Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tomurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemlerin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara gözleri Ve ben kederden geberiyorum Tam yalnızlıktan gebermenin de sırası Senin ellerin güzel Bir damla duman ovanın üstünde Bir damla ak bulut, altına batmış, Yeşile batmış Bir damla sıcacık, bir damla ışıltı Sımsıcacık tutuyorum Sımsıcacık tutuyorum bir şeyi Önüme bir adam çıkıyor Amma da kocaman gözleri var Amma da çok ağlamış Amma da çok çiçek açmış Amma da çok yüreği, Amma da çok yüreği sıcak Amma da çok yalnızlıktan geberiyor Amma da çok mavi tutuyor Bir avucunda öylesine bir mavi ki, Amanallah bir mavi ki, Bir top, bir yumak mavi ki, İşte o kadar Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Köpoğlu köpekler, zalimler, domuzlar, Adam olmazlar, kan içiciler, Kefen soyucular, Açların gözbebekleri, Darağaçları kadar iğrençler Sevmemiş, ama hiç hiç hiç sevmemiş, Sevilmemişler… Marlin Monronun gözleri işte o kadar Duru bir denize benziyordu der miyim Bir alaca şafağa, Seher vaktinde çiçeklere, Aydınlk bir akar suya benziyordu Der miyim, Kederden çıldırıyordu, Utançtan kahroluyordu Der miyim Marlin Monronun gözleri İşte o kadar İşte o kadar İşte o kadar köpoğlu köpekler Yağmur yağacak, yağmur yağacak Güneş açacak, gece olacak, bahar gelecek, kar yağacak, Sıcaktan kavrulacağız Yağmur yağacak, Bir yağmur yağacak Havanın yüzünde delişmen bir kırlangıç sürüsü Senin ellerin ne güzel Tuttum mavisini toprağa çaldım, Tuttum mavisini denize attım, Tuttum mavisini bahara vurdum, Tuttum mavisini güneşe verdim, Tuttum mavisini, Tuttum mavisini ak bir atı nalladım Tuttum mavisini ağaçlara fırlattım Dünyanın bütün ağaçları, Dünyanın tekmil bulutları, Dünyanın tekmil güneşleri, Dünyanın tekmil Yaaa, dünyanın tekmil insanları Senin ellerin ne güzel Sarı çiçek sarvan kurmuş oturmuş Bir nergis ovası Çukurovada Bir nergis ovası Çukurovada Bir nergis ovası Bir nergis Her yıl böylesine açar Sonra birdenbire yağmur durdu, bu ne hal Toprak kuruyuverdi Toprak çatlayıverdi Bir adam çıktı karşıma, dudakları çatlayıvermiş Sarı bulaşmış saçına Rüzgâr bulaşmış, Kırmızı bir yağmur bulaşmış Bir tomurcuk yağmur Çok ötelerde bir yıldız ışılıyordu, uzak mı uzak Geldi ayağının dibine düşüverdi, Tozu dumana katmış geliverdi Uğnuunup geliverdi Bir turna sürüsü, Marlin Monronun gözleri, Marlin Monronun gözleri Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Siz şapka da giyiyorsunuz Hem de şapkanız o kadar güzel ki, Vallahi de güzel billahi de Siz ne güzel yemekler yiyorsunuz Siz bulutlara bakıyorsunuz Siz kapıları açıp kapatıyorsunuz Ne güzel Siz uzun kısa adımlar atıyorsunuz, değil mi Sahiden ne güzel Oğlunuz kızınız var mutlu mu mutlu Yağmur altında da dolaşırsınız, ben bilmez miyim Omuzlarınıza kar da düşer, ben bilmez miyim Bilmez olur muyum Boyunbağınız öyle bir oturdu ki yerine Bu sabah aynada gördüm Ben bu aynayı kırmayacağım Deli misiniz be Bu ayna türkü söylemesini bilir Uçak olur uçar, Tren olur, tren, uçsuz bucaksız ovalardan geçer Hem de ıssız, hem de kimsiz kimsesiz Hem de dumanı var Hem de dumanı gelir yarı aç yarı tok, yarı yer altında, Yarı yer üstünde bir köyün üstünde durur kalır. Hem de hiç utanmaz