Yaşadığımız Yerin Aşırı Temiz Olması Sağlığımız
İçin Kötü Mü?
Evet, uzmanlar temizliğin
abartılmamasını tavsiye ediyor.
Bilim insanları, bakterilerin sandığımız kadar zararlı olmadıklarını
keşfettiler. Örneğin cildimizdeki bakteriler buradaki hücreler tarafından
üretilmiş olup, cildimiz tarafından
dışarı salınan istenmeyen “atıkları”
yiyerek besleniyor. Bunun sonucunda
cilt tabakası üstünde nemli bir tabaka
oluşuyor ve bu da cildi besliyor, ona
zarar verebilecek istilacı organizmaları uzak tutuyor. Peki bakterilerin bir
kısmı sağlığımız için faydalı olduğuna
göre, temizliği ve hijyen koşullarını
fazlaca abartmış olmuyor muyuz?
Biraz kirlenmenin zararından çok
faydası olduğu doğru. Biyologlar
uzun yıllardır bu hipotezi araştırıyor.
Özellikle de çocukların mikroplarla
erken yaşta tanışmalarını sağladığı
için alerjik reaksiyon gösterdikleri
maddelerin sayısını azaltıyor. Ancak
tabii bu durum yaşadığımız ortamı
temizlemeye ya da duş almaya son
vermemiz gerektiği anlamına gelmez.
Yine de temizlik algılımızın değişmesi
gerektiği ortada. Aslında tam olarak
ne kadarının yeterli olduğunu da
bilmiyoruz. Uzmanlar, çok temiz ve
yalıtılmış ortamlara kapanmaktansa, kirlilik açısından büyük tehdit
barındırmayan, havadar yaşam
alanlarının daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Çünkü bu tür izole
ortamlarda fazlaca vakit geçirmek,
bu ortamdan çıktığınız anda çeşitli
mikroplara karşı savunmasız hale
gelmeniz demek. Bağışıklık sistemimiz, mikroplarla karşı karşıya
geldikçe daha da güçlenmekte.
Ayrıca örneğin toprakta bulunan
bir bakterinin (Mycobacterium
vaccae) doğal antidepresan olarak
çalıştığı tespit edildi. Bazı beyin hücrelerini aktive edip kaygı ve karamsarlık durumlarını tersine çeviriyor,
zihni rahatlatarak öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Dolayısıyla temizliğin
takıntı haline getirilip abartılması
hem zihinsel hem de fiziksel açıdan
olumsuzluklar doğurabilir.