Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

568 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Birlikten kuvvet doğar ama...
“Epeyden beri kafamda gezen bu romanı Mamak Askeri Cezaevi’nde yatarken geliştirdim. Bitmedi, Ankara Sivil Merkez Cezaevi’ne geçtim. Yapacak başka iş yok. Yazma olanağı yok. Ne yapayım? Vurdum voltamı, saatin zembereği gibi kurdum kurdum romanımı. Çıkınca da hemen yazdım… Gerçi bu romanda doğrudan doğruya cezaevi geçmiyor. Ama halkımızın macerasına cezaevinden bakıyorum. Ne rastlantı, hem de Cumhuriyet’in 50. Yılında!” diye yazmış Fakir Baykurt kitabının çıkış öyküsünü anlatırken… Onun bu kitabı yazmasının üstünden de bir 50 yıl daha geçti. Ama okuyunca da farkedeceksiniz ki, çok şey değişmemiş. Depremde, sel baskınlarında, hastalıklarda sorunun tedbirsizlik olduğunu kendi adlarından iyi bildiği halde fırsat bu fırsat diyerek kafirleri, örtünmeyenleri, solcuları, velhasıl kendilerine kanmayan cümlesini suçlayıp kanal kanal gezen kimi hacı-hocalar hala var; -aynı hikayede çıkan kuyu suyunun tarıma uygun olmamasını cinlere bağlayan hocalar gibi- ama artık köy yerinde değil, TVlerde ahkam kesiyorlar. Hocalarını korumak için yalan, hak, hukuk bilmeden acımasızca ve insafsızca saldıran müritler de artık kahvede değil klavye başında zaman geçiriyor mesailerini. Maden kazalarında yüzlerce gencini sadece gerekli tedbirlerinin alınmaması nedeniyle kaybeden, televizyonlarda isyanını haykıran, ölen işçi yakınlarının devlet görevlileri tarafından tekmelendiği kasabalarda iş seçimlerde oy vermeye gelince değişiyor -hikayemizde kendileri için eylem yapan üniversiteli gençleri üç kuruş para karşılığı “gomonist" diye taşlayan eski köylü, yeni şehirlilerimiz gibi-. Devlet hala vatandaşına hizmet ettiğinin ayırdında değil; vatandaşı ona hizmet etsin ve zor sorular sormasın istiyor. “Ahlak" denince sadece cinselliği anlayan, beş vakit okuduğu tüm dualarda geçen hak yememe, hukuk, adaletin lafını bile etmeyen nüfusumuz hala epey bir yüzde tutar. İhale, devlet bankalarından kredi alma, ucuza arsa kapatma, vs… boyut değiştirmiş sadece. Ezilenin bir gün “ezen” olma sevdası da hala devam. Nietzsche’nin güzel tespiti ile “kölenin istediği özgürlüğüne kavuşmak değil, kendi kölesinin efendisi olmak” hala… Bu uzun romanında Fakir Baykurt Kantarma köyüne götürüyor bizi. Anadolu’nun bağrında Konya ovasında susuzluktan kırılan köyünde duruma bir çare arayan Hıdır ve arkadaşı Muhtar Musa cahilliklerine rağmen onu-bunu araya sokup devletin “Su İşleri”ne seslerini duyurmaya çalışırken, köylerine uğrayan Başkan’a yoksulluklarını haykırırken köyün muhafazakar kesimi ise camiye minare ve Kuran kursu peşinde koşar. İktidar partisi hangisine öncelik verir dersiniz? Roman köydeki yaşamın, çaresizliğin, cahilliğin hikayesi olduğu kadar köyden kente göçün ve varoşlarının oluşumunun da şeffaf, gerçek bir resmini çekiyor bize. Çaresizlikleri ve cahillikleri yüzünden ellerindeki toprakları yok pahasına kaybeden köylülerin bir işleri düştüğünde hala Doktor Zihni’den, kendilerinin mallarını ucuza kapatan bu ekibin üyesinden, çare beklemeleri yaşanan ironiyi gözler önüne seriyor. Cahiller ama herkesin kendine göre bir fikri var. Bir araya gelemiyorlar, ortaklık oluşturmayı bilmiyorlar. Kazıklandıklarını er geç anlıyorlar ama kendilerini kazıklayanlara karşı laf etmedikleri gibi hala onlardan medet bekliyorlar. Çok güzel bir roman “Köygöçüren”; bizi bize bu kadar şeffaf, bu kadar yalın ve tarafsız anlatabildiği için çok değerli. Romanda bir köy öğretmeni de var; o yoksul köyde canını dişine takıp birkaç öğrencisini öğretmen okuluna sokmaya çabalayan, bu arada açılan Kuran kursu hocası kendi öğrencilerini okuldan koparmasın diye tek başına mücadele eden, elinden