Utanmaz oğlu utanmaz Bu aynadan bir atom bombası olur ki Bir atom bombası Bir atom bombası Öyle bir atom bombası ki Bomba derim sana Bir dudağı yerde Bir dudağı gökte Bir atom bombası ki At kuyruğu gibi dökülüyor ışık Öyle değil mi Ulan köpoğlu, Ulan adam azgını Neyinle öğünüyorsun Neyinle öğünüyorsun Neyinle neyinle, neyinle ulan iki gözü çıkası Arkana bir dön baksana Daha dün değil mi Bu aynadan bir atom bombası olur ki Siz yapmazsanız ben yaparım Alimallah bu aynadan bir atom bombası dökerim ki, Bir atom bombası Ama ne atom bombası Göz açıp kapayıncaya kadar, şu bizim allı dünya pullu dünya Hani tomurcukları açardı ya Her bahar deniz gibi köpürürdü bahardı Hani denizi bahar gibi Göz açıp kapayıncaya kadar Bir varmış, bir varmış bir varmış, bir varmış Size diyorum bir varmış, size diyorum bir varmış Bu aynadan bir atom bombası dökerim Alimallah dökerim Öğündüğü şeye bak itimin Öğündüğü şeye bak Öğündüğü şeye bak Sus ulan, sus ulan, sus ulan yılancıklar çıkarası Ulum ulum ulası Sus ulan Sus ulan hürriyet için, sus ulan hürriyetimiz için Hürriyet de de dur orada Siz hiç utanmıyorsunuz Ben sizi hiç sevmiyorum Siz hiç utanmıyorsunuz Ben bu aynadan bir de ak bir kuş dökebilir Güvercin sandınız değil mi Avcunu yala tatarağası Ağzına bir de yalancı zeytin dalı veririm sandınız değil mi Ben bu aynadan daha çok şey yaparım Üstümüzdeki gökyüzünü alır götürürüm Üşümem deyin haydi Haydi bakalım Senin ellerin ne güzel Altınızdaki toprağı da alır götürürüm ha Bana mı ne Vay namuzsuz vay İşte bunu bilmiyordum Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Bakın ben bu aynadan… Söylemem, çatlayın, patlayın Söylemem işte. Bana bakın, ben hiçbir şey söylemem Birisi ne diyordu geçende Dünyanın bütün adamları, yani sözüm ona insanları bir insan olsa… Bir tek kocaman insan. Ne olurdu Ne bileyim ben Ne yaparlardı Ne mi yaparlardı Durun azıcık düşüneyim Ben bu aynadaaaan… hıııım… Durun durun azıcık düşüneyim. Sen ellerin ne güzel İşte o kadar canım efendim Güzel sultanım Ne darılıyorsun Sana bir şey demedim ki Kızdırma kafamı Bir eline ak bir gül veririm Bir eline de ayna Gül oyna sevdiğim gül oyna Bir eline bir kedi yavrusu Yeni doğmuş, Daha ıslak ıslak Bir eline… dur azıcık düşüneyim… Amma da acelecisin güzelim… Bir eline bir eline Bir elinde kedi yavrusu Ben bu aynadan atom bombası yaparım Bir eline Ben bu atom bombasını Bir eline… Birdenbire aklıma ne geldi biliyor musunuz Nerden bileceksiniz Durun bir bir söyliyeyim size Ne geldi aklıma biliyor musunuz Gidip bir akar suya... Su pırıl pırıl, Su aydınlık olmalı Su, bizim Savrun suyu gibi güneşli, Dibine Kur’an düşüşünde okunmalı Gidip yüzümü bir iyice yıkamalıyım Birinde, bir yaz günü ben bir yolda yürüyordum yol çok tozluydu Baktım yolda bir karartı Ne olacak bir hasta kız çocuğu karartısı Nerede olacak, tabii Çukurovada Bombay dolaylarında öylesi ne gezer, Arabistan çölünde de aramayın Canım başka yerde ne ararsınız İşte bizim Çukurovada Çukurova yıldızlıdır Siz azıcık şişiriyorum sanacaksınız Hiç de değil Çukurovada yıldızdan gökyüzü gözükmez İnanmıyor musunuz Haydin siktirin, Haydin cehennem olun Hangi taş büyükse gidin başınızı ona vurun Bizim Çukurovada toprak bire kırk, bir elli verir Amerikada, Amerika çok büyük bir yermiş, çok