Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
7/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
MASAL VE ALEGORİ
1963 yazında, bir lise öğretmeni dünyanın "Oz Büyücüsü"ne bakış açısını değiştirdi. İsmi Henry Littlefield'dı ve Amerikan tarihi adlı bir ders veriyordu Yaldızlı Çağ adı verilen 19. yüzyıla kadar gelebildi, fakat zamanın karmaşık sosyal ve ekonomik olayları içerisinde, sınıfın ilgisini çekme konusunda zorlanıyordu. Bir gece kızlarına "Oz Büyücüsü"nü okurken, aklına bir fikir geldi. 1890'larda çiftçiler, tedavüle daha fazla para girmesi ve çiftçilerin borç almalarını kolaylaştırmak için altın standardına gümüş eklemek istemişlerdi. Kitapta Dorothy, gümüş ayakkabılarıyla Sarı Tuğlalı Yol üzerinden Zümrüt Şehri'ne yürür. Gümüş ayakkabılar, filmde yakut kırmızısı terliklere dönüşür. Mutluluğa giden yolda gümüş ve altın. L. Frank Baum kitabı 1900 yılında, Yaldızlı Çağ'ın zirvesinde yayınlamıştı ve benzetme de söz konusu gibi görünüyordu. Bu bağlantıları kimse göremedi, fakat bu Littlefield'ı engellemedi. Kitabı kullanarak sınıfına Yaldızlı Çağı öğretti ve kısa süre sonra o ve öğrencileri daha fazla bağlantı bulmaya başladılar. Örneğin, 1890'ların sonlarında ABD, İç Savaş'tan yeni çıkmıştı ve yeni büyük topraklar edinerek bazıları için bir refah dönemi oluşturmuştu. Fakat Kuzey ve Doğu'daki endüstri ve gelir zenginleşirken, Güney ve Orta-Batı'daki çiftçiler zorluk çekiyorlardı. Bu da Popülizm hareketlerine yol açtı, çiftçiler ve işçiler, şehir elitlerine karşı birleştiler. 1896 yılında hareket sonucunda ortaya Halk Partisi çıktı ve Demokrat Williams Jennings Bryan'ı desteklemesi onu başkanlığa yükseltti. Bu sırada Littlefield, Oz'da Dorothy'nin kontrolünün dışındaki güçler tarafından Kansas'taki zor hayatı altüst edilmiş, tipik bir Amerikalı kız olduğunu öne sürdü. Cüceler ise Doğu'nun cadısı, bankalar ve satıcılar tarafından baskı gören sıradan insanlar. Korkuluk ise saf olarak görülen, fakat aslında oldukça becerikli olan çiftçi ve teneke adam, fabrika iş gücünün makineleştirdiği endüstri çalışanı; korkak aslan ise, Popülistler'in radikal programını benimseyecek kadar cesur olduğu takdirde itibarlı bir figür olabilecek William Jennings Bryan. Hep birlikte, yöneticisinin gücü illüzyonlar üzerinden oluşturulmuş büyük bir şehre doğru giden altın sarı yolda ilerlemektedirler. Littlefield bu gözlemlerinden birkaçını bir makalede yayınlandı. Bu , fantezinin aslında Amerikan kapitalizmini iğnelediği, 1960'larda birçok insana hitap ettiğine dair bir eleştirisi vardı. Diğer bilginler bu temanın ve önerilen benzetmelerin peşine düştüler ve bağlantılar çoğaldı. Dorothy'nin köpeği Toto'nun, Prohibition (Yasak) partisinin yeşilaycılarını temsil ettiğini öne sürmüşlerdi. Oz ise açık bir biçimde, gümüşte önemli bir birim olan ons'un kısaltmasıydı. Liste böyle devam ediyor. 1980'lerde kitaba dair bu anlayış öyle çok kabul edilmişti ki bazı Amerikan tarihi kitapları, 19. yüzyıl sonlarının politikası başlıklarında bu anlayışa değinmişlerdi. Peki teori doğru mu? L. Frank Baum kitabın önsözünde şöyle der: ''Artık basmakalıp cinler, cüceler ve perilerle birlikte yazarların her hikayeden birtakım ürkütücü dersler çıkarmayı vurgulayarak tüyler ürpertici ve korkunç olaylar anlatmadığı, yepyeni "şaşırtıcı hikayelerin" zamanı geldiğinden -her ne kadar eski zaman peri masalları nesillerdir dile geliyor olsa da- bu eserler bundan böyle çocukların kütüphanelerinde "tarihi" olarak sınıflandırılıyor. Modern eğitim ahlak da içerdiğinden, modern çocuk okuduğu şaşırtıcı hikayelerde sadece eğlence arıyor ve hoşuna gitmeyen herhangi bir kitabı kolayca başından atabiliyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, 'Muhteşem Büyücü Oz'un hikayesinin ancak bugünün çocuklarını hoşnut etmek için yazıldığı söylenebilir. Bu hikaye çocukları hayrete düşürecek derecede neşelendirerek, baş ağrılarının ve kabusların geride bırakıldığı modern bir peri masalı olmaya çabalar.'' Kasten insanların izlerini kaybettiriyor olabilir mi? Bunca yıl sonra onunla ilgili