Lou Andreas-Salomé “Feniçka”.. Yazar hakkında önceden de malumat sahibiyimdim, ama size bahsetmeden bilgi tazeleyip biraz araştırdım. Kitaptan önce çok kısa bahsetmek istiyorum (umarım). 1861 doğumlu Salomé 17 yaşındayken papaz Heinrich Gillot’la entelektüel temelli bir ilişkiye başlar, daha sonra yazar Paul Ree’yle tanışır onunla da ilişki yaşar, hem Gillot hem Ree ile aynı evde yaşamak ister (üçü beraber) bunu çevresinden ve ailesinden saklamaz Ree ile evliyken Nietzsche ile flört etmeye başlar, onun evlenme teklifini reddeder. (Kısa sürsün diye oldu bitti diyerek yazıyorum) Ree’den ayrılıp, oryantalist Andreas ile evlenir. Onunla da evliyken kocasının bilgisi dahilinde flörtleri devam eder, kırk yaşına geldiğinde, yirmili yaşlarının başındaki Rilke ile tanışır, onunla aşkı başlar, 4 yıl kadar devam eden ilişkiden sıkılır ve Rilke’yi de terkeder. Bu arada Freuda tanışmak için mektuplar yazıyordur, tanışır da vs vs vs.. Yazar psikanalist, döneminin önemli entelektüel birikime sahip kadınlarından biri. Feminist olduğuna dair bazı yazılar da okudum . Entelektüel kısmına hiç sözüm yok. Ben kendi perspektifimden değerlendiriyorum. Babası Rus bir general maddi sıkıntılardan muaf, eğitim konusunda kısıtlanmamış bilakis desteklenmiş bir kadın. Tüm bu bahsi geçen kişilerle tanışması onları etkilemesi, kırk yaşında eğitimli hoş görünümlü bir kadının yirmi yaşında genç bir erkeğe tesiri ne denli zor olmuştur bilemiyorum. Freud ile tanışma çabaları o bu şu. Nietzche’yle flörte evet evliliğe hayır demesi. Toplamından çıkan, karşı cinsi çok iyi çözdüğü. Her erkek birbirinden haberli, hiç mutlak teslimiyet yok, elde etme ve rekabet duygusu canlı tutulmuş. Bahsi geçen erkeklere bakınca, öyle bir liste ki, hangisi için “Hamama gitse kurnaya, düğüne gitse zurnaya aşık olur” denebilir.? Yazarın tek bir kitabını okumamışken, 30 yıl önce de kim olduğundan haberdardım, güzide eserleri değil, ilişkileri vesilesiyle. Feniçka okuduğum ikinci kitabı oldu. Ve okuduktan sonra şunu düşündüm, ilişki trafiği bu şekilde olmasaydı, gerçekten bu kitap modern klasik diye elimizde olur muydu? Kendi yaşam şekli, fikri, olmak istediklerinin prototipini oluşturup, bu metinle okura dikte etmiş, didaktik tavrıyla kadına ve erkeğe verdiği rollerin altını çizmiş. Erkek baş karakter benzetmesi “aşık kaniş köpeği” zaten karşı cins üzerindeki hedef ve görüş belirteci niteliğinde. Feminist kısma gelince, rasyonel, radikal, sonuna kadar bağımsız kadını tasvir etme çabasında, aralara serpiştirilmiş “kıpkırmızı dudakları, yumuşak ve sıcak dudakları” gibi ufak ayrıntılar, feministim ama dişi gücünü, erotik kıvamda karşı cinse kullanmaktan kaçınmam manasında mı? Onu da bilemedim Çağdaş edebiyat ürünü olsaydı “yetersiz” diyeceğim eseri tavsiye listeme almadım. Saygılarımla..

FeniçkaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,7bin okunma

·

30 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kitapzede