Şüphesiz evvelâ hayret ederiz, belki bunalırız; zarar yok, nihayet alışırız, zevk almaya hattâ günden güne her eserin inceliklerini, kusurlarını, fark etmeye başlarız ki anlamak da bundan başka bir şey değildir.
Bizim muharrirlerimizin çoğu dostlarının, yakınlarının eserlerini okumaz, öğer, okur, beğenmez, yine öğer. O eserin büyük bir meziyeti vardır: bir dost tarafından yazılmış olmak.
Münekkit daima, muharrirden daha idealisttir. O, daima ‘mükemmel’i ister ve okuduğu eserlerin ‘mükemmel’ olmalarına mâni olan noktalarını, kusurlarını arar, bulur, meydana çıkartır.