Büyük bir adamdı o kuşkusuz, ama onlara ters düşüyordu, onlardan uzaktı ve tavırları düşmancaydı. Insanları alçak gönüllülüğe davet eder ve onlarfan son derece nefret ederdi. "Kibirli insan, alçak gönüllü ol! Herşeyden önce kibrini yen!" demişti. Birdenbire bir fikir Andrey'in zihninde şimşek gibi çaktı: Dostoyevski'nin de kendilerinin de nefret ettiği, ıstıraptı gerçekte. Onun karşısın da eğiliyorlar ve ıstırap çekenlerin günahlarının bağışlanacağına inanıyorlardı. Acı çekmek ve kurtulmak. Demek ki, çok uzaklarda, gözle görülemeyecek kadar uzakta bir noktada, herkesin kendi eğilimine göre yöneldiği bir buluşma noktası vardı: ortak amaç acıların ortadan kaldırılmasıydı. Büyük yazarın inancına göre bu, binlerce yıllık zaman içinde, alçak gönüllülükle elde edilecekti. Ama, gel gör ki, kimsenin bu kadar uzun süre dayanacak sabrı kalmamıştı! İnsanlar bu denli büyük bir sabra sahip değillerdi. Böylesine bir dayanıklılık dünya üzerinde yoktu ve olamazdı. ..