Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

276 syf.
10/10 puan verdi
"Dışarda bir bayrak gibi dalgalanırken adı, içerde O ihtiyarladı.." Benerci için yazılan bu satırları Nazım kendi için de yazmıştır. Dışarıda, hem ülkesinde hem dünyada ünü artarken o yıllarca demir parmaklıkların ardında bekledi. Beklerken umudun adı, devrimin savaşçısı, aşkın da temsilcisi oldu. Nazım Hikmet'in tüm eserlerini okuma kararı almıştım. Adam Yayınlarının sıralaması ile ilerliyorum. İlk şiirlerinden oluşan
835 Satır
835 Satır
kitabını iki ay önce okumuştum. Yeteri kadar ara verdiğimi düşünerek serinin ikinci kitabı olan
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
ile okuma sürecime devam ettim. Çok ilginçtir ki Nazım Hikmet evrensel bir değer olmasına rağmen az okunan bir yazardır. Bunun en büyük nedeni Siyasal İslâm'ın ona set çekmesi diyebiliriz. "Yerel İslam''i yazarlara bakıyorsunuz Nazım'dan çok daha fazla okunanlar var. Bir ülkede yerel kalan yazar Dünyaya erişen yazardan daha çok tanınıp daha çok okunuyorsa o ülkede Bir edebiyat bilincinin olmadığı ortaya çıkar. O ülkede siyasi, dini kutupların esareti hüküm sürüyor demektir. Trajik olan bir şey daha binlerce sayfa şiir, yazı yazan ve Dünya halklarında değinmediği yer kalmayan Nazım Hikmet'in en çok okunan eseri yüz sayfayı bulmayan popüler şiirlerinden oluşan şiirleridir. Bu sitede toplam okunmasının %30'nu o seçme şiirler kitabının okunmaları oluşturuyor. Tabii ki öfkeliyim. Tabii ki içimden gelenleri kaleme alacağım. Çünkü Nâzım'ın devrimci umudunu bizden almakla beraber, onun yerine bizi geri geri savuran uydurma edebiyatlar, uydurma milli dini şairler yarattılar. Ve insanlar da bu uydurma, sonradan dönme yazarlara dört elle sarılan halk 17'li yaşlarından itibaren ezilen halkların safında yer alan Dünyadaki her türlü sömürüye karşı duran, savaşların yarattığı yıkımın karşısında verilmesi gereken mücadelede onurlu bir tutum sergileyen Nazım'ı ellerinin tersi ile itti. Dünya daha fazla sahip çıkarken biz üstünü örtmeye devam ediyoruz. 60. Yaşına girerken iki gazeteciye verdiği demeçte: "Acıları acım, yoksunlukları yoksunluğum, özlemleri özlemim, kavgası kavgamdır. Bana bundan ötürü hain dediler, diyorlar ve bundan ötürü sövüyorlar. Ama bana sövenler, doğrudan doğruya Türke, Türkiye'ye sövenlerdir." Demektedir. Sövmeye ve Hain demeye devam edin. Bu kitap: Benerci Kendini Niçin Öldürdü Gece Gelen Telgraf Portreler Taranta - Babu'ya Mektuplar Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı Şeyh Bedreddin Destanı'na Zeyl Bölümlerinden oluşmaktadır. Nazım "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" kısmının ilk taslağını 835 Satır eserinde oluşturmuştu. Ve orada bu kısım kitap olarak çıkacak diye bir dipnot müjdesi vermişti. Şimdi bu müjde ilk bölüm ve kitabın adını olarak karşımıza çıkmaktadır. Benerci Kendini Niçin Öldürdü meşhur girişle başlıyor.. Ben, romanın muharriri diyorum ki genç adama: — Delikanlım!. İyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin. Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin.. Delikanlım!. Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir. Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir. Delikanlım!. Sen ki, ya bir köşe başında kan sızarak kaşından gebereceksin, ya da bir darağacında can vereceksin. İyi bak yıldızlara onları göremezsin belki bir daha... youtu.be/WM5rVHpDEdQ Kimdir Benerci? Kimdir bu delikanlı? "Benerci inkılâpçı bir gençtir. Hazım zamanlarını, boş gecelerini değil, boydan boya ömrünü vermiştir ihtilâle" Benerci Hintli bir gençtir. İngiliz Emperyalizmine karşı Kalküta şehrinde devrimci mücadelenin önder isimlerinden biridir. Ve bu uzun manzumede Benerci'nin devrim mücadelesindeki (ihanet, sadakat, inanç ve aşk) durumları irdelenecektir. Türk edebiyatında Hindistanlı devrimci gençlerin mücadelesini anlatan bir eser daha var Sabiha Sertel'in "Çitra Roy ile Babası" adlı eserdir. Dünya halklarının sömürüsüne karşı olan bir yazar olmanın da yükümlülüğü ezilen halkların mücadelesini dile getirmek olmalıdır. Pek tanınmayan Sabiha Sertel de bunu yerine getirmiştir. Lakin o kitabın basımı yok ve Türkiye genelinde satışta olan birkaç tane eser mevcuttur. Hintli gençlerin toplanma yöntemlerine, İngiliz istihbaratının faaliyetlerine de değinir Nazım. Devrim mücadelesindeki satma-satılma ilişkisini de ön plana çıkarır. Ve en önemlisi yapılan hücre baskınında diğer arkadaşlarının hapse atılıp davanın en etkili ismini yani Benerci'yi serbest bırakarak ona azap çektiren istihbarat yöntemlerini de ele alıyor. Ve bakın bunu nasıl ifade ediyor: "Yağmur... Alacakaranlık... Akşam suları... Kalküta grevi mağlup olmuştur. Somadeva yakalanmıştır. Ve Benerci'nin, duvarı dibine çömeldiği karakolda, Somadeva'nın omuzbaşları dilim dilim yarılarak kanıyor. Yağmur... Karanlık.. Gece iyiden iyiye indi. Benerci'nin saçları, omuzları, göz kapakları sırılsıklam oldu. Arkadaşlarının attığı taşlarla alnında açılan yarayı kapayan sargı ıslandı, yapıştı. Arkadaşlar içerdedir. Benerci yine dışarda... Kara gömlekli bir İtalyan faşistinin bile, oğlumun çektiği azabı duymasını istemem..." Bir devrimcinin serbest bırakılması demek arkadaşlarını sattığı anlamına gelir. Benerci de diğer devrimciler tarafından sadakatsizlikle suçlanacak ve Bir İtalyan faşistinin yaşayabileceği azaptan fazlasına mahkum olacaklardır. Benerci daha sonra hapse atılacak ve orada umutlu direnişinin izleri silenecek çünkü devrime olan inancı arkadaşlarının onu sadakatsizlik ile suçlaması zayıflayacak ve arkadaşları tarafından suratına atılan taşların nedeniyle akan kanı henüz taze, henüz sargıları ıslatmaktadır. Ve davaya inancını kaybeden devrimcinin sonu davadan vazgeçmek olacaktır. Tıpkı Nâzım'ın çok sevdiği ve Rusya'daki komünist mücadelenin önemli hatiplerinden biri olan Mayakovski'nin vazgeçmesi gibi.. Nazım'ın da Benerci'nin hikayesini bu yüzden trajik bir sona bağladığı ifade edilmektedir. Nâzım'ın dünya şairi olmasını sağlayan eserlerinden biridir bu. Daha ilk bölümde Hindistan'a kadar uzatıyor elini Nazım, Ganj Nehrinden geçiyor ve şöyle sesleniyor: "Kızaran ayın on dördünü bir parya gördü, dedi ki: -Benziyor