Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

404 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
"Proust Bir Sinirbilimciydi"
Marcel Proust okumaya, geçen dönem aldığım bir yüksek lisans dersi sonrasında "gaza gelerek" başladım (zaten bir süredir düşünüyordum). Proust'u okumaya aslında geçen senelerde, "Sodom ve Gomorre" kitabından başlamıştım, ki bunun bir seriye ait olduğunu bilmeden başladım ve lanetler ederek yarım bıraktım. Proust'a alışkın değildim, yazı diline, betimlemelerine, serinin gidişatına; haliyle de okurken zorlandım. İnsan 1-2 yıl içinde bile, okuma zevklerini nasıl geliştirebiliyor, nasıl farklılaşabiliyor ve nasıl geçen senelerde okuyamadıklarımızı zamanla okuyabilir hale geliyorsa, ben de 1-2 yıl içinde kendimi Proust'a hazırlamışım meğer. Zira kendisi, Musil'in Niteliksiz Adam serisi ve James Joyce külliyatından sonra okuduğum en zor kitap oldu (ki bu diğer ikisini bitiremedim bile). Swann'ların Tarafı, Marcel Proust'un "Kayıp Zamanın İzinde" serisinin ilk kitabı, ki bu seri yanılmıyorsam 7 kitaptan oluşuyor. Okunması hiç mi hiç kolay olmayan bu seriyi tamamen bitiren çok fazla insan yok herhalde; ben de biraz geniş zamana yayarak bu seriyi bitirmeyi hedefledim. Proust'un diline ve anlatımına alışmak kolay değil. Fazlasıyla betimlemeler ve benzetmeler yapmayı seven bir yazar kendisi, ama bunu çok da başarılı yapıyor. Yoruyor mu? Yer yer evet. Uzattığı oluyor mu? Bazen gerçekten gözlerimin ağrıdığını hissettim, yine de, yine de, lanet olsun ki çok başarılı betimlemeler yazmış. Konu olarak zaten son derece basit denebilecek bir konusu olan kitabı Proust, anlatımıyla şahane bir yere getirmiş. Orta sınıf bir aileye sahip genç bir çocuk var, adını, nasıl göründüğünü pek bilmiyoruz. Onun gözünden görüyoruz, onun gözünden okuyoruz her şeyi. Kitabın başında, yediği bir bisküvi, ona geçmişini anımsatıyor, onu bambaşka yerlere götürüyor ve aslında roman bu şekilde açıveriyor kapılarını. Bence bu fikir gerçekten muazzam olmuş. Başlığı esinlenme kaynağım olan kitabın adı, gerçekten bir sinirbilimci olan Jonah Lehrer'in, belirli sanatçıları eksene alarak sinirbilimin sanat eserlerini oluşturma sürecindeki bağlantısını incelediği kitaptan geliyor. Proust, gerçekten bir sinirbilimci edasıyla kaleme almış bu romanı. Kokuları, müzikleri, görülebilecek somut nesneler anılarla, yaşanmışlıklarla o kadar iyi bağlayıp okura sunmuş ki, gerçekten okurken size bunları yaşatıyor. Konuyu uzun uzun anlatmama gerek yok bence. Dediğim gibi, bir ana karakterin yediği bir bisküvi parçasının kendisini geçmişe götürmesiyle başlıyor, o çocuğun ailesini, çevresini görüşünü bizzat kendi ağzından, hatta kendi zihninden görüyor, duyuyor ve hissediyoruz. Yoğun psikolojik, çevresel ve duygusal betimlemeler var. Proust'u gelmiş geçmiş en duygusal yazarlardan biri addedebilirim sanırım, hatta Goethe'nin Werther'inden bile daha duygusal bir eser okuduğumu sanıyorum. Bu duygusallık, ağlamaklı, acılı bir duygusallık değil aslında; duyguların sinir uçlarınıza kadar, her duyunuza hitap edebilecek şekilde anlatılması ve yaşanmasıdır kastım. Biraz dağınık yazmış olabilirim, kusura bakmayın. Proust'u çok sevdim ben, yer yer beni zorlasa da, sevdim. Hani arkadaş çevrenizde genel olarak sessiz, ama dokunsanız, halini sorsanız fazlasıyla patlayan, yoğun ve uzun bir konuşmaya giren bir kişi olur ya, bence o kişi tam olarak Proust. Kitapla ilgili tek eleştirim, dediğim gibi bu betimlemelerin yer yer fazla uzaması ve yorması. Bir de çok fazla benzetme var, 2 sayfada bir "gibi"li, duyguların somutlaştırılarak başka bir şeye benzetilmesini görmek biraz tekrara düşmüş hissi uyandırdı bende. Yine de, her şeye rağmen okuması keyif verdi. Proust, gerçekten de bir sinirbilimciydi.
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,236 okunma
·
82 görüntüleme
depaysement okurunun profil resmi
Proust merek ettiğim bir yazardı. Ama galiba biraz erteleyeceğim yaşım dolayısıyla. Güzel bir inceleme olmuş. Eline sağlık. :)
Batu okurunun profil resmi
Yani deneyebilirsin okumayı tabi ki, sadece yaşa odaklı değil ama genel olarak önceki okumalarımızın sağlam olması gerekiyor bence. Umarım seversin, tanışmanı çok isterim. Teşekkürler yorum için :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.