ikinci tahminde bulunmak adil mi? Kesin bir cevap yok, bu da yazarın amacının neden karmaşık, dolaşık ve çözülmesi eğlenceli olan bir soru olduğunu gösteriyor. Son günlerde bazı bilginler de "Oz Büyücüsü"nü, Littlefield'in tam tersi bir yönde yorumladılar. Yeni kentsel tüketim kültürünün övgüsü olduğunu öne sürdüler. Tarihçi William Leach, Oz'un büyüleyici Zümrüt şehrinin, insanları parlak, yeni Amerika'ya alıştırma amacı taşıdığını öne sürdü. Sonuç olarak emin olduğumuz şey Baum'un, Avrupa'nın halk efsanelerinden ilham alarak, Amerikalı çocuklar için de bir efsane yaratmak istemiş olmasıdır. Gizli anlamlar yaratma niyeti olsa da olmasa da devam eden bu ilgi, Amerika'nın sahiplenebileceği bir peri masalı yaratma konusunda başarılı olduğunu gösteriyor. Şimdi kitap hakkındaki düşüncelere geçelim: Öncelikle Baum, bu kitapta bize insanların başka canlılara karşı zayıf olduğu yanlarını yüzlerine vurmalarını yermiştir: ''Korkuluk dikkatle dinlemişti: 'Neden bu güzel ülkeyi bırakıp o Kansas dediğin, kurak, gri yere gitmek istediğini anlayamıyorum.' 'Beynin yok da ondan,' diye yanıtladı kız.'' Bizi muhteşem bir ikilemle karşı karşıya bırakmış: "...kalp değil beyin istemeliyim, çünkü aptal biri kalbi olsa bile onunla ne yapacağını bilemez." "Ben kalp almalıyım, " dedi Teneke Adam, "çünkü beyin seni mutlu etmez, oysa mutluluk dünyadaki en güzel şeydir." Çağımız yalnızca düşünsel, figüratif değil düz, literal anlamda da çölleşme ve tahribat içindedir. Dorothy'nin yaşadığı evin bulunduğu Kansas'ta güneş canlılığı yok ediyordu. Böyle bir çağda insanların yüzleri de çölleşiyor, neşe ve sevinci, gülümsemeyi unutuyorlar. İnsan yüzü, onların evlerini inşa ettikleri beton gibi dümdüz oluyor. Genişleyen çölleşme içinde insanı kendisine yabancılaştırarak ona kendi durumunu hatırlatacak en güçlü etki onun başka türden bir canlıyla karşılaşması oluyor. Bunlar modern hayatımızda genellikle kedi ve köpeklerdir. Dorothy'ye kendi insanlığını hatırlatan şey Masal boyunca ona eşlik eden Toto'dur. ''Dorothy'yi güldüren ve etrafındaki her şey gibi griye dönüşmesini engelleyen Toto'ydu. Toto gri değildi, uzun, ipek gibi tüyleri, komik, ıslak burnunun iki yanında neşeyle açılıp kapanan küçük, siyah gözleriyle küçük, siyah bir köpekti. Toto bütün gün oyun oynardı, Dorothy de onunla oynar ve onu içtenlikle severdi.'' (s. 2) Dorothy insanlaşma bakımından gücünün farkında olmasaydı Batı'nın Kötü Cadısı'nın ''Gücünü kullanmayı bilmiyor, onu hâlâ kölem yapabilirim,'' sözleri gerçekleşebilirdi. Bu cadı'nın dediği gibi insan olma konusundaki en büyük eksikliğin ''gücünü kullanmayı bilmemek'' olduğu unutulmamalıdır. İnsanın insan olarak belirlenmesinde asıl rolü ''düşünme''nin oynadığı hatırlanmalıdır. Oz Diyarı'nda yaşayan, bir zamanlar insanken şimdi metale dönüşmüş olan ve yağmur sonucu paslanıp bir yıldır olduğu yerde kıpırdayamadan kalan Teneke Adam'ın şu sözlerinin önemini tekrar tekrar okuyarak anlamaya çalışalım: ''Başıma gelen korkunç bir şeydi, ama orada kaldığım yıl boyunca düşünecek zamanım oldu ve en büyük kaybımın kalbim olduğunu anladım. Şimdiden bilindik, sabit, kısaca damgalanmış bir zihin ve yürek sahibi olmaktansa, Oz Diyarı'ndaki Aslan ve Teneke Adam gibi yüreğini arayan, ya da Korkuluk gibi zihnini arayan kimseler olmak, aynı zamanda, bu yoksunluğun bilincinde olan bu kimseleri ''hiçbir canlıya karşı zalim ya da kaba olmamak için'' ellerinden geleni yapma çabasına ve kendileri kadar güçlü olmayan canlılara karşı daha özenli davranmalarını ve bu canlıları ''onaramayacakları hasarlarla kaşı karşıya'' bırakmamaya dikkat etmeye sevk edecektir. Tüm bu nedenlerle, gerçekten düşünmek için daha fazla zaman ayırmak ve daha fazla olanaklar yaratmak zorundayız. Faydam dokunduysa ne mutlu bana. Keyifli ve verimli okumalar. KAYNAKÇA: 1- dergipark.org.tr/tr/download/art... 2- youtube.com/watch?v=7Lg4vjR...
Oz Büyücüsü
Oz BüyücüsüL. Frank Baum · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202212,3bin okunma
··
307 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.