Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

159 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Askerlik benim anlamakta zorluk çektiğim bir meslek. Çok zor bir meslek, zira insanın özgür iradesini kapının dışında bırakması ve -doğru olmadığına inansa dahi- verilen emri yerine getirmek zorunda kalması gerçekten büyük bir iç savaşım gerektiriyor olmalı. Hele bir de verdiğiniz emirlerle yüzbinleri -hem de 18-20 yaşındaki gencecik, size güvenen çocukları- ölüme sürüklediğinizi bilmek ve bunun getirdiği vicdani yüke katlanmak tahayyül bile edilemez. Kitabın yazarı General Hans Speidel, yakın dönem Alman tarihi için önemli bir isim. 1. Dünya Savaşı’nda Bölük Komutanı olarak görev yaparken aynı zamanda tarih ve ekonomi okuyan, hatta doktorasını tamamlayan Hans Speidel İkinci Dünya Savaşı yıllarında artık bir General ve tam da savaşın kırılma anında, Normandiya çıkarması döneminde, Almanların efsanevi kahramanı “Çöl Tilkisi” Rommel’in Kurmay Başkanlığını yapıyor. Savaş sonrası bir dönem tutuklu kalan ve yargılanan, ancak Nazilerle ilgisi olmadığı tespit edilip aklandıktan sonra Almanya’nın Batı ile barışında ve Federal Almanya’nın kuruluşunda aktif rol alan isimlerden olan Speidel uzun süre de Orta Avrupa Nato Kara Kuvvetleri Başkomutanı olarak görev yapmış. Bu büyük asker ve siyaset adamının gözünden Hitler’i, Almanların savaşın son 2 yılındaki başarısızlıklarının nedenlerini ve Hitler’e yapılan darbe ve suikast girişiminin perde arkasını okumak çok keyifli idi. Bu tarz anı kitaplarını zaten oldum olası severim; Speidel’in anılarını da akıcı, dürüst ve doyurucu buldum. Speidel bu kitabında aktardığı anılarını Normandiya çıkarmasının hemen öncesinden başlatıyor. 1939’da başlayan savaş önceleri Almanların hızlı ve önlenemez ilerleyişi ile 2 yıl içinde İngiltere adası ve İsviçre dışındaki tüm Avrupa Alman hakimiyetine girerken 1941’de Rusya’ya yapılan Barbarossa harekatı ile işler terse dönmeye başlar. O zamana kadar Ruslarla saldırmalık anlaşması imzaladığı için doğuda cephe açmayan Hitler kendi yaptığı anlaşmayı kendi bozmuştur. Zira Hazar havzasındaki petrol ve madenlere şiddetle ihtiyaç duymaktadır; ayrıca kimseye güvenmediğinden, Rusların da müttefiklerle anlaşıp arkasından darbe vuracağı korkusunu taşır. Ancak Stalingrad’ı geçemez ve yüzbinlerce can kaybına neden olan bu direniş, Şubat 1943’te Ruslar lehine sonuçlanarak Hitler’e ilk büyük darbeyi vurur. Eylül 1943’te de İtalya teslim olunca Hitler kenara sıkışmaya başlar. Ancak Speidel ve komutanı Rommer’e göre askeri olarak hala durum ümitsiz değildir; zira Avrupa’nın çoğunun kontrolünü elinde tutan Almanya koruması son derece zor olan Manş kıyılarından kontrollü şekilde iç bölgelere çekilse, fethettiği toprakların çoğunu hala elinde tutabilecek ve nefes alma ve toparlanma şansı yakalayacaktır. Alman hava ve deniz kuvvetleri tüm gücünü kaybetmiştir, istihbarat akışı zayıflamıştır ve Hitler’in kimseye güvenmez yaklaşımı yüzünden komuta kademesi arasındaki bilgi akışı, emir/komuta zinciri ve liyakata dayalı terfi sistemi yerle bir olmuştur. Bu şartlar altında daha fazla askerin kaybedilmemesi için yazı üzerine yazı yazar Rommel Hitler’e ve önerilerini sıralar. Ancak Hitler’e göre Rommel düşmanın gücünü abartıyordur, yapılan propagandalara kanıyordur, yeni ve çok etkili Alman silahları icat edilmiştir ve yoldadır, korkmaya gerek yoktur. Böyle, çocuk kandırmaz bahanelerle yüzbinlerce asker, bir hiç uğruna, başarı şansı olmadığı bilinmesine rağmen ateşe atılır. Çıkar yol olmadığına ikna olan Rommel Hitler’e suikast düzenlemek isteyen grup ile teması kabul eder. Ancak Rommel’in isteği suikast