Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şimdi "yüksek konuşma yetisi" Blanchot için günlük ampirik dilden belli bir uzaklaşmayı, bir tür "yükselmeyi" gerektiriyordu. Günlük ko­nuşmam şudur: "yağmur yağıyor... hava soğuk..." "Ahmet ge­lecek"... vesaire falan. Bu "düşük konuşma yetisidir"... Çün­kü beni gören birine onun zaten görebileceği bir şeyi "söylü­yorum". Bu "yalnız söylenebilir olanı söylemek" değildir. Sa­dece söylenebilir olanı söylemek gerekir... Söylenmekten başka bir ifadesi mümkün olmayanı yani... Bu Blanchot'ya göre "yük­sek söyleme yetisidir". Ve Blanchot "parler c'est pas voir", "konuşmak görmek demek değil" dediğinde bunu sözle yapmıştı... Çünkü mesela Foucault'nun ya da "bu bir pipo değildir"i res­meden Magritte'in aksine "yüksek görme yetisinin" varolabile­ceğinı düşünmemişti. Oysa biliyoruz ki bir filmi "görmek gere­kir"... Başka bir deyişle, bir filme gidip, para verip "seyretmek" yeterli değildir... Gerçekten onu tüm evsafıyla "görmek" gere­kir... Ve ne zaman ki bir film "anlatılabilir" olmaktan çıkar, as­la "aktarılamaz" hale gelir, o zaman film bir gerçektir, dilsel sa­nallığından kurtulmuştur.
Sayfa 25 - Birikim Yayınları
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.