Ülkemizde yine bir kitabindan dolayi cezaevine alınan ve sonrasinda beraat eden kitap ve yazari ile karsi karsiyayız.
Haşan Hüseyin, bu şiiri Temmuz 1965'de bitirdi. Karısı gebeydi. Proton'lar, Luna'lar, Mariner'ler
cirit atıyorlardı uzayda. Kızılırmak akıyordu. Köprü çürüktü. Bir çift angıt olurdu bırakılmış akşamlar. Angıta silâh sıkılmaz. Kızılırmak aka aka...
Dalga taşı oya oya... Türküler çoğala çoğala...
öfkeler kızara kızara... Ve bir gelin alayıydı, ge
çip giderdi allı pullu. Göçtü köprü, kaptı sular
gelini. Ve atlılar gitti gider. Dediler «Kızılırmak
n'ettin allı gelini?» Demediler «Çürük köprü
n'ettin allı gelini?» Ve işte bezirganlar, gördüler
yıldızlarının düştüğünü. Çünkü öyle değil, böyle
konulmuştu taş. Pencereler açıla açıla, kapılar kı
nla kırı la, Kızılırmak aka aka...
67
6 Ağustos 1965. Bir oğlu oldu Haşan Hüseyin'in.
Adını «Temmuz» koydu. Bebek indi raftan, «Kızı
lırmak» çıktı rafa. İstanbul'dan bir yayınevi
aldı onu raftan, götürdü İstanbul'a. Temmuz bü
yümekte, Kızılırmak uyumakta. Aradan geçti aylar.
Birgün çıkageldi Kızılırmak, Istanbullardan. Köprü çürüktü. Duvara pencere nasıl açılır? Kızı
lırmak aka aka! Dalga taşı oya oya! İstanbullu
yayınevi «l-ıh» dedi. Kızılırmak çıktı rafa. Denizin
altı balık, üstü gemi. Ya balık çıkar üste, ya martı
iner alta. Bugün değilse, yarın. Temmuz büyümekte, Kızılırmak uyumakta. Gider köprü, kalır alacakaranlıkta bir çift angıt, oralarda