Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

424 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Yazmak hiç de kolay bir sanat değilmiş!
Virginia Woolf, 20. yüzyılın en önemli kadın yazarlarından biri. Woolf, başta kadın yazını olmak üzere deneme, eleştiri, roman ve günlük gibi edebiyatın birçok alanında eserler veriyor. Woolf, aynı zamanda günlük tutan sayılı yazarlar arasında yer alıyor. Düzenli olarak 1915 yılından 1941 yılına kadar aralıksız günlük tutan Woolf, öldüğünde ardında el yazısıyla kaleme aldığı 26 defter bırakıyor. • • • Woolf’un “Bir Yazarın Güncesi” kitabı, 26 defterden oluşan günlükleri taranarak oluşturulmuş bir eser. Eşi tarafından hazırlanan bu eser, Woolf’un yazarlık serüvenine dair her şeyi içeriyor aslında. Yazarlığını geliştirmede günlüğünü nasıl kullandığından, eserlerini yazarken çektiği sancılara, buhranlara, acılara, oradan da okuduğu kitaplardan erkekler dünyasında bir yazar olarak yer edinmek için verdiği mücadelelere, bir eseri yayınlandığında yaşadığı sevinçlere ve içine düştüğü bunalımlara kadar her şey var Woolf’un günlüğünün satır aralarında. • • • Doğrusu Woolf’un günlüğünü okurken, insanın “kendine ait odası”nı dostlarına bile olsa açmasının hiç de kolay olmadığını düşündüm. Tıpkı evlerimizin arka odalarını herkese açmadığımız gibi. Ama o, hiçbir kaygı taşımadan kendine ait dünyasının kapılarını bizlere açıyor. Özellikle kitaplarını kaleme alırken yaşadığı gerginlikleri, zaman baskısını, yazdıklarının beğenilip beğenilmeyeceğine dair kaygılarını, erkek yazarlardan gelecek eleştirileri, yazma sırasında yaşadığı tıkanma anlarını, melankolik ve depresif ruh haletini o kadar açık yüreklilikle ortaya koymuş ki, insan yazarlığın hiç de kolay bir sanat olmadığını anlıyor. • • • Woolf’un günlüğünü okurken, her yazarın aslında yazdığı eserinde kendine ait birçok ipucunu bazen bir kelimenin, bazen de bir cümlenin içerisine gizlediğini, günlüklerde olduğu kadar kendini çok da açık etmediğini düşündüm. Günlükler ise daha çok bir yazarın kendi iç dünyasını bütün çıplaklığıyla ortaya döktüğü, kendisiyle hesaplaştığı, kendisini iyileştirdiği ve disipline ettiği, günlerini ve geleceğini planladığı bir alan olduğu için kendini gizleme ihtiyacı hissetmeden olduğu gibi sergilediği eserler. Nitekim Woolf da günlüğünde, gizleme ihtiyacı duymadan kendini olduğu gibi ifade ediyor bize. • • • Yalnız Woolf’un iç dünyasında yaşadığı o gelgitlerin, alıngan, melankolik ve depresif ruh haletinin günlüğü okurken beni çok yorduğunu söylemeliyim. Özellikle, “Giderek daha yalnızlaşıyorum”, “Bir yazar olarak bir hiçim, demodeyim, eskiyim, elimden daha iyisi gelmeyecek, kafasızım”, “Nasıl da acı çekiyorum. Kimse bilemez nasıl acı çektiğimi o sokaktan yukarı doğru acımla baş başa yürürken” şeklindeki ifadeleri sanırım eşine ve dostlarına bile söylememiştir Woolf. Eserlerinden tanıdığım Woolf’la günlüğünden tanıdığım Woolf arasındaki bu açık ara mesafe, beni çok şaşırttı diyebilirim. Günlük boyunca benzer ifadeleri okudukça iyi ki günlük yaşamda insanların arka odalarından habersiz yaşıyoruz dediğim zamanlar oldu kendi kendime. Günlük yaşamımızda insanların iç dünyalarını bütün çıplaklığıyla bilseydik yaşamımızı sürdürebilir miydik acaba? • • • Woolf’un kaleme kaldığı “Kendine Ait Bir Oda”dan “Dalgalar”a, “Deniz Feneri”ne, “Flush”a, “Gece ve Gündüz”e, “Perde Arası”na kadar neredeyse tüm eserlerin Türkçe’ye çevrildiğini görüyoruz. Yazarın bu eserlerini kaleme alırken yaşadıklarını, bir yazar için yazmanın ne anlama geldiğini, sevinçlerini, hüzünlerini, onun kendi kendiyle savaşını ve yaşamına son verene kadar sınırda dolaşmasına neden olan tıkanma anlarını ve değersizlik duygusunun ipuçlarını okumak isteyen okurlara “Bir Yazarın Günlüğünü” okumalarını tavsiye ederim.
Bir Yazarın Güncesi
Bir Yazarın GüncesiVirginia Woolf · İletişim Yayınları · 2008486 okunma
··
1.062 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.