Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
9/10 puan verdi
Bir Kadının Yirmi Dört Saati
İyi sabahlar, gününüz aydın olsun 1K! Sayfa sayısı az olmasına rağmen o kadar yoğun, sürükleyici ve sürekli merak hissi uyandıran akıcı bir kitaptı ki, uykum geldi gözler açıldı kapandı uykuya direndim bu güzel eseri okudum. Stefan Zweig nasıl bir yazarsın, nasıl bir ruhsal dünyan var, nasıl bir güçlü betimleme gücü, nasıl, insanın yüreğine, kalbine dokunuş kitabında yazdıkların. Yani insan, bir o kadar hayret içinde, bir o kadar da hayranlık içinde okuyup, mest oluyor kitaplarına ki bende kesinlikle öyle oldu. Zweig'in "Satranç," "Korku," "Ay Işığı Sokağı" kitaplarını okumuştum. Yazarın okuduğum bu kitaplarını da çok beğenmiştim. Ama hiçbir okuduğum kitabında bu kadar karakterine karşı empati yaptığımı, o yıkımı, o enkazı hatırlamıyorum. Kitabın içeriğine gelecek olursam; Olayın çıkış noktası aslında, Henriette adlı fabrikatör bir babanın kızı olan ve bu karakterin iki küçük kızıyla birlikte eşini terk edip, iki saat oturup, konuştuğu bir adamla kaçması diyebilirim size sevgili 1K. Kitabın Zweig'in gözünden, o muhteşem gözlem ve betimleme gücünden, kitabına baş karakter olarak eklediği Mrs. C'ye gelelim. Mrs.C, soylu bir ailenin kızı, iki erkek oğlu olan kocasını çok seven, kocasına bağlı bir karakterdir. Yalnız, Mrs. C'nin kocası bir süre sonra, sağlık sorunundan dolayı hayata gözlerini yumar. Kocasının ölümünden sonra, Mrs.C, çaresiz, umutsuzluk içinde bir boşluk duygusuna sürüklenir. Bir tatile çıkar. O tatil esnasında, bu kadın karakterin kendisi için yazılmış bahtsız kaderine yaşayacaklarından habersiz el pençe sarılır. Karakterimiz, bir kumarhanede bir adamla tanışır. İşte bu adam, Mrs. C'nin bütün hayallerini, inançlarını, umutlarını hedeflerini, amaçlarını, psikolojisini tabiri caizse darma duman eder. Oysa C, kumarhanede tanıştığı o kumarbaz, sahtekar, vurdumduymaz, şımarık, duygusuz adamın intihar etmesini önlemek için, yirmi dört saatini bu adama verdi. Bu tamamen, onun merhamet ve acıma duygusundan kaynaklı. Zweig'in bu kitabını okurken, her sayfasında düşündüm, durdum. Aklımla oyun oynayan akıl dışı çizgiler sardı her yanımı. Bedenimi, ruhumu, bütün algımı kitaba verdim. Mrs C'nin o ruhsal bunalımına, o büyük hayal kırıklığına, o büyük pişmanlığını, empati yaparak anlamaya çalıştım. Şöyle düşündüm. Kendim hiç tanımadığım bir bayanla hem de kumarhane gibi bir yerde kendimi ateşe atıp, onun peşinden gidebilir miyim diye düşündüm. Her defasında, kendime cevabım hayır oldu. Çünkü insan, sırf yakışıklı ya da güzel diye hiç tanımadığı birine böylesine güvenmemeli, sadık olmamalı, sevmemeli, böylesine değer verip, sonunda çok büyük hüsrana uğramamalı. Hani Oğuz Atay'ın bir sözü var ya, "Önce Seviyor muyduk? Yoksa, Önce Güveniyor muyduk" diye işte bütün mesele kanaatimce, önce sevmekte ama tanıyıp ettikten sonra, güzelce kafanda o kişinin analizini ettikten sonra ve o kişinin sana da aynı değeri verdiğinden emin olduktan sonra, bunlara kendini ikna etmeli sonra sevmeli. Ardından da güvenmeli diyebilirim. Zweig'in kitabında üslubuna bakıcak olursak; dili gayet güzel anlaşılır, anlatımı zaten kendine has söz kalıpları ve cümleleriyle süslenmiş muhteşem betimlemelere sahne oluyor. Zweig'in bir kadının gözünden bu kadar akıcı, bu kadar sıra dışı, bu kadar olağanüstü şekilde bu kitabında betimleme gücünü göstermesi acaba kitabın diğer sayfalarında başka hangi güzel, ruhsal, psikolojik, ilginç, betimlemelere denk gelicem diye hep merak ettim doğrusu. Kitabın hikayesi üzücüydü, duyguluydu, hisliydi, bana Zweig'in hem eşsiz betimlemeleri hem de olay örgüsü, olayın akışı, baş kadın karakterin yaşadıkları virgülünden noktasına kadar hepsi usul usul geçti. Zweig'in kitabında değindiği eylemler; karşılıksız aşk, sevgi, merhamet, vicdan, yardımseverlik, psikolojik ruh bunalımları ve pişmanlık diyebilirim size değerli okurlar... Yalnız bu kitap kanaatimce, kesinlikle hayat dersi veren bir kitap. "Son pişmanlık fayda etmez." Sonuç olarak: Kitabı okuduğuma hiçbir şekilde pişman olmadım. Kitabın uykumu almasından da pişman olmadım ki, zaten kitabın okuyucusu kendi ister, seçim okuyucu da oluyor böyle olunca da :) Bir kadının yirmi dört saati ancak bu kadar net, bu kadar dolu dolu, bu kadar, her duyguyu hem karaktere oluk oluk işletecek, hem de okuyucu da ilmek ilmek birleştirecek kitaplar çok değerlidir şahsım nazarında. Kitabın beğendiğim alıntıları: "İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum." " Gerçeği kavrayabilmek için belki yüreğin yanması gerekiyordur." "Belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır." "O elleri milyonlarca elin arasında tanırdım." Kesinlikle Okuyun okutun değerli okurlar! Hayırlı sabahlar efendim! Gününüz aydın olsun. Esen kalın sevgiler, saygılar...
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Bir Kadının Yaşamından 24 SaatStefan Zweig · Yakamoz Yayınları · 2019126,6bin okunma
··
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.