çok Merhametli adamları varmış Ne bileyim ben bize öyle söylüyorlar Çok iyi adamları varmış Benim bu işlere aklım ermez Vebali günahı söyliyenin boynuna İşte bu Amerika toprağı da tamı tamına bizim Çukurova toprağına benzermiş Onlar bire yüz veren topraklarının ürününü denize Dökerlermiş Benim bu işlere aklım ermez Elimin üstünde sinek gibi aydınlık Şimdi birden aklıma bir karanlık geldi Sert, granit gibi bir karanlık mı desem Her neyse iki gözüm Bu kız çok hastaydı Bu kız sıtmadan titriyordu Bu kız öldü ölecek Ekin tarlaları sapsarıydı Güneşe batmış Kız tozlu yola upuzun yatmıştı Terli elleri çamur içindeydi Toz bulaşmış olacak Yani tozdan olacak Sonra çok titriyordu Ben hemen bildim, kız sıtmalıydı Sonra anası geldi, kızın başucuna oturdu Kız gerindi gerindi, bacaklarını uzattı Yolun tozlarına belendi Sonra kaskatı kesildi Bu kızın gözleri Yüzü hep gözdü Ne alın Ne kırmızı nar gibi dudak, yani narçiçeği gibi Ne yanak, ne çene, ne diş Belki ak dişleri ışılıyordu Aklımda kalmamış İşte koskocaman iki göz Hem de kapkara, derin, yalım karası gibi Siz hiç kapkara ateş gördünüz mü İnanmıyor musunuz Haydin cehennem olun Bizim Çukurovada vardır İsterseniz gidip görün Haydin cehennem olun Bu kızın gözleri İşte o kadar Avcunuzu yalayın efendiler Size yoksulluktan söz açar mıyım Ben usta sanatçıyım Öyle tongalara basar mıyım O kızın kara gözleri İşte o kadar Siz her sabah sıcak suyla yüzünüzü yıkarsınız Bazılarınız da soğuk suyu sever Ben sizi bilmez miyim Bunca yıl içinizde yaşadım Ekmeğinizi yeyip suyunuzu içtim Bir kahvenin kır yıllık hatırı vardır Ben bunu bilmez miyim Ben nankör müyüm Ben yemek yediği sofraya bıçak sokan mıyım O kızın gözleri işte o kadar Siz asfalt yolda yürürsünüz, sonracığıma virtrinlere Bakarsınız, çocuğunuzu elinden tutarsınız Saçlarını okşadığınız da olur Öyle değil mi Karınızı öpersiniz Yalan mı Yapmayın demiyorum ki O kız var ya, hani doktor bulamamış da yolun ortasına Boylu boyunca serilip ölmüştü İşte o kızın anası başucuna oturmuş kızın Ağıt söylüyordu Bu ağıt ne işe yarar mı diyorsunuz Ben ne bileyim, ben yedi tûla sahibi miyim Ben âllame miyim, ben büyücü, ben kahin miyim Onun bunun gibi bir vatandaşım Çok merak ediyorsanız gidin ona sorun Kızının başucuna oturmuş sallanarak ağıt söylüyor Dünden beri de ağzına bir lokma koymadı Sesi de yanık mı yanık Yürek koymuyor insanda Ben böylesi seslere dayanamam, Yüreğim götürmez Sahiden çok merak ediyorsanız gidin siz kendisine sorun Sahiden ne işe yarıyor şu ağıt Allaşaşkına gidin sorun O kızın gözleri İşte o kadar Anasının gözleri İşte o kadar Gözleri daha çoğaltırım sandınız Beyler, paşalar, nah, aldandınız Beyler, ağalar Marlin Monronun gözleri tamam İşte o kadar Neyinize yetmez ölü kurbağa suratlılar Muşmula soylular Siz olmuşsunuz Bana bakın açtırmayın ağzımı Siz, siz, siz… Ulan deli ediyorsunuz be adamı Haaa, senin ellerini unuttum, senin ellerin çok güzel Uzun, ince, beyaz, kuğu tüyü gibi Ben, insanın ellerini severim Siz de mi seversiniz Etmeyin eylemeyin Eskiden olsa inanırdım, şimdi mi, Geçti o günler tosunum Ben o aynadan var ya atom yaparım, Atomdan ağaç yaparım, sonra da uzay yaparım, Ağaçtan su yaparım, Sudan ne mi yaparım, Sudan da bir nakışlı peri böceği yaparım Peri böceği insanların