Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Tiyatroyu çevreleyen meydan, polis -oraya her türlü öfkeli çıkışın kontrol altında tutulmasını sağlamak üzere gönderilmiş sıradan gencecik delikanlılar- tarafından kapatılmıştı. Polisler insanların neler söylediklerini duyabiliyorlardı ve duyduklarından hoşnut görünmüyorlardı. Sonuçta, Nord-Ost kurbanlarına yetkililerin oradan çok önce ayrıldıklarını açıklamak polise düşmüştü. Yetkililer, aileler dışarıda mezarlıktayken, yaptıkları yüzünden kurbanlara açıklama yapmak durumunda kalmamak için, kendi rahat, resmi anma törenlerine katılmaya gelmişlerdi. Moskova Belediye Başkanının ve Devlet Başkanlığı makamının temsilcileri, bütün büyük televizyon kanallarının kameralarına poz vermek üzere saat l0da Dubrovkaya geldiler. Resmi çelenkler yerlerine kondu, şeref kıtası tıkır tıkır işleyen bir saat gibi görevini yaptı, daha yüksek makamları işgal eden yetkililer tarafından önceden planlanmış ve onaylanmış, uygun içerikli konuşmalar yapıldı. Her şey son derece saygındı: kimse gözyaşı dökmedi, kimse aşırı keder sergilemedi ve bütün bu akıldışı saçmalık 26 Ekim akşamı bütün televizyon kanallarında sürekli olarak gösterildi. Böylelikle Rusya, yetkililerin bu trajik olaya gerekli önemi verdiğinden emin olabilirdi ve herkes onların doğru olanı yapmakta olduğu konusunda hemfikirdi. Bu yapılan, Rusyanın bu olaylarla ilgili anılarının beş dakikalık bir filme sıkıştırılarak, resmi düzeyde millileştirilmesiydi. Elbette hiçbir şey, ölenlerin arkadaşlarıyla akrabalarından, eski rehinelerden ve çok say yabancı gazeteciden oluşan 1 ,000 kişilik kalabalığı, hayatım kaybetmiş olanları anmaktan alıkoyamadı. Gazdan etkilenen pek çok insanın sağken üzerine yatmldıklan ve orada birçoklarının tıbbi yardım gelmeden önce öldükleri merdivenlerin üzerine mumlar dikildi. Hayatım kaybetmiş olan 130 insanın portresini, sevgiyle dikilmiş olan mumların titreyen ışıklan aydınlattı. Tıpkı iki yıl önce olduğu gibi, yağmur yağıyordu ve tıpkı o sırada olduğu gibi yağmurla gözyaşlarımız birbirine karıştı. Ne var ki, yağmur bu ideolojik kinizmin yol açtığı kötü duygulan yıkayıp temizleyemez. Devlet, kendi beceriksizliği yüzünden ıstırap çekenlerin duyduğu derin acıya, tam da kurbanların hayatlarım yitirdikleri yerde, içler acısı bir karşılık verdi. Yetkililerin kendi vatandaşlarına karşı sergiledikleri bu bariz horgörü, bizden duydukları korkudan kaynaklanıyor. Bizlerin yaşamakta olduğu büyük üzüntüyle yüzleşemiyorlar, kendi eksikliklerini ya da üstesinden gelebilmek için etkili herhangi bir stratejiye sahip olmadıkları çok sayıdaki terörist eylemde, çok sayıda insanın hayatım kaybetmesinden sorumlu olduklarım kabul edemiyorlar. Ne yazık ki, Beslanda ıstırap çekmekte olanları da tam olarak aynı gelecek bekliyor. Trajedinin, resini olmayan versiyonundan çok farklı bir resmi versiyonu üretilecek. Belirli sınırlar içinde yas tutulmasına izin verilecek, ancak gerçekler dile getirilmeyecek. Hiç kimse orada olanların söylediklerini dinlemek istemeyecek. Konuyla ilgili olarak neyin yayınlanacağına yukarıdakiler karar verecek. Bugünlerde kendiliğinden yükselen duygulara, Sovyetler Birliği zamanında olduğundan daha sıcak bakılmıyor. 