Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

195 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Mahmut Makal ‘ın Bizim Köy kitabı tek bir oturuşta yazılan kitaplardan değildir. Öğretmenlik yaptığı dönemde Varlık dergisine yazdığı kısa yazıların derlenmiş halidir. Yazılarında ( yazılarında diyorum çünkü Mahmut Makal yazdıklarını hikaye olarak değerlendirmiyor. Bunun nedeni gerçek yaşamdan olan olayları aktardığı için.) köylülerin Cumhuriyet Döneminin getirdiği yeniliklere bakış açısını dile getirmekte. Yaşadığı gerçeklere toplumsal durumun ışık kaynağı olmayı amaçlamış. Bunu yaparken de yakınarak, isyan ederek yapmaz. Olayı ve köylünün olaya bakışını objektif bir şekilde gözler önüne serer. Varlık dergisinde yazılan yazıları kitapta “Geçim Derdi, Köy Yaşamından Sahneler, İnanışlar, Okul ve Okuma “ başlıkları altında ele alınmış. Bu başlık altında köy yaşamına eleştirel bakış açısıyla bakmış. Bu eleştirileri o köy yaşamında olup nasıl yapabildiği beni en şaşırtan şeylerden biri. Bir olayın içinde olup ona objektif bir şekilde yeni bir bakış açısı getirmek zor. Şu dönemde o an düşündüğü, eleştirdiği konular benim şuan sahip olduğum, bana öğretilen şeyler. “ Nasıl olurda kendi kendine var olan olayın nedenini sorgulayıp yanlış olduğu kanısına varabilir?” okurken hep kafamda bu soru oluştu. Burada onun sorgulamasını yanlış bulmuyorum. O dönemde bu kadar açık görüşlü olmasına şaşırıyorum. Doğruyu yanlışı fark etmesine hayret ediyorum. Mahmut Makal köydeki insanların amacının hayatta kalmak üzerine kurulu olduğunu dile getiriyor. Evler yağmurda yıkılıyor, yiyecek ekmek yok, üç ay önce yapılmış ekmek ıslatılarak yeniyor, yakacak yok, köylü öküzün götünden düşen tezek için kavga ediyor. Çünkü o tezek ile ısınıyor, onu yakıyor, yemek yaparken onu kullanıyorlar. Yemekten kasıtta ele ne geçerse o. Giyecek yok, on yıllık pantolon gocuk giyecek olarak giyilir. Tüm bunlar olurken başka şeylerle nasıl ilgilensinler. Hayatta kalmaktan başka bildikleri ne var ki. Anasının babasının halini görüp isyan edecek olsa “Allah’ın takdiri böyle “ deyip geçiştirirler. Kim bunlara katlanabilir diye düşünüyor insan. Yaşadıkları durumu geçimsizliklerini sorgulamıyor başa gelen çekilir deyip yaşamayı tercih ediyorlar. Çözüm öneri gelse de bildiklerinin dışına çıkmaya yanaşmamışlar. Kış var, evlerin damı dayanıklı değil, kalın giysiler yok, ayaklar açıkta, insanlar ısınamıyor, çocukların büyük bölümü hastalıktan ölüyor. Ölümle cebelleşildiği yerde öğretmen nasıl ders yapabilir ? Yapamıyor da doğrusu. Okul imkansızlıklardan, yağmurdan, kötü şartlardan çöküyor. Bu şartlar altında nasıl eğitim verilsin ? Ne kadar süre eğitim görebilir bu çocuklar ? Aileler zaten zor bela okula gönderiyor, göndermemek için bahane arıyor. Bu şartlar da tuzu biberi oluyor. Öğretmenler o zamanlar pek sevilip sayılmıyor. Öğretmenleri de öğrettiklerini de gavur icadı olarak görüyorlar. Onlar için önemli olan, değerli olan şık, şeyh, hoca, hafızlar. Yiyecek yemekleri yok ama şıke ellerinde ne var ne yok toplatıp veriyorlar. Şıkler insanları sömürüyor. Eğer konuşan olursa, karşı çıkan olursa dinden çıkmış oluyor. O yüzden Mahmut da konuşamıyor. Olanlara engel olamıyor. Köy halkının gözünü açmaya çalışsa “gavur öğretmen, dinden çıkmış” oluyor. Ne yapsa ne etse insanların sömürülmelerine engel olamıyor. Bunlar olurken aldığı notları Varlık dergisinde yayınlayarak uyanmalarını sağlamaya çalışmış. Halkın, köy yaşamında olanları köyden duysunlar, bilsinler, öğrensinler istiyor. Bu durumdan uzaklaşmak için bir çıkış yolu olarak görüyor. Bunu yazması gelecek nesilde gerçek köy yaşımdaki eğitimin zor koşullarda görüldüğünü , imkansızlıkların eğitimin gerçekleşmesinin önüne geçtiğini gözler önüne seriyor.
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,192 okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.