Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

147 syf.
10/10 puan verdi
SIRA DIŞI BİR MARTI JONATHAN
Merhaba 1K! biz okurlar için gerçekten değerli olan bir kitabın incelemesine geçmeden önce, bu güzel eseri kaleme alan yazarımız Richard Bach'ten kısaca bahsetmek istiyorum. Yazarımız, 23 Haziran 1936'da doğmuş. Sınırlarımızla faniliğimizin sadece yüzeysel kavramlar olduğunu anlatan kitapları büyük başarılar elde etmiş. Yazarımızın kitapları dünya çapında çok satanlar listesine de girmiş. Yazarımız aynı zamanda savaş pilotu olarak da görev yapmış. Kitabın incelemesine gelecek olursak; Martıları hepimiz biliriz. Farklı dünyaları olan asil ve karizmatik hayvanlardır. Vapurda yolculuk ederken, simit atıp besleriz bu özel canlıları. Gökyüzünde uçuşlarını izleriz vapur yolculuğu sırasında bizde bambaşka bir heyecan bambaşka bir tat, bambaşka bir lezzet bırakırlar bu canlılar. Havada uçuşlarını, süzülüşlerini, kanatlarını çırpmalarını ve havada adeta ritim ritim dans eden hallerini izleyerek hayran kalırız bu canlılara :) Kitabın karakteri "Martı Jonathan:" Zeki, duygusal, hayal dünyası gelişmiş, oldukça sabırlı, kararlı, amacından ve hedefinden hiçbir şekilde vazgeçmeyen sıra dışı bir kuştur. Sevgili okurlar, Martı Jonathan'a yazarın sıra dışı demesinin nedeni; kendi sürüsünden çok çok farklı olması. Martı Jon, uçmayı çok seviyordur. Diğer martı arkadaşları gibi uçmayı yemek yiyip, karnını doyurmak için kullanmıyordu. Onun bir değil, birçok farkı vardı sürüden. Martı Jon, zamanını diğer sürüdeki arkadaşları gibi, boşa geçirmek sadece yemek yemek için kullanmak istemiyordu. Martı Jon'un istediği, zamanını her gün iyi değerlendirmek, daha çok süratle uçmak, havada taklalar atmak ve denize kusursuzlukla hızlı süratiyle dalmak istiyordu. Martı Jon'un düşüncesi bu yönde olduğu için, kendi sürüsünden dışlanıp, kovulur. Çünkü Martı Jon, kendisine has düşünceleriyle martıların yüzyıllık geleneklerine karşı çıkan bir kuş olmuştur. Martı Jon'un hikayesi de tam olarak sürüden kovulduktan sonra başlar. Tek başına kaldığında düşündüğü tek nokta, "daima süratle uçmak", "daima süratle denize kusursuzca dalmak" ve "daima özgür olmak" olmuştur. Bu hedefi için, azmiyle, kararlılığıyla, sabahtan akşama kadar gökyüzünde kanatlarını açıp, havada devamlı süzülüp durur. Martı Jon, hiçbir şekilde başına türlü türlü olaylar gelmiş olsa da; kendine göre kutsal düşüncelerinden vazgeçmez. Yazarın kitabında bu kuş karakteriyle biz okurlara anlatmak istediği çokça detaylar ve mesajlar var diyebilirim. "Martı Jon" gibi, düşüp düşüp ayakta kalabilmek, umutlarımızdan, hayallerimizden, başımıza ne gelirse gelsin "Martı Jon," gibi inançlı, kararlı, dik duruş sergileyerek, başarıyla çıkabilmek. Yazarın kitabında biz okurlara bu olumlu mesajları vermesinin yanında, kitapta eleştirdiği ritüeller, hurafeler de boy gösterir. Yazar, aslında kitabında; bir martının gözünden insan hayatını sorgulamış. Bazı İnsanların zamanlarını iyi değerlendiremediklerini, sabırlı olmamalarını, geleceklerine dair umutlu olmadıklarını yazarın Martı Jon'un sürüsüne yüklediği anlamlarla hissettim diyebilirim. Kitap, kişisel gelişim kitabını andırsa da; bir sıra dışı martının gözünden insana yüklediği anlamlar, insanların hedefleri, amaçları, hayallerini, sabırlı olmaları gerektiğini, olumsuzluklara karşı güçlü olunması gerektiğini, hiçbir şekilde rüzgarın savurduğu yere gitmememiz gerektiğini, aynı zamanda "hedefsiz bir gemiye de hiçbir rüzgarın yardım edemeyeceğini" yazar, ısrarla kitabında vurgulamayı da ihmal etmemiş. Martı Jon'un eylemleriyle bu sağlam mesajları verebilmiş. Hani Einsten'ın bir sözü var ya; "Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma. Bana da gerizekalı dediler. Atomu parçalayıp ellerine verdim". Sizden kimse atomu parçalamanızı beklemiyor zaten :) Bu sözle benim siz değerli okurlara vermek istediğim mesajta herkes size akıl vermeye kalkışacak, herkes sizin hayatınıza hayallerinize, hedeflerinize, amaçlarınıza, belki yarınlarınıza müdahale edecek. Belki sizi "Martı Jon," gibi değersiz görüp dışlayacaklar. Siz ne olursa olsun, kendi karakterinizden ödün vermeyin. Çünkü bir insanın en büyük aynası "bana göre kendisidir." Ve insan kendi "özgür iradesiyle" yaptığı seçimlerden, eylemlerden yine kendisi sorumludur. Başkası değil! Kitabı severek ve büyük bir keyifle okudum. Normalde bir gün ya da iki günde de okunabilecek bir kitap. Yalnız ben kitabı sindire sindire okumayı yeğledim. Çünkü bu harikulade eserin bir yanı, başarmanın aşama aşama yollarını gösterirken, diğer yandan da insanı düşünceye sevk eden ve kendine ciddi anlamda "özeleştiri" yaptırabilecek bir kitap sevgili okur... Kitabın en güzel alıntıları: "Karanlık! O, derinden gelen ses, bir alarm gibi kulaklarında tekrar çınladı. Martılar, karanlıkta uçamazlar." "En önemlisi özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz." "En iyi hıza ulaştığın an, cennete de ulaşmış olacaksın Jonathan." Şahsıma ait bir söz: "Gecenin yanlı bakışlarındaydı sessizlik. Umut, hayatın bir ucunda nefes alıyordu yine." (Gecenin sessizliğinde uykundan feragat edip, kitap incelemesi yapmak da şiir yazmak gibi muhteşem bir duygu :) Kesinlikle okuyun, okutun sevgili 1K! Daima kitapla kalın. İyi geceler! Selamlar, sevgiler, saygılar 1K...
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201967bin okunma
··
79 görüntüleme
︎yağmur okurunun profil resmi
Bu kitabı seve seve okuyacağımdan eminim şimdi..🌸 Yazarın ana karaktere yüklediği özelliklerde, kendimi buldum adeta. Güzel bir inceleme olmuş, teşekkür ederiz.🙏🏻
Cihan Ataç okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Yağmur Hanım. Amacımızda okuduğumuzda, beğendiğimiz kitapları okurun önüne hassasiyetle inceleme yapıp, sunmak değil mi zaten. 😊 Ne güzel karakterin içinde kendinizi bulmanız, en kısa sürede okumanızı bekliyorum o zaman rica ederim. 😊🌼
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.