Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

576 syf.
9/10 puan verdi
Üç İstanbul baş karakter Adnan Bey’in yaşamı ve çevresindekiler üzerinden 2.Abdülhamit dönemi ve sonrasının ele alındığı bir roman. Romanda 2.abdülhamit dönemi istibdat, meşrutiyet sonrası ve mütareke dönemi olarak 3 ayrı aşamada anlatılır. Romandaki ana karakter hukuk öğrencisi olan aynı zamanda isyan edebiyatı yapması ile bilinen Adnan Bey’dir. Adnan Bey 93 muhaciridir. Annesi Naciye Hanım verem hastasıdır, babası Miralay Salim Bey ise 93 Harbi’nde şehit düşmüştür. Mehmet Raif ve Moiz Adnan Bey’in yakın arkadaşlarıdır. Bu 3 arkadaş hukuk öğrencisi ve aynı zamanda gazetede muharrirdir, istibdat dönemini ve 2.abdülhamit yönetimini ağır eleştirilere tutarlar. Saraya karşıdırlar. Ancak saraya karşı olan sadece onlar değildir. Sarayın emri altında olup yine de sarayı eleştirmekten geri kalmayan kişiler de vardır. Bu kişiler daha çok memuriyet ve mevkilerini umursamadan çıkar ilişkisine giren, bilmedikleri konularda dahi atıp tutan tiplemelerdir. Hidayet ve Miralay Hüsrev karakteri buna iyi bir örnektir. Hidayet; kazasker dedesinin yalısında büyümüş, küçükken geçirdiği bir hastalık sonucunda “yaşamaz” denildiği için eğitimine çok da önem verilmemiş bir karakterdir. Bilgili gibi görünen ancak kulaktan dolma laflarla hareket eden Hidayet, kitaptaki karakterlerin çoğunu birleştiren bir ortak noktadır. Yalısında ağırladığı misafirlerinin sarayı eleştirmelerini zevkle dinler, antikalarıyla hava atar. İnsanların fukaralığıyla alay eder. Miralay Hüsrev ise Erkanıharp Müşiri’nin damadı, ders verdiği Belkıs hanımın kocasıdır. Avrupa hayranıdır. Kitapta “Almanya İmparatoru tenkit edilir; bizimkine ancak sövülür.” Sözüyle saraya olan karşıtlığını belirtir. Kitaptaki karakterlerin tamamına yakını saraya ve politikalarına karşıt bir anlayıştadır diyebiliriz. İstibdat döneminde Abdülhamit’i savunan karakterler varsa da romanda çok arka planda kalmışlardır. Romanda dönemin şartlarının getirdiği zorluklarla baş edebilmek, para bulup hayatta kalabilmek için iftirada bulunan, gayri meşru ilişkiler yaşayan, dolandırıcılık ve casusluk yapan karakterler ön plana çıkar. Çilli Mahmut, Sakallı Vasfi, Süleyman, Sacit, Tevfik Hoca gibi. Bu karakterlerle dönemin halkının genel bir ekonomik sıkıntıda olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca ahlaki bir çöküşün olduğu bir dönemdir. Konaklarda yaşayan üst düzey insanların Avrupai eşya takıntıları vardır, sanata ve edebiyata düşkünmüş gibi davranırlar. Muharebe döneminin anlatıldığı kısımlarda Doktor Haldun’un ifadelerinden de imparatorluğun kurtuluşunun İngiltere’den yardım almakla olacağına inanan bir güruhun varlığı da göz önüne alındığında Batı’ya özenen bir toplum anlayışı olduğunu söyleyebiliriz. Romanda din de eleştirilir. Dinin kişilerin bakış açısını ve yaşamını yozlaştırdığı inancı Hidayet’in şu sözlerinden anlaşılır: “Din neymiş? Hele bizim din? Müslümanlıkla ne yapılabilir? Banka açamazsınız: Çünkü faiz haram! Halbuki banka faiz demektir efendim.” Yine Tevfik Hoca’nın “Şu kara cübbeyi kokla; bütün Şark çamuru kokuyor. Kurtuldum kafamdaki beyaz felaketten, sırtımdaki kara felaketten kurtuldum nihayet!” sözleri dinin bir fazlalıkmış gibi göründüğüne işaret eder. Üç İstanbul dönemin yaşam tarzlarına, Doğu-Batı ikileminde sıkışıp kalmış bir halka, zihniyet farklılıklarının sebep olduğu bireysel çatışmalara ışık tutan bir kitap. Tarihe ilgi duyan ve Abdülhamit dönemi sonrası sivil hayatı analiz etmek isteyen herkese kitabı tavsiye ederim.
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,446 okunma
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.