Yazarın daha önce çıkan iki kişisel gelişim kitabını da okudum yöntemlerini günlük hayatımda uygularım. Bu sefer bir kurgu ile karşıma çıkınca hemen okumak istedim. . Ana karakterimiz Azad Mardin’de yaşayan ve hedefi gazeteci olmak olan bir kız çocuğu. Bölgedeki kızların kaderini yaşamak istemiyor. Bu yönde attıgı adımlar karşılaştığı insanlar ve Azad kadar çarpıcı bir diğer karakter olan Nusret Garo’nun öyküsü sürükleyici bir yazın diliyle okura sunulmuş. Kitabı iki bölümde incelemek mümkün. İlk bölümde Azad’ın hayallerinin peşinden koşması ve kız çocuklarını yok sayan babası ile kendi içinde yaşadığı savaş diğer bölümde bu güçlü kadının inzivaya çekilmiş bir efsaneyi kabuğundan çıkartmak için uğraşı ve ustadan aldığı dersleri okuyoruz. Evet bu bir roman fakat satır aralarında yine bize iyi gelecek tavsiyelerini serpiştirmeyi ihmal etmemiş Serhat KAYA özellikle Nusret Garo’nun dahil olduğu bölümde. Kitap bazen yıl bazen ay olarak ilerleyen kısa bölümlerden olusuyor ve bu bölümlerde ülke gündemini sarsan olaylara da yer verilmiş. Mesela sene 93, ben 10 yaşındayım, ocak ayındayız babam çok üzgün gözleri dolu dolu, “Uğur Mumcu katledildi” diyor ben anlayamıyorum o zamanlar tabi annem ve babam neden bu kadar çok üzüldü. Şimdi bu satırları okurken benim de gözlerim doluyor yazarın kalemi etkileyici, yazdığı duyguyu okura başarılı şekilde geçiriyor bu özelliğini çok sevdim. . Kitabımızın iki finali var aslında ben ilkini kabul etmek istiyorum diğeri “hayır hayır böyle olmamalı” dedirten şok etkisi yaratan bir ters köşe spoiler vermeden sürdürmem çok zor bundan sonrasını yer yer toplum eleştirisi olan, olaylara farklı açılardan bakmanın bize büyük kırgınlıkları dahi affettireceğini gösteren, hayaller ve gerçekler arasında savrulduğum ve duyguları en yoğun şekilde yaşatan bu güzel kurguyu ben herkese tavsiye ediyorum.