Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İlk inceleme yapacağım kitap. Benim için çok anlamlı açıkcası...Bazı hatalar yapar isem affola... Şunu söylemeliyim ki ; kim kendi yüreğine hissederek ben 'Türküm' diyorsa okumalı. Hatta bunu herkes okumalı, ister vatanını sevsin, sevmesin. Okunmalı, okutulmalı! Vatanından ayrı kalınca çekilen eziyeti bilmemiz gerek bir vatandaş olarak. Kanın Türk kanı diye çekilen onca eziyeti bilmeliyiz. Hala bunları yaşayan insanlarımız var. Hala vatanına hasret kardeşlerimiz var... Emine Işınsu o kadar güzel anlatmış ki vatan sevgisini, okurken yüreğiniz de ayrı bir his oluyor, tuhaf bir sancı oluyor. Hüngür hüngür ağladığım bayrak sahnesi var mesela. Soylarının Osmanlı'dan geldiğini bilen kanının Türk olduğunu bilen insanlarımız bayrağımızı daha hiç görmemiş. O kısmı mesela çok güzel anlatmış yazarımız. Sol yanıma yoğun sancılar girdi o tarz sahneler de... İlay... Canım İlay... Onu okurkan o kadar kendime benzettim ki ne olursa olsun dik durmasını, vatan sevgisini, kendi bildiği doğru için hiç pes etmeyişini, Mehmet Ali ve vatanına olan sevgiyi aynı anda yürütme çabası, ne olursa olsun herşeyi bilip hiçbir şey bilmiyormuş gibisi yapması, etrafındakilere sürekli kuşkucu gözle bakması, şüphesi vs vs... Her şeyi o kadar bendi ki anlatamam size... Bir kız düşünün vatan sevdası, Mehmet Alisi ile mutlu bir hayat yaşamaktan daha ağır basan. Bir kız düşünün çocukluğundan beri Barbar Osmanlı diye eğitimler alıpta, onlara onların silahi ile vurmayı çalışan bir kız. Çevresine Rusya'nın, Bulgarlar'ın istediği şekilde davranıp gözlere girip alkış toplayan kız gizliden gizliye kalbiyle, aklıyla Türkiye için, halkı için çabalayan bir kız... Romanın tek bir konusu var diyemeyiz aslında, korku içinde yaşamını sürdüren insnaların çaresizliğini, gerici düşünce ile erkek evlat doğurmayan kadının çektiği çileyi, kadının çektiği diğer çileleri, İslam dini diye gerici düşünülen ve dinine bağlı insanların gördüğü işkenceyi, soyundan utanmıyor diye katlanmak zorunda kalınan onca işkence,bir ülke nasıl dağıtılır, nasıl taze beyinler istenilen şekilde kullanılır vs vs bir sürü güzel konular işlenmiş romanda. Mesela; Türk olduğu halde Türkiye'den nefret eden biri nasıl ülkeyi ayırabilceğini, yazdıklarıyla ülkenin kadınlarını, Üniversite de ki gençlerin aklını nasıl istenilen yönde değiştirilmesi gerektiğini anlatıyor. Devir silahla, tüfekle savaşma deviri değil. Devir aramız da, vatanımız da olan hainleri birer birer bulup onların başlattığı savaşa onlarınki gibi cevap vermek devridir. Silahlarımız beynimizin içinde ki bilgilerdir! Kitapta 1900'lü dönemler de Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntılara, sorunlara, sağcı solcu fikirleri ortaya atıp çekilip kardeşi kardeşi kırdımayı başaran insanları anlatıyor... Ha bir de Mehmet Ali var. Dini, milleti, vatanı umursamayan. Tek derdi; fayda dediği şeyi kavrayıp sıkı sıkı tutunup onu kendine saklaması. Tüm hayatı fayda üzerine kurulu. İlay'ın bir tanesi... Aslında Mehmet Ali'yi okurken çok sinirlendiğim oldu hatta eminim hepiniz öyle olacaksınız. Ama yazarcığımız o kadar güzel yazmış ki, bakış açısı diyip geçtim İlay'a hiç acımadan tüm bildiklerini anlatan biri olmasına rağmen... Arif var, Fatma var, Zeliha Abla var, Hüseyin Pehlivan, Mahmut Necmettin var, Kemal Eminova var, Zehra gelin var, küçük Mehmet var, Hz. İsa'ya inanıp tüm hayatını iyiliğe adamış Anna var. Hepinizi ama hepinizi sevdim. Başta İlay olmak üzere hepinizi yüreğim de farklı yere koydum. Deseniz ki bana o karakterlerden birine sarılacaksın, kim olurdu? Küçük Mehmet derdim. Türk sevdasına kurban olduğum... Kitapta bir yer vardı. İlay artık Mehmet Ali'nin eski Mehmet Ali olmadığını anladığı zaman kusursuz ellerine bakmıştı. Sonra hafızasına vatanı uğruna çabalayan Arif'in kaba ama güzel kemikli uzun elleri gelmişti. İkisi de kusursuzdu, yara bere olmayan, kalem tutan eller. Fakat birinin elleri anlamlıyken diğerinin elleri anlamsızdı. İlay bunu demişti. O kadar haklı ki aslında... Kitaptan çıkarmamız gereken çok önemli hususlar var aslında bakarsanız. Vatan duygumuzun ne denli önemli olduğunu, her önümüze geleni okumamız gerektiğini, bir ülkeyi bölmek için önce diline yabancı kelimeler getirilmesi gerektiği gibi çok önem arz eden hususları bilmemiz lazım. Bundandır senelerdir çevrem de ki herkes dilimiz çok hızlı değişiyor, çok hızlı yeni kelimeler ekleniyor diye. Gördüğümüz, duyduğumuz, normal zannettiğimiz her şey aslında tamamen yalan. Hepsinin tek bir amacı var kardeşi kardeşe kırdırmak, canını almak. Bunlara siyaset deniyor. Adamlar çokta başarılar. Hala Türkiye'miz de aynı sorunlar baş gösteriyor. Uyanın. Uyanın artık ey ahali!. Bizim bizden başka güvenecek kimsemiz yok!!! -Bildiğim ise, tek şey : Bedenler, beyinler ve sevdalar, bu toprağa gübre olabilir... Ve her yıl çiçekler yeniden büyür! Akçabardağım, sarı kızım seni çok sevdim İlay. Yüreğimde saklı kalacaksın...
Çiçekler Büyür
Çiçekler BüyürEmine Işınsu · Bilge Kültür Sanat · 2012920 okunma
··
229 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.