değil, Hitler’in devrilmesi, tutuklanması ve sonra halka açık bir mahkemede yargılanmasıdır. Kaderin cilvesidir ki bu büyük komutan, tam da Hitler’i yerinden etmek için eyleme geçtiği sırada aracı müttefik askerlerce vurulur ve uzun süre yoğun bakımda ve yatağa bağlı kalır. Rommel olmadan gerçekleşen suikast başarıya ulaşmayınca ilişkili tüm askerler yakalanır ve idam edilir. Rommel gibi halk nezdinde çok sevilen bir kahramanı idam etmeyi göze alamaz Hitler ve onu ailesi ile tehdit ederek intihara zorlar. Ölüm sebebi, büyük bir yalan propaganda ile, trafik kazası olarak yansıtılır. En nihayetinde kimse ölümsüz değil, Hitler’in de birkaç aylık ömrü kalmıştır zaten. Speidel’in anıları, birkaç noktada ders alınması gereken çarpıcı sonuçlar içerir: 1. Alman askeri komuta kademesi Hitler’e ve Nasyonal Sosyalist ideolojiye genel olarak hep mesafeli yaklaşmıştır. Ancak Hitler’in tüm Avrupa’ya kafa tutmasını ve silahsızlanma yasağını delmesini alkışlamışlardır. Geri dönüp baktıklarında hepsi, sorunlu olduğunu hissettikleri bir adamı desteklemiş olmaktan dolayı pişmandır. Bütüne bakmamış ve kısa vadeli düşünmüşlerdir. 2. Nazilerin SA ve SS’leri devletin tüm akışını baltalamış ve bozmuştur. Bunun yarattığı kaosun ve arkada yaşanan yargısız infazların farkında olmalarına rağmen kışlalarında kalmış ve kıpırdamamışlardır. 3. Askerlik ilginç bir meslek; komutan dahi olsanız bir üstünüzün verdiği emirle sınırlısınız. İnanmadığınız bir dolu emri de uygulamak zorundasınız. Bunun getirdiği bir akıl tutulmasını, Rommel ve Speidel gibi büyük isimlerde bile görmek mümkün. Bir yanda kararları beğenmiyor ve önlenemez can kayıplarına yol açacağını görüyorlar, öte yandan mümkün olduğunca emir-komuta zinciri dışına çıkmamaya çalışıyorlar. Büyük bir dilemma. 4. “Tek adam”a yönelten her sistem sonunda mutsuzluğa açılıyor. Zira, Hitler’de de gördüğümüz bu, o tek adam her zaman “korkuyor”. İşler yolunda giderken mutlu, ancak sorunlar ortaya çıktığında hem kurban arıyor, hem de giderek artan paranoyalara kapılıyor. Yanında, her daim asalaklar gibi yaşamayı hedeflenen bir de şakşakçı kesimi olduğundan, işler zora girdiğinde şakşakçı kesime daha fazla sarılıyor, liyakati unutuyor, uyarıda bulunanları ise hain ilan edip abartılı şekilde cezalandırıyor. 5. Bir diğer önemli nokta da, artan yalan dozu. “Tek adam” muhalefet arttıkça ve başarısızlık görünür hale geldikçe bir yandan kurban ararken, bir yandan da umut satıyor. Hitler’in müthiş “V silahı”, “yeni geliştirilen uçaklar” yalanları da böyle mesela. 6. En önemli nokta da şu: Sorumluluk “tek adam”dan ziyade toplumun! Toplum propagandalara inanıp Hitler ve ekürilerini alkışlarken, muhalefet edenlere sırtılarını dönerken, birçok şeyi görmezden gelirken ülke elden gidiyor. Toplum uyurken ve bu büyük uydurma buluşları alkışlarken gencecik evlatları ser sefil, basit hatalar nedeniyle canlarını veriyor, gelecek umutlarını kaybediyor. Nitekim, tam da bir 10 Kasım günü, bir kez daha anladım Atatürk’ün büyüklüğünü… O da emir-komuta zincirine bağlı bir askerken yolunda gitmeyen şeyleri görüp isyan etme cesaretini bulduğu, idam cezasından dahi korkmadan üniformasını çıkarıp atabildiği, doğru bildiğini tüm Anadolu’yu karış karış gezip anlattığı, halkı ikna ederek örgütlemeyi başardığı ve yıkılmış bir ülkeden gençlerine gelecek yaratabildiği için büyük, hem de çok çok büyük bir kahraman!
Normandiya Çıkarmasının Perde Arkası
Normandiya Çıkarmasının Perde ArkasıHans Speidel · Kastaş Yayınları · 200144 okunma
·
92 görüntüleme
Emircan okurunun profil resmi
4 ve 5 çok tanıdık geldi bana :d
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.