızın kanım ısındı. Davranışları, düşünceleri oldukça ilgi çekici ve farklıydı. Unutmayacağım kitap karakterleri arasına girdi. Yine Doktor Gros, farklı düşünceleri olan ve bunları mizahi şekilde ifade eden bir karakter. Ortaçağ tarihine meraklı ve hayatını bu konudaki akademik çalışmaları incelemeye adamış Bay Treville, kelime oyunları yapmayı seven Katya... "Katya'nın Yazı" karakterlerini unutamayacağım bir kitap oldu. Kitap için psikolojik bir hikaye diyebilirim, hatta psikolojik gerilim. O kadar merak ettiren ve akıcı bir kitaptı ki sayfalar su gibi akıp gitti. İncelemelere baktığımda olumsuz yorumlar aklımı karıştırmış ve acaba alsam mı ikilemine düşmeme neden olmuştu. İyi ki almış ve okumuşum. Eğer ki bu incelemeyi okuyorsanız size de kitabı okumanızı tavsiye ederim. Çok beğendim. İleride açıp herhangi bir bölümüne tekrar göz atacağım bir kitap oldu. Yaptığım çokça alıntıya rağmen, hala eklemediğim alıntılar var. İleride ekleme yapabilirim. İyi okumalar dilerim.

Katya'nın YazıTrevanian · E Yayınları · 20171,755 okunma

·

15 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Merve