Gerçekten de bir yanlışı bir başka yanlışla
düzeltircesine, telâşla savrulmuştuk oradan oraya: Kimi getirsek gözümüzün önüne kırık dökük eşyaları çağrıştıracaktı. Yitirilen bunca saf hedef, geridönüşsüz kararların yıprattığı uykular, sabah uyanınca yüzümüzde patlayan yalnızlık damarı ya da yanımızda yatan yabancının bir akıntıda hızla uzaklaşan gövdesi: İçimizde toplananlar çapraz sağlamada bulduğumuz şaşkın bir eksiği kapatmaya asla yetmeyecekti.