1 Eylül trajedisinden bu yana yetkililerin benimsediği ideolojik tutum, yetkililerin beceriksizliğini gösteren (ki kesinlikle öyleler) hiçbir şeye izin vermemek yönünde. Gözyaşları hoş görülebilir ancak aşırıya kaçmamak koşuluyla, ne de olsa her şey başarıyla denetim altında tutuluyor. Trajedinin unutulmaması gerekiyorsa da, umutsuzluk içinde bulunulduğu izlenimini yaratabilecek olan aşırı duygu gösterilerinden de uzak durulmalı. Sovyet vatanında buna yer yok, çünkü Putin yukarıdan bizleri izliyor ve işlerin nasıl yürütülmesi gerektiğini o bizden daha iyi biliyor. Tünelin ucunda ışık görünmüş durumda; bizler, hepimiz, uluslararası terörizme karşı bir savaş veriyoruz ve üstelik bizler, daha önce hiç olmadığımız kadar bütünleşmiş durumdayız. Duma, 29 Ekimde Putinin yeni yasasını, eyalet vali adaylarını kendisinin belirleyebileceği ve bu şekilde yerel parlamentoların Putinin önlerine koyacağı tek ismi mühürleyip onaylayabilecekleri yasa taslağını büyük bir çoğunlukla kabul etti. Yasaya göre, bir bölge parlamentosunun vekillerinin Putinin adaylarını iki kez üst üste reddedecek kadar münasebetsiz çıkmaları durumunda bu dik başlı parlamento bir güvensizlik önergesi kabul etmiş sayılacak ve bir yönergeyle, ah evet, yine Putin tarafından, feshedilecek. Elbette bu , anayasayla alay etmek demek ve bu yasa Rus halkının bütünüyle hor görüldüğünü açıkça gözler önüne seriyor; ne var ki Rus halkı bu yasayı gayet sakin biçimde kabullendi. Kuşkusuz muhalefet bir-iki toplantı düzenledi, ancak bunlar ses getirmeyen, yerel faaliyetlerdi ve hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Beslan sonrasında Sovyet Rusyada yapılan eylemlerin durumu bu. Peki, Beslandan sonra genel durum nasıl? Eski Sovyet sloganı, Parti ve Halk Tek Bir Bütündür yeniden gündemde. Televizyonlardaki görüntüler tam tersini gösterse de parti ile halk arasındaki çatlak büyüyor. Sovyet tarzı bürokrasi geri geliyor ve güçleniyor, beraberinde eski tarz siyasal donukluğu da getiriyor. Burada küresel ısınmanın herhangi bir belirtisini görmek mümkün değil. Rusya , NordOst trajedisinin nasıl sona erdirildiğiyle ilgili yalanlan içine sindirdi; şimdi de Beslanda yaşanan canavarlığa yönelik olarak adalet istemiyor ve nesnel bir soruşturma yapılmasını talep etmiyor. Nord-Osttan iki yıl sonra halkın çoğu yataklarında huzur içinde uyudu ya da dışarıya çıkıp diskoteklere dans etmeye gitti, zaman zaman kendilerinde yataklarından çıkartacak enerjiyi de buldukları oldu ve o zaman da gidip Putine oy verdiler. Beslanda yaşananların bu şekilde yaşanmasına izin veren kesinlikle biz kendimiziz. Nord-Ost Olayları sonrasındaki kayıtsızlığımız, kurbanların yaşadıkları çok büyük sıkıntılara karşı ilgisizliğimiz bunda belirleyici rol oynadı. Yetkililer bizim her şeyi kuzu kuzu kabullendiğimizi gördüler ve Beslanın yaşanmasına yol açan o pervasızlıklarına geri döndüler. Biz hiçbir şey yapmadan, öylece oturup Rusyanın üzerine yeniden, on yıllarca sürecek bir siyasal karanlığın çöküşünü seyredemeyiz. Bizler özgürce yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bizler çocuklarımızın özgür olmasını, torunlarımızın özgür insanlar olarak doğmasını istiyoruz. Bizler, buzların yakın gelecekte erimesini bu yüzden çok arzu ediyoruz , Rusyanın siyasal iklimini yalnızca bizler değiştirebiliriz. Gorbaçovun iktidarı sırasında olduğu gibi, buzların erimesini sağlayacak bir başka değişim dalgasının yeniden Kremlinden gelmesini beklemek aptalca ve hayali olur; kaldı ki bu konuda Batı da bize yardımcı olmayacaktır. Batı, Putinin anti-terör politikalarına pek az tepki gösteriyor ve bugünün Rusyasını kendi damak tadına uygun buluyor: votka, havyar, gaz, petrol , dans eden ayılar, o malum meslekle uğraşan kadınlar. Egzotik Rus pazarı Batının umduğu şekilde işliyor; Avrupa ve dünyanın geri kalanı, dünyanın altıda birini oluşturan ülkemizde işlerin yürüyüş şeklinden çok memnunlar. Dışımızdaki dünyadan bütün duyduğumuz, El-Kaide, El-Kaide bağırışları: bu, bundan sonra yaşanacak olan bütün kanlı trajedilerin sorumluluğunu başka bir yere kaydıran alçakça bir slogan, ninnilerle yeniden uyutulmaktan başka bir şey istemeyen bir toplumu uyuşturmak için kullanılan ilkel bir nakarat.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.