Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

48 syf.
·
Puan vermedi
Mona Roza - Aşkın Adam Akıllı Hali
"Açma pencereni perdelerini çek Mona Roza seni görmemeliyim" Kitaba ismini veren... Şair'inin adı ne zaman anılsa, "Mona Roza!" dedirten o şiirin içindeki bu iki mısra... Şiirin bercestesi olarak ikame edilmiş değil ama benceleyin; aşkın bercestesidir bu. Şimdilik kalsın böylece. *** Bir prensibin getirdiği alışkanlık değildi, şiire dair inceleme yaparken birinci fasılda şaire hitap etmek. Bir histi bu. Şairlere yazılan ve asla ulaşmayan mektup mahiyetindeydi. Fakat bu cüreti Üstad Sezai Karakoç'a karşı yapmaktan hicap duyacak kadar acizim. "21. Yüzyılın Sahabe'si" olduğundan mıdır bilmem.. Üstadın adının geçtiği yerde iki büklüm oluveriyor boynum. Fikir dünyası ve mana alemi öylesine büyük ki; insan tereddüt ederek atıyor adımlarını. Ve çoğu eşikten dönüveriyor ilk adımda. Ben ise eşikte duruyorum henüz. İşte bu yüzden; Monna Rosa Kitabını, yalnızda lirik bağlamda incelemekle iktifa edeceğim. Sürç-i Lisan etmeye düçarım, affola. *** Berceste demiştik. Aşkın bercestesi... Aşk, pencereyi örtmek ve perdeleri çekmektir keza. Görmeyi daha çok arzulamak için, inadına görmemektir. Nitekim aşk, vuslatın kundaklı beşiği değil; hicranın kundaklanmış yüreğidir. İnadına düşmektir; tekrar-be-tekrar kalkmak için. Bir vesaittir Leyla. Tıpkı Muazzez gibi. Siluettir. Yansımadır. Ama en çok vesaittir işte. Ardı arkası gelmeyen devrik cümledir, devinen ama hep devrilen satırlarda. En büyük galibiyetin, mağlubiyetle kazanıldığı içsel ve tinsel yegane savaşın adıdır Aşk. Aşk, aşktır işte. Çünkü yutkunmaktır. Belki de bu yüzden, bir teessüfün deyim halidir "aşk olsun" *** -HARİCEN- Yeryüzünde daha önce hiç aşık olmayanların sayısı, yalnızca hayatı boyunca hiç şiir yazmamış olanların sayısıyla yarışabilir. Mademki şiir namına teyyare güdenlerin ön kabulüyle yaşıyoruz, her aşk iddiasının da aşk olmadığına kaniyiz. Üstad Sezai Karakoç, şiirin metafizik şartlı bir ameliyata muhtaç olduğunu, şairlerin; somut olan nesneleri kabzedip, soyut bir ruh üflemesi gerektiğini savunan devasa bir şair. Geleneğin kutsiyetine inanmış ve bunu şairin miracı olarak görmüştür. Zira gelenek, cennet ve cehennemle müsavidir O'nun için. Ki; bu böyledir. Şiirlerinin genel hatlarını kahir ekseriyetle "Pergünt Üçgeni" adını verdiği ilkeler bütünüyle çizen Üstad, şairin kendine yetebilmesi gerektiğini ve yetebileceğini bizlere ispat ediyor. Şairliğin bir medresesi olsaydı, şüphesiz Üstad Sezai Karakoç, bu medresenin Başmüderrisi olurdu. Şöyle adam akıllı birkaç şiir okuyalım da önce aklımızı başımızdan uçuralım, sonra da akılımızı başımıza toplayalım diyen her kim varsa, buyursunlar; işte burada... (Yüzeysel ve yalın ve çalakalem ve sabırsız bir tavırla yaptığım bu inceleme, bir izlenim hükmündedir. Nasipse Sezai Karakoç Kamp'ına gireceğim ve kampın bitiminde mezkur kitaba ikinci bir inceleme ekleyeceğim. Bu pozitif bir gözlem imkanı sunacaktır bizlere.) Vesselam..
Şiirler 1 -Monna Rosa
Şiirler 1 -Monna RosaSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20209,1bin okunma
··
54 görüntüleme
Zeynep Demir Kahraman okurunun profil resmi
Kısa ve lezzetli bir inceleme olmuş. Elinize sağlık
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.