en yakın arkadaşıdır Ama ben aynadan atom yaparım Çiçek yaparım Bin yıllık sürecek bir bahar yaparım Öyle sembolik falan değil canım Düpedüz bahar işte Yağmurlu, ıslanmış çiçekle Sonra genç insanlar birbirleriyle çok yatarlar baharda Ben bu dünyada genç insanların biribirleriyle Yatmaları kadar güzel bir şey görmedim Müthiş gerinirler Sonra böcekler de çiftleşirler Görmedim ama, mutlaka onlar da, deli gibi geriniyorlar, Tattan çatlayacak gibi oluyorlardır Hani İzmirde olgun, kocaman ballı incirler sarkar dallardan Hani sapsarı Hani tattan yarılmıştır İşte cümle mahlukatın gençleri böyle çiftleşirler Atların burun delikleri Bir de sağrıları Arıların, kelebeklerin kanatları İnsanların bellerinin orta yeri titrer Başka yerleri de titrer ama En çok belleri titrer İşte böyle adam gibi, bin yıl sürecek bir bahar yaparım Ben gönlü güzel, gönlü gani kişiyim Düpedüz adam gibi bir bahar Aynadan atom, atomdan su, sudan deniz,denizden kuş, kuştan solucan, solucandan adam, adamdan ateş, ses yaparım rüzgâr da yaparım, koku da… Gönlünüz ne isterse onu yaparım. Kürk manto ister misiniz Ciddi söylüyorum Siz alay ediyor sanıyorsunuz ya… Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Anası başucuna oturmuş, şimdi hiç kımıldamıyor, ağıt yakmayı unutmuş Bir şey mi söylediniz kadına Ayıp ayıp Çok ayıp etmişsiniz Az daha unutuyordum, Bir de ne vardı, ben bilmem ki onları, hani çok yüksek bir ilim… Gene alay ediyor sanacaksınız… Bilmem alay edilir mi Vallahi büyük saygım var Hani o fiyat teorisi var ya… Matematiğin ekonomisi… Bir de o vardı işte, çok saygıdeğer… Bizi adam eden Kim yaptı atomu, kim öğünüyor, kim gitti uzaya, kim öğünüyüor Bu işlere karışmak kıl-ü kali muciptir Yüksek matematiktir ve de bilimdir Dilinin altındakini biliyoruz diyeceksiniz İki milyar aç, iki milyar ekmeksiz İftira ediyorsunuz, Yalan söylüyorsunuz, Hiç öyle bir niyetim yoktu. Siz bu laflara çok alışıksınız, duya duya kulağınızda Çan bitmiştir, kocaman kilise çanları Benim demek istediğim başkaydı Adamı söyletmiyorsunuz ki Allahınızı severseniz sözümü kesmeyin Bitireyim de ondan sonra Ne var bu kadar gürültü edecek Ben ayna yaparım, maşa yaparım, keçiler süt yapar, siz yapabilir misiniz Arılar da bal yapar deyim de gülün Ulan size bu fırsatı vermeyeceğim Üstüme çok güldünüz Tohumlar bitki yapar tohumlar Adam yapar, insan yapar, yürek yapar Demirci örsü gibi, kıpkızıl ve güzel ve çiçekli ve aydınlık Ve dertli ve sımsıcak, al da canının içine koy ve gözü yaşlı Ve ölüme ve zulüme Ve adamın adam öldürmesine karşı Ve soyguna karşı, Ve köleliğe karşı İzmirin içinde aynalı çarşı Parisin içinde aynalı çarşı Londranın, Newyorkun ve Pekinin ve Moskovanın içinde Ve tekmil dünyanın içinde ve tekmil evrenin içinde Aynalı çarşı Bizim Çukurovada ayna falına bakarlar Ve aynada umut yolları Ve ben demirci örsü gibi kocaman ve kıpkızıl ve sağlam Ve güzel, hem de aydınlık, hem de yıldızlı, hem de sıcacık eser… Ben daha ne yapardım Ben sevda yaparım, şehvet yaparım, arılar çiftleşirler, bereketli Bin yıllık bahar… İsterseniz azıcık kış, azıcık güz… Yazı da ister misiniz… Açın önünüzdeki nakışlı mendili Korkmayın açın canım Bakın ne çıkacak içinden Tuh be, tuh yüreğinize, ben de sizi bir adam sandım Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Çok