Bir sabah çıkacağız,
evimiz olmayacak artık, sokağa çıkacağız;
gecenin tatsızlığı terk etmiş olacak bizi;
yalnız kalmaktan ürpereceğiz. Ama yalnız kalmayı
isteyeceğiz.
Geçenlere bakacağız, yenilmiş, ama nefret etmeyen,
bağırmayan bir kimsenin ölü gülümsemesiyle,
çok eskilerden bu yana yazgının
- olmuş ya da olacak her şeyin -
kanda, kanın fısıltısında olduğunu bildiği için.
Alnımızı eğeceğiz, tek başımıza, sokağın ortasında,
kandaki bir yankıyı dinleyerek. Ve bu yankı titreşmeyecek
artık.
Gözlerimizi kaldırıp, yola bakacağız.