Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
BABAM AŞKALEYE GİTMEDİ.
Kitabın basım süreci hakkında bilgi edinmek için kaç tane siteye uğradıysam, hemen hepsinde bu kitabın 20. yy. Ermeni edebiyatının başyapıtı olarak gösterildiğine dair satırlar okudum. #89684449 Yazarı Zaven Biberyan'ın hayatı hakkında bir kesit sunduğum, bir önceki "Yalnızlar" incelememde de değindiğim gibi, bu topraklarda doğmuş, büyümüş ve yine bu topraklarda vefat etmiş, üstüne üstlük bu topraklara 3,5 yıl askerlik hizmetinde bulunmuş bir adamı, Türk edebiyatının dışında tutmak, tabiri caiz ise dışlamak, nezdimde asla kabul edilebilir bir durum değildir ,belirtmeden geçmek istemedim. Malumunuz, 12 Kasım 1942'de yürürlüğe girmiş ve ülkemizin on altı aylık dönemine damga vurmuş bir Varlık Vergisi olayı var tarihimizde. CHP grup toplantılarında, gizli oturumlarda görüşülmüş olan bu yasa tasarısı, dönemin CHP li başbakanı Şükrü Saraçoğlu 'nun şu cümleleri ile birlikte uygulanmaya başlamıştı : "“Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız.Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz..." Anlaşılacağı üzere fazla söze hacet yok, Google da da karşımıza çıktığı gibi bu kanunun amacı, "savaş ortamından dolayı artan bütçe masraflarına kaynak bulmak, enflasyon ve karaborsayı azaltmak, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları gidermek" idi... Sosyal eşitliği sağlama hedefi güden bu kanun "Zenginden al fakire ver" olgusu ile yürütülmedi pek tabii ki... "Gayrimüslümden al, devlet kasasına koy!" O dönem ülkemizde yaşamakta olan Ermeni ve Rum ailelerin mal varlıkları üzerinden alınan, miktarı yasada belirtilmeyen lakin fahiş tutarları bulan bu vergileri ödemeyen mükellefler ise, menkul ve gayrımenkulleri ipoteklenerek Erzurum Aşkale'de bulunan çalışma kamplarına, kar temizleme, taş kırma, toprak kazma ve yol döşeme işleri için sürgün gönderilmişlerdir. Bunlardan neden bahsettiğime gelecek olursak... Babam Aşkale'ye Gitmedi adlı bu eserde, Varlık Vergisinden nasibini almış, Kadıköylü Tarhanyan ailesinin hayatına uzanıyoruz çünkü. Eser, 1970 yılında Türkiye'de Jamanak(Zaman) gazetesinde, 1 seneye yakın süre ile tefrika edildikten sonra 1984 yılında - Mırçünneru Verçaluysı (Karıncaların Günbatımı) adı ile basılıyor. Yani şu anda piyasada hem benim okuduğum ismi ile hem de orijinal ismi ile baskıları mevcut. Her iki isimde içeriğe son derece yakışıyor bence. "Karıncaları hep mükemmel örnek diye gösteriyorlar. İnsanı karıncaya dönüştürmek istiyorlar. Başarıyorlar da. Tüm sevimsiz ve çirkin şeyleri insanların tapacağı, hayranlık duyacağı araçlara dönüştürmek de gerçekten çok ustayız. Ben karıncadan nefret ediyorum. Hayatım boyunca ne karınca olmak istedim ne de olabildim. Çalış, çabala, taşı, depola, kışın ye, sonra yeniden çalış çabala, taşı, depola. Koca bir hayat. Sonra da öl… Piramitler yap, şehirler yap, binalar, fabrikalar, makineler, sanayi ve uygarlık. Bütün bunlara hizmet et. Koca bir hayat. Sonra da öl… Kim için? Ne için?” Baret, hali vakti yerinde Tarhanyan ailesinin tek erkek çocuğu. Babası Diran, annesi Arus ve ablası Hilda ile huzurlu sayılabilecek bir yaşam sürerken Yirmi Kura Nafıa hizmeti kapsamında askere alınır ve dört yıla yakın süre boyunca eve hiç gelmeden Adana, Hayat, İskenderun bölgelerinde askerlik yapar. O dönem, hele ki 2.Dünya Savaşı sonrası her askerin görevi haddinden fazlaca zor iken, Baret'in askerliği ise , şartları bakımından biraz daha farklı boyutta tabi. Boyutun, dışarıdan bakıldığında görülebilen en belirgin özelliği ise, o dönem Türk askerlerinin giydiği Coco Shanel imzalı üniformalar karşısında, azınlık askerlerine giydirilen, kahverengi kaput bezi üniformalardı. Baret Tarhanyan'ın askerden döndüğü gün ile başlayan eser, kelimenin tam anlamıyla bir yabancılaşma romanı. Nafıa dönüşü, oldukça değişmiş bulduğu toplumsal şartlara uyum sağlama mücadelesi veren Baret, hayata tutunamayan ve içine kapanık bir karakter olarak boy gösteriyor. Toplumsal değişim dışında Baret'in asıl altüst eden, ailesinin bir anlamda dağılması aslında. Şöyle ki, Aşkale'de gitmeyi reddederek, Varlık Vergisi ödemeyi kabul eden babası, elinde avucunda ne varsa vergiye ödemiş ve beş kuruşsuz kalmıştır. Maddi olarak dibe çöken ailede, anne karakteri de biraz bencillik edince, aile manevi olarak da dağılmış, her birey birbirinden nefret etmeye ve biribirine öfke kusmaya başlamıştır. Varlıktan yokluğa düşmenin yarattığı sıkıntılara mükemmel bir anlatımla değinen eserde yer yer 2.Dünya Savaşı ve Kıbrıs Sorunu gibi olayların da altı çiziliyor. Hatta bu tür siyasi dalgalanmaların, gayrimüslüm tebaa üzerindeki etki ve tepkileri, karakterlerin ağzından okura aktarılıyor. Eserin ilk yarısındaki örgüde yer alan Dirtad Amca ise, benim açımdan filmin başrol oyuncusu, öyle mükemmel, öyle bilinçli, öyle görmüş geçirmiş bir adam ki, akıllara zarar... Karakter ve karakterlerin ruh tahlillerinin başarısı ise olağanüstü. Geri dönüş ve iç monolog teknikleri sıklıkla kullanılmış. Cümleler kısa, derin ve vurucu. Aidiyet duygusunun, değişen(değiştirilen) şartlar karşısında nasıl yitirildiğini kavramak, Ermeni bir aile ekseninde azınlıkların yaşadıklarına ortak olmak ve 1940-1950'li yıllar arasının Türkiyesine bilhassa İstanbuluna tanıklık etmek isterseniz "Babam Aşkale'ye Gitmedi" tam sizlik bir eser. Denildiği gibi gerçekten, abartısız bir başyapıt.Hem de TÜRK EDEBİYATIMIZIN bir başyapıtı. Lütfen okuyun, okutun...
Babam Aşkale'ye Gitmedi
Babam Aşkale'ye GitmediZaven Biberyan · Aras Yayıncılık · 2013238 okunma
··
446 görüntüleme
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
Okunacaklar listeme eklenmiştir efenim. Teşekkürler..
Seda okurunun profil resmi
mesut bahtiyar
mesut bahtiyar
eklediğiniz bu baskısı piyasada mevcut değil
Karıncaların Günbatımı
Karıncaların Günbatımı
artık bu isimle basılıyor, bilesiniz efenim :-)
Yol Ayrımı okurunun profil resmi
Bende Karınca olmak istemem en güzeli ağustos böceği. Neden hep bizi karıncaya özendirmeye çalışıyorlar. Ağustos böceği gibi paramızı keyfimize göre harcasak ya sanki bidaha gelecez dünyaha
Seda okurunun profil resmi
Kapitalist sistem bizleri köleliğe mecbur kılıyor işte. Ev al, senelerce kredi öde, araba al yine öyle. Dünyanın parasıyla, şaşaalı gereksiz düğünler yap, her şey marka olsun vb. gibi zımbırtılardan bir türlü geri durulmuyor ne yazık ki, hal böyle olunca da çalış babam çalış 🤣
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.