hızlı uçar kırlangıçlar Yuvalarındaki civcivlerin ağzı sapsarıdır Görmediyseniz nasıl anlatayım size, sapsarı, sapsarıdır Senin ellerin ne güzel Sahi beyazdı ellerin Başparmağının üstüne peri böceğini ben koydum Sen uyuyordun Farkına bile varmadın Sen biliyor musun dünyada ne kadar çok peri böceği var Ben o kadar çok gördüm ki Sen biliyor musun dünyada ne kadar çok karınca var Ve ne kadar karınca doğup ne kadarı ölüyor Bir düşünse adam deli olur be Ya balıklar Ben sadece senin elinin üstüne bir tane peri böceği koydum Peri böceği hoşuma gider de ondan Kırmızı hoşuma gider de ondan Üstünde kara benekleri hoşuma gider de ondan Bazısında da ak olur işte onun için Bak gelir seni uyandırırım Sen şarabı sever misin Bana son günlerde dokunur oldu İçmeden de olmuyor ki birader İşte o sıcak yağmura, işte o uzak sıcak yağmura Varıp da alnını dayayan bendim Bütün ağaçlardan ayna yapacağım Bütün çiçeklerden, bütün denizlerden, bütün çiçeklerden, Dünyanın bütün balıklarından ayna yapacağım Aynalardan atom yapacağım Petrolden de ayna yapacağım İşte öyle kokacak Bir de bir ışık yapacağım Sizin inadınıza Yalnız be yalnız size inat olsun diye İzmirin altın sarısı güz salkımlarından Çukurovanın altın sarısı başaklarından Afrikanın altın sarısı karıncalarından Zencinin ak dişlerinden Zencinin ak dişlerini hiç yabana atmayın Ama hiç yabana atmayın Parıltısını iki günlük yoldan görürsünüz Bir gülmeye görsün Zencinin dişlerinden ışık yapacağım Bir tutam ışıktan bir fil yapacağım Onu da salıvericiğim Bengal ormanlarına Şu Bengal ormanlarını bir görmüşlüğüm, Yok yok bir duymuşluğum var Bengal ormanının otlarından, Bir de yapraklarından, Haydi çiçeklerini de ihmal etmeyeyim, Şiir olur da çiçeksiz olur mu Bunca çağların şairleri aptal mı Çiçeksiz bir tek şiirlerini gösterebilir misiniz Bir de çiçeklerinden, Bir de kuşlarından Bir de yaban arılarının kanatlarından Bir de ağaç köklerinden Bengal ormanlarının ağaç kökünden olmazsa olmaz Ben biliyorum büyük bir özelliği vardır Bengal ormanlarının Bir de asyalıların Sarı ve de ak derililerin El ve ayak tırnaklarından Bir de şimdiye dek söylenmiş bütün türküleri toplayacağım Ama dünya kurulduğundan beri söylenmiş bütün türküleri Aşk ve hat üstüne Aşk ve şehvet üstüne Aşk ve toprak üstüne Aşk ve ölüm üstüne Ölüm batsın Ölüm yerin dibine, dibine batsın gözüm görmesin şu ölümü Gözüm görmesin ölümler Gözüm görmesin Görmesin Başım dönüyor Ver elini, ver elini, ver elini Gözüm görmesin ölenleri Ver elini Ellerin ne kadar da sıcacık İşte ben bütün bunlardan ışık yapacağım Var mı bir diyeceğiniz Yeni doğmuş bebelerden atom yapacağım Bakın görün ki bütün ağaçların kökü ışık olmuş Bakın görün ki bütün yapraklar, dünyadaki bütün yapraklar Gece gündüz balkıyıp durur Yalnız Bengal ormanındakiler değil Karanlığın damarlarına bir kan yürüteceğim Pul pul ışık Pul balkıyacak Karınca ayaklarından, balinanın çene kemiğinden, Tekmil arıların kanatlarından, Yılanların yalım kırmızımsı dillerinden Çocuklara oyuncak yapacağım Bengal ormanının fili yavrulamış Her biri bir top ikiz ışık Seni gelir uyandırırım, şu bu değil, hayal mayal değil Gelir seni düpedüz uyandırırım Sevgilim değil misin Gözlerine bir top ak bulut sürerim Bir damla Çin seddi