ay Ganj'ın üstünde damlayıp yayılan kardeş kanına" Ganj Nehrinin kenarındaki paryayı düşünen bir yazarı tabii ki Hindistan bağımsızlık mücadelesini kazandıktan sonra oradaki paryalar anmaya devam edecektir... İkinci-Üçüncü bölümler: "Gece Gelen Telgraf" - "Portreler" Bu iki bölümde değişik temalarda yaklaşık olarak otuz tane şiir yer alıyor. Belki bir hikayesi olan uzun manzumelerin haricinde kalan karma Nazım Hikmet şiirleri var. Öne çıkan birkaç tanesinin ismini vereyim. - Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri - Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü - Üç Selvi ( youtu.be/qP5b54LgCBI ) - Bir Ayrılışın Hikâyesi ( youtu.be/4-5AIHMBKC8 ) - Karıma Mektup Ve umut dolu şiirlerinden biri olan: - HİÇBİR AĞAÇ BÖYLE HARİKULADE BİR YEMİŞ VERMEMİŞTİR. ( #85206435 ) Sahte alıntılar, yanlış yere yapılan alıntıları umarım bir nebze önler bu vurgu. Bu şiirler bu kitapta kopyala yapıştır yapıp paylaşmak isteyenlere duyurulur. Dördüncü Bölüm: Taranta Babu'ya Mektuplar Nazım Hikmet'in bu kez İtalya'dan Habeşistan'a, Afrika'ya uzanacaktır. Bu kitabı: Fransız romancı, şair, gazeteci ve komünist Henri Barbusse'in anısına kaleme aldığını belirtir Nazım. "Kendi ülkesinde kendi dilini istediği gibi kullanamadığı için, Asya ve Afrika dillerine merak saran bir İtalyan arkadaştan, geçenlerde bir paketle bir mektup aldım." diye başlar esere. Ve bu mektubun içerisinde İtalya'nın iç yüzüne değinilir. #85222714 #85224827 daha sonra İtalyan faşizminin hayata olumsuz etkileri, Faşizmin genel hatları irdelenir. "Faşist, rahat hayata hor bakar... Yeryüzünde saadetin mümkün olacağına inanmaz" «Bazı muayyen şartlar altında burjuva emperyalist, irtica saldırışının ilerlemesi faşizm biçimini alır. Faşizm, finans kapitalinin en mürteci, en şovenist ve en emperyalist unsurları nin açık, terörist diktaturasıdır. Faşizmi doğuran muayyen, tarihi şartların başlıcaları şunlardır: «Kapitalist münasebetlerinin kararsızlığı, deplase olmuş sosyal unsurların çokluğu, şehir ve köy küçük burjuvazisinin ve geniş bir münevverlik yığınının yoksulluğa düşmesi, proletaryanın uyandırdığı dehşetli korku.» Ondan sonra paketteki mektuplara geçilir. Bunlar isimsiz arkadaşın karısı Taranta Babu'ya yazdığı mektuplardan oluşmaktadır. Toplamda 13 mektup yer alacak. Taranta Babu Afrikalı bir kadındır. İsimsiz arkadaş Habeşistan'lıdır. Ve iki tarafta İtalyan faşizminin yaratacağı katliamın merkezinde bulunmaktadır. O yüzden bu mektuplarda aşk, özlem, faşizme öfke ve faşizme yenilecek olmanın üzüntüsü var ve bu üzüntünün getirecek olduğu mecburi veda ile sonlanacak mektuplar.. Mesela beşinci mektup yaşama sevincine ayrılmıştır: ..... .... Ve dünya öyle büyük, öyle güzel öyle sonsuz ki deniz kıyıları her gece hepimiz yan yana uzanıp yaldızlı kumlara yıldızlı suların türküsünü dinleyebiliriz... Yaşamak ne güzel şey TARANTA - BABU yaşamak ne güzel şey... Anlıyarak bir usta kitap gibi bir sevda şarkısı gibi duyup bir çocuk gibi şaşarak YAŞAMAK... Yaşamak: birer birer ve hep beraber ipekli bir kumaş dokur gibi... Hep bir ağızdan sevinçli bir