Romanımız da İstanbul Üniversitesi halkla ilişkiler bölümün de çalışan Maya isimli bir bayanın, Almanya dan gelen profesör Maximillian Wagner'i karşılamasıyla geçmişe doğru trajik bir yolculuğa çıkıyor, Mayanın ailesi, profesör Wagner ve Nadia'nın kalbe dokunan hikâyesinin içinde buluyoruz kendimizi.. Ayrıca Nazi Almanyası, ikinci dünya savaşı sırasında soykırımdan kaçan ve Filistin'e gitmek üzere yola çıkan struma gemisinde ki 768 kişinin katlini içeriyor.
Önyargılıyız, öfkeliyiz, saf, kıskanç, ırkçı, radikal, ikiyüzlüyüz, ama herşeyden önce hepimiz insanız...
Hem bilgilendirici, hem düşündürücü, aşk ve tarihle harmanlanan muazzam bir tattı benim için...