Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

392 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, kalbin durmasına rağmen insan beyninin 10 dakika 38 saniyeye kadar çalışmaya devam edebildiğini iddia ediyor. Elif Şafak, bu bilgiden yola çıkarak kadın cinayetlerine, kimsesizler mezarlıklarına, paranın satın alabildiği adalete, ayrımcı yasalara, mültecilere, enseste, çocuk istismarlarına, eşcinsellere ve hayat kadınlarına yapılan haksızlıklara, bu haksızlıklara karşı halkın tepkisi sayesinde gelen kazanımlara ülkemizden derlediği rakamsal verilerleri ve olayları da ekleyerek heyecanlı bir kurguyla aktarmış. Kitabın konusu; bir cinayete kurban giderek cesedi çöp konteynırına atılan Leyla’nın, orada bulunmayı beklediği 10 dakika 38 saniyelik süre zarfında, zamanda geriye giderek anlattığı hayat hikayesinden oluşuyor. Asıl konumuz Leyla ama Leyla’nın ailesinden göremediği sevgiyi ve ilgiyi gördüğü 5 kadim dostunun hikayeleri de yürekleri ayrı yakıyor. Ailelerine ve topluma tutunamamış, toplum tarafından dışlanmış bu kişilerin hikayesini okumak, vicdanımızla hesaplaşmamıza sebep oluyor. Nam-ı diğer Tekila Leyla’nın 5 kadim dostu; Sabotaj Sinan, Hollywood Hümeyra, Zeynep122, Nostalji Nalan, Cemile ve 1977’de Kanlı 1 Mayıs olaylarında kaybettiği kocası D/Ali. #ondakikaotuzsekizsaniye dünya çapında birçok ödül almış ve Avrupa’nın kıymetli dergi ve gazeteleri (The Times, The Economist gibi) tarafından tavsiye edilmiş bir kitap. Farkındalıklarımızı arttıran, ufkumuzu genişleten bu romanı ben çok sevdim, tüm kalbimle tavsiye ediyorum. #elifşafak hiç okumadıysanız Mevlana ve Şemsi Tebrizi’yi anlattığı “Aşk” ve Mimar Sinan’ı anlattığı “Ustam ve Ben” kitaplarını özellikle tavsiye ederim. “Esas “ahlaksızlık” insanın insana zulmüdür, kötülüğüdür, gaddarlığıdır. Esas “anormallik” ise süregiden eşitsizliktir, haksızlıktır, sömürüdür." “Eğer başkaları göremiyorsa, bu hüzün ve kederin görünmez olduğu anlamına mı geliyordu yoksa insanların, birbirlerinin hislerine kör ve kayıtsız olduğuna mı?” “Sanma ki sen hayattasın, bense yokum bu âlemde, Öyle hakikatler vardır ki bilsen korkarsın, Nefes alan mı ölü, mevta mı hayatta bilemezsin, görünenin aksine.” “Annesi, çocukluğun insanın ayağını yerden kesip onu ötelere taşıyan büyük, mavi bir dalga olduğunu söylemişti bir keresinde ve tam bunun sonsuza dek süreceğini sandığın sırada da ortadan kaybolup giderdi o dalga. Ne arkasından koşabilirdin çocukluğun ne de geri getirebilirdin.” “En iyisi güldü her zaman; albenisi ve dikenleriyle gül kadar bir kadına yakışan çiçek var mıydı?” “Zaman dediğin, çözülmüş bir yün yumağı gibi geriye sarılamazdı. Son nefesini verdikten sonra insan, işlerin nerede tökezlediğini sormanın ne yararı vardı!” “Bu dünya zıtlıklar alemiydi bir bakıma. Ekşi ile tatlının birbirinin içine saklanabilmesi gibi, her akıllı insanın içinde bir delilik kalıntısı vardı ve her deliliğin derinliklerinde de bir aklıselim tohumu ıșıldıyordu.” “Bir şeyi düşmanımız olarak gördüğümüz an onu olduğundan daha güçlü hale getiriyoruz. Bumerang gibi. Sen alıp atıyorsun, o dönüp gelip aynı güçle sana vuruyor.” “Hayatın bizle yada bizsiz ertesi sabah aynı şekilde devam edeceğini kavramak. En korkutucu olan bu değil miydi?” "Onu anlamaya çalışmak daha evvel hiç ayak basmadığı bir zeminde, karmaşık bir aynalar dehlizinde ilerlemek gibiydi. Bir yandan onu keşfederken, belki bir yandan da kendi kendini bulacaktı. Çoktan yitirdiği bir yanını." “Sanki Leyla dünyanın merkeziydi ve onun dışındaki her şey birer ayrıntıdan ibaretti.”
On Dakika Otuz Sekiz Saniye
On Dakika Otuz Sekiz SaniyeElif Şafak · Doğan Kitap · 20195,6bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.