destan okur gibi YAŞAMAK.." Onuncu mektupta ise Faşizmin yaşamı sebepsiz yok edişi ele alınacaktır. Ne tuhaf şey Taranta - Babu; bizi kendi topraklarımızda öldürmek için kendi topraklarımızın baharını bekliyorlar. Ne tuhaf şey Taranta - Babu; belki bu yıl Afrika'da yağmurların dinişi, renklerin, kokuların gökten yere bir şarkı gibi inişi ve güneşin altında ıslak toprağımızın derisi tunç yaldızlı Gallalı bir kadın gibi gerinişi, bize senin memelerin gibi tatlı yemişlerle beraber ölümü getirecek. Ne tuhaf şey Taranta - Babu! Kapımızdan içeri ölüm kolonyal şapkasına bir bahar çiçeği takıp girecek... Sevgili Ahmet Cemal'in birden çok eserinde geçen bir ifadesindeki gibi: "Yaşamı savunmayı birincil görev saymayan bir canlılar topluluğu, kendine insanlık demek hakkına da sahip değildir." Yaşamı savunmak zulüm olan her yer için ses çıkarmak anlamına geliyor. Bunun mücadelesini veren değerlerden biridir Nâzım. Sadece kendi ülkesinin sorunları ile uğraşmamış İngiliz Emperyalizmine karşı Devrimci Hintlilerin yanında yer almış, İtalyan faşizminin karşısında sömülen Afrika'nın safında yer almıştır. "Hiciv Vadisinde Bir Tecrübei Kalemiye" adlı şiirinde ise halkı sömüren Osmanlı paşalarının, padişahlarının karşsında saf alacaktır. Bunlar birkaç örnek çoğu şiiri bu mücadelesinin eseridir.. Son bölüm: Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Nazım Hikmet bu destanı neden yazdığını giriş kısmında belirtiyor. 1925 yılında Darülfünun İlahiyat Fakültesi kelâm müderrisi Muhammed Şerefeddin Efendinin Şeyh Bedreddin ile ilgili yazdığı risaleyi okuyunca olayların çarpıtılmış olduğunu ve Bedreddin'in en önemli adamına Börklüce Mustafa'ya "adi" denmiş olması Nazım'ı bir Şeyh Bedreddin Destanı yazmaya iten sebepler olmuştur. Şeyh Bedreddin Osmanlı idaresinden memnun olmayan köylüleri ve yoksul dervişleri etrafına toplayarak isyan etmiştir. İsyanın merkezi Karaburun Yarımadası'dır. Nazım alt sınıfların bu isyanını çok değerli bulur ve proleter bir dayanışmanın siyasi, dini çarpıtmalara tarihi hep kazananın yazıyor oluşundan rahatsızlık duyarak kaleme alacaktır. Şeyh Bedreddin Destanını. Burada Şeyh Bedreddin isyanını ve Nâzım'ın uzun destanını anlatacak hâlim yok ve sizin de okuyacak sabrınız.. O yüzden bu kısmı mutlaka okumanızı isterim sizlere bu destanın seslendirilmiş hallerini link olarak bırakacağım isterseniz göz atabilirsiniz ben defalarca severek dinledim. Buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim. Bir başka Nazım eserinde görüşmek üzere. Kitaplarla kalın.. Cem Karaca: youtu.be/-3eCrAIlYSU Zülfü Livaneli: youtu.be/ipsC9V50UE8 Ahmet Kaya: youtu.be/Oqy1bu34PUs Tuncel Kurtiz - Sema Mortiz: youtu.be/Etk-wvIuHxo İzlediğim Belgeseller: Fevzi Kurtuluş- İsmail Aydoğmuş youtu.be/XGbcS5U_IP0 İlber Ortaylı: youtu.be/bGr2fMredKA Eskiden Kültür Bakanlığı da yapmış olan Namık Kemal Zeybek; youtu.be/rseYzjcY2i4 İhsan Eliaçık: youtu.be/hRlfN9vjNDc
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?Nazım Hikmet Ran · Adam Yayınları · 20011,863 okunma
··
670 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.