Şiiri ayakta tutmanın Karadeniz'e köprü kurmakla bir olduğunu gerçegiEylül 1970'lerde yazılıp bitirilen «Ağlasun Ayşafağı»,
Ocak 1972'lerde, o günün koşulları içinde, eksik olarak
basılabildi. Demek, üç yıl üç ay olmuş birinci basımı yapılalı.
Yapıtı, yeni basım için gözden geçirirken, bazı düzeltmeler, değişiklikler yapm ak zorunluğunu duydum. Bunlar, yapıtın gövdesi ve dallarıyla değil, daha çok, yapraklarıyla ilgili düzeltme ve değişikliklerdir. Bunun sonucu,
sayfa düzeninde ve bölümlerde de birtakım değişiklikler
oldu doğallıkla: örneğin, bölümleri Yunus Emre ile başlattım.
«Ağlasun Ayşafağı», tek bir şiirdir. Bilinen bir adı
yoktur bu tür şiirin. aKızılırmak»ta denediğim bu yapıyı,
«Ağlasun Ayşafağı»nda geliştirm ek istedim. Şiirseverler ve
sanat kuramcıları ne ad verirlerse versinler, ben, bu tür
şiire «nehir şiir» diyorum. Müzikte «senfoni» karşılığıdır
belki de.
Bu uzunluk ve bu oylumdaki bir şiiri ayakta tutmanın Karadeniz'e köprü kurmakla bir olduğunu gerçek şiir
işçileriyle şiirseverler ve dengeli eleştiriciler iyi bilirler. Bu
şiir beni hayli yormuştu; yeni basıma hazırlanırken daha
da çok yordu. Ne de olsa, hamsi avcılığına benzemiyor
balina avcılığı!
Kusursuz yapıt, hemen her sanatçının biricik amacı
ve kaygusudur. Ne var ki, ne bu amaç yüzdeyüz gerçekleşir, ne de bu kaygu son bulur. Düşte sese ve ışığa koş
mak neyse, sanatta güzelin ardından gitmek de odur. Bu
Promete işkencesi ancak, sanatçı bu dünyadan göçüp gidince biter
Yahya Kemal'in «Rindlerin Ölümü» adlı şiirini düşü
nün: sekiz dizelik bir şiirdir bu. Dostları anlatıyorlar: bu
şiirin yedinci dizesi şöyleym iş önceleri: «Ve siyah serviler
altında kalan kabrinde». Yahya Kemal tedirginm iş bundan,
aksayan bir yan buluyorm uş dizede, fakat aksaklığın hangi
sözden ileri geldiğini çıkaramıyormuş. Niceden sonra yakalamış aradığı sözü ve şöyle değiştirm iş dizeyi: «Ve serin
serviler altında kalan kabrinde». Sevinci sonsuz olmuş ozanın.
Bütün ozanlar, bütün sanatçılar için böyledir bu. Baş
kalarının kolay kolay görem iyeceği öyle kusurlar, öyle
eksiklikler vardır ki bir yapıtta, sanatçıyı tedirgin edip
durur. İşte «Ağlasun Ayşafağı», büyük işçilik isteyen bu yapıt, beni yıllardır tedirgin eden birtakım kusurlarından
arınır gib i oldu. Nelerdi bu kusurlar? Dili dolaşık bir dize,
yerini bulamamış bir imge, çağrışım lara pek kapalı bir
imge takımı, hoş olmayan bir söz veya söz dizisi, anlamı
alabora eden bir vurgu, bir virgül veya bir virgülsü zlük,
başka biçim isteyen bir söyleyiş, vb ...
Dilim iz, toplumumuz ve insanım ız gib i, şiirim iz de
sürekli bir arayış ve gelişim içindedir. Bunun hakkını vermek zorundayız.
«Ağlasun Ayşafağı», ilk basım ındakinden daha yetkin
bir duruma geldi. Dilerim ki şiirseverler, yapıtı bu haliyle
daha çok sevsinler. Bu, benim için, ödüllerin en büyüğü
olacaktır.
Ankara, Nisan 1975