yağmuru Işığı şarap yaparız Ediyorum ediyorum uyanmıyorsun Amma da çok uykun varmış be sevgilim Şu ölümlü dünyanın yarısını da uykuya ve Olur mu ya, olur mu ya sevgilim Halbuki ben ışıktan gece Geceden hayat yaparım Canım sıkılırsa dünyanın bütün gecelerini toplarım Bak, hepsini hepsini hepsini toplarım Bir damla gece bırakmam şu sizin dünyanızda Bak karışmam ha, bir damlacık bırakmam İlâç için bırakmam Torlar toparlar hepsini götürür Kafdağının arkasına Hapsederim Eline ayağına zincir vururum Ne yaparsınız o zaman Elini ayağını kırk kat urganla bağlarım Ne etseniz neyleseniz kurtaramazsınız elimden gecelerinizi Gecesiz ne yaparsınız Deli olursunuz be Bütün gecelerinizden bir top kapkara mermer yaparım Gelir seni uyandırırım Dudaklarını öperim Uykulu, tuzlu, azıcık acı dudaklarını Sen şehvetten deli olursun, gerinirsin Alnın terler Hiç mi görmedim seni Şehvetten etine bıçak sokulmuş gibi bağırırsın Hiç mi rastlamadım sanıyorsun Ben rastlamadımsa Gagarin rastladı Gagarin neden ne yaptı acaba orada Gagarin ne düşündü acaba orada Gagarin ne duydu acaba orada Anlatsana be Gagarin Anlatamaz ki, söyleyemez ki, bilemez ki Dilinin ucuna gelir, belki de gelmez ki Gagarinin eli dokundu oraya, ışığın köküne eli dokundu Karanlığın köküne eli dokundu Ne mutlu bana Gagarin hiçbir şeyi söyleyemez ki Gagarin Marlin Monronun gözlerini görmüştür Ne var o kızın gözlerinde Gagarin söyleyemez ki Çukurovadaki kızın gözlerini ben gördüm Anlatmaya dilim yetmez ki Ben diyorum ki size, ben aşkın ve ümidin adamı İşte ben böylesi bir adam Ben diyorum ki size Bir dil bulacağız her şeye varan Bir şeyleri anlatabilen Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük Dolaşmayacağız bu dünyada Her şey her şeyi söyleyebileceğiz bu dünyada Her şeyi birbirimize Gagarin ışığın yapraklarını birbir anlatabilecek Dünyada iki buçuk milyar çift el Bir gün göreceksiniz ki bu iki buçuk milyar çift el İki buçuk milyar kere ışık dokuyor Söyleyin bana hoşunuza gitmez mi Işık vazgeçtim Şöyle bir gözünüzün önüne getirin ki Dünyada bir tek insan bile kalmamış Çiçekler, böcekler, hani şairlerin anlata anlata bitiremediği bir dünya Ama bir tek insan yok Ben bu dünyayı sizin başınıza çalarım Ben bu dünyadan öfke yaparım Kudurmuşluk yaparım Sözden öfke yaparım At kuyruğu kılından, Şahin teleğinden öfke yaparım Karınca ayağından, Örümcek ağından öfke yaparım Gölgeden öfke, Böcekten, Tekmil böceklerden öfke yaparım Demirden, bakırdan, çelikten, tunçtan Kayadan, taştan, elinizdeki atomdan Gagarinden, Bütün bebeklerin, doğmuş doğacak bebeklerin, Doğmuş doğacak eniklerin, Doğmuş doğacak bahar taylarının Doğmuş doğacak buzağıların, Doğmuş doğacak civcivlerin, Doğmuş doğacak kertenkelelerin, Gözlerinden öfke yaparım, Kudurmuşluk yaparım Aynalardan atom yaparım, Ulan neyinizle öğünüyorsun be Yabanıllar, kan içiciler, verin o elinizdeki oyuncağı Kızdırmayın kafamı insan yüreklerinden öfke yaparım, Öyle bir öfke ki Kızdırmayın kafamı Haydi defolun başımdan Tekmil aynalardan atom yaparım Haydi haydi cehennem olun başımdan Havanın yüzünde bir sürü leylek, ak leylek, Zambaklar gibi açılmış Ne diyordu Türkmen karısı Leyleğin ayağı kırmızı deynek.
Sayfa 108Kitabı okudu
·
548 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.