Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Her vakit ihtiyat iyidir. Zâten Hazret-i Îmâm-ı Ali (Radıyallahü Anhü) de kerâmetkârane bize ihtiyatı tavsiye ediyor. Şimdi şark tarafında yeni bir hâdise: Bir şeyh tarafından, kendi müridleri ve halifeleri vasıtasıyla din lehinde, eskiden beri meşhur olmuş Şeyh Ahmed nâmında türbedar-ı Nebevî tarafından vasiyetname-i Peygamberî (A.S.M.) nâmında bir eser, o havalide gezmiş, intişar etmiş. Oralarda çalışan kahraman Salahaddin’i bir derece ihtiyata sevkedip, bütün siyasetlerin fevkinde ve siyasetlere tenezzül etmeyen Risâle-i Nur cereyanı, öyle siyasete temas edebilen cereyanlarla iştiraki görünmemek için, daha ziyâde ihtiyat ve tevakkufa mecbur olmuş. Bugün, beş ay Ankara’ya bir vazife ile gitmek için buraya geldi. Bir hafiye onu takib edip o da arkasından girdi. Ben o casusa, Salahaddin kalktıktan sonra dedim ki: Risâle-i Nur ve ondan tam ders alan biz şâkirdleri, değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risâle-i Nur’u âlet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Biz, ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek dîvâneliktir. Evvelâ: Kur’an bizi siyasetten men’etmiş; tâ ki elmas gibi hakîkatları, ehl-i dünyanın nazarında cam parçalarına inmesin. Sâniyen: Şefkat, vicdan, hakîkat, bizi siyasetten men’ediyor. Çünki tokada müstehak dinsiz münafıklar onda iki ise, onlarla müteallik yedi-sekiz ma’sûm, bîçâre, çoluk-çocuk, zaîf, hasta, ihtiyârlar var. Belâ ve musîbet gelse, o sekiz ma’sûmlar o belâya düşecekler. Belki o iki münafık dinsiz, daha az zarar görecek. Onun için, siyaset yoluyla, idare ve asayişi ihlâl tarzında neticenin husulü de meşkuk olduğu halde girmek, Risâle-i Nur’un mâhîyetindeki şefkat, merhamet, hak, hakîkat şâkirdlerini men’etmiş. Sâlisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet ne şekilde olursa olsun, Risâle-i Nur’a eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adavet etmek, en dinsizleri de onun dindarane, hakperestane düstûrlarına tarafdar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola. Çünki bu millet ve vatan, hayat-ı içtimâiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halas olmak için, beş esâs lâzım ve zarurîdir: Birincisi; merhamet.. ikincisi, hürmet.. üçüncüsü, emniyet.. dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.. beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir. İşte Risâle-i Nur hayat-ı içtimâiyeye baktığı vakit, bu beş esâsı te’min edip, asayişin temel taşını tesbit ve te’min eder. Risâle-i Nur’a ilişenler kat’iyyen bilsinler ki; onların ilişmesi, anarşilik hesabına vatan ve millete ve asayişe düşmanlıktır. İşte bunun hülâsasını o casusa söyledim. Dedim ki: Seni gönderenlere böyle söyle. Hem de ki: “-On sekiz senedir bir def’a kendi istirahatı için hükûmete müracaat etmeyen ve yirmi bir aydır dünyayı herc ü merc eden harblerden hiçbir haber almayan ve çok mühim makamlarda çok mühim adamların dostane temaslarını istiğna edip kabul etmeyen bir adama, ondan korkup, tevehhüm edip, dünyanıza karışmak ihtimaliyle evhama düşüp tarassudlarla sıkıntı vermekte hangi ma’na var? Hangi maslahat var? Hangi kanun var? Dîvâneler de bilirler ki, ona ilişmek dîvâneliktir” dedik. O casus da kalktı gitti. Umum kardeşlerimize, husûsan erkânlara ve matbaacılara, husûsan Hizb-i Nuriye’nin nâşirleri olan Hâfız Ali, kahraman Tahirî ve Hâfız Mustafa ve rüfekalarına birer birer selâm ediyoruz.
Sayfa 273 - İhlâs Nur NeşriyatKitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.