Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
Yazar, kitle iletişim araçlarının gelişmesini, bu gelişmenin medyayı değiştirdiğini ve dolayısıyla kamusal söylemin içeriğinin nasıl boşaltıldığını Amerikan toplumu üzerinden örnekler vererek anlatır. Bir toplumda kültürel yok oluşun nasıl olduğu sorusunu, G.Orwell ve Huxley'den yola çıkarak cevaplamaya çalışmıştır. Ve açıkça Huxley'den yana olduğunu da belirtir. Orwell'ın yarattığı distopyada toplumun yoğun baskı altında ve Büyük Birader'in kamusal alanın yanısıra özel alanın dahi nasıl yaşanması gerektiğine dair kurallarını belirlediği, izleyip yönettiği, gerçeğin devamlı değiştirilebilir olduğu bir dünya vardır. Huxley'in "Cesur Yeni Dünya"sında ise bu durum tam tersi bir özellik gösterir. Bu dünyada insanların gözetilmeye de yönetilmeye de ihtiyaçları yoktur. tek başına teknoloji insanların düşünebilme yetisini ortadan kaldırarak tüm kamusal alanı yok etmiştir. Postman'a göre günümüz toplumları bu tür bir yok oluşa doğru ilerlemektedir. Postman bu öngörüsünü dayandırdığı noktayı açıklarken kabaca 18.yy Amerika'sına kadar gider. Ona göre matbaanın yaygın kullanımı, basılı yayın dediğimiz kitap, gazete, broşür gibi materyallerin köylere kadar girebilmesini mümkün kılmıştır. Amerikan toplumu okumanın getirilerinin bilincindedir. Öyle ki çiftlik oğlanlarının dahil elinde kitabıyla sabanının peşinden gittiğinden gizli bir böbürlenmeyle bahseder. Halk politika da dahil olmak üzere her konu hakkında fikir yürütebilecek niteliğe sahiptir. Kuşkusuz bu durum Amerika kıtasında kültürel bir birikim ile birlikte toplumun temellerinin atılmasını sağlamıştır. Postman, bu dönemde ülkenin bir çok yerinde gerçekleştirilen konferanslardan bahseder. Bu konferanslara toplumun her kesiminden insanlar katılmıştır. Bu katılımcıların, konuşmacıların kitabi üslubunu, metafor niteliğindeki söylemlerini büyük bir dikkatle saatlerce dinleyebilmeleri, büyük bir entelektüel birikimin yanı sıra olağanüstü bir dikkat ve odaklanma becerisine sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir. Peki ne oldu da entelektüel seviyesi yüksek bir toplum, Huxley'in kehanetini doğrulayabilecek hale geldi? Postman bu yükselişteki duraksamayı ve ardından gelen düşüşü telgrafın icadı ile başlayan ve ardından televizyonun icadı ile yayılan iletişimin, haberleşmenin kolaylaşması ve bilgi akışının muazzam seviyelere ulaşarak insanların artık bilgiye ve enformasyona doyması olarak açıklar. Yoğun bilgi akışının getirdiği fazlalık, insanları bilgiyi kavrayıp yorumlamaktan vazgeçirmiştir. Toplumun kamusal alana olan ilgisi, ilgisizlikle yer değiştirmiştir. Bilgiye olan ulaşımın kolaylığı neticesinde bilgi değerini yitirmiş, anlamından uzaklaşarak nesneleşmiştir. Bu ilgisizliğin ortadan kaldırılabilmesi de genel olarak kitle iletişim araçlarının özel olarak da televizyonun görselliğe ve müziğe dayanarak ürettiği enformasyonu eğlenceli hale getirmesiyle mümkündür. Postman teknolojinin ilerlemesine, iletişimin olağanüstü hızla yayılımına karşı ya da düşman değildir. Onun problem olarak gördüğü nokta en ciddi olayların, insani acıların bile birer eğlence nesne;si haline getirilip sunulmasıdır. Eğitim, televizyonun elinde kalitesini yitirmiş; politika ciddiyetini kaybetmiş hatta din dahi kutsal niteliğinden sıyrılmıştır. Çözümü de yine Huxley'de arar Postman. İnsanlar bu duruma gelmelerinin nedenini bilmedikleri için bu haldedirler. İyi okumalar dilerim :)
Televizyon Öldüren Eğlence
Televizyon Öldüren EğlenceNeil Postman · Ayrıntı Yayınları · 2020595 okunma
··1 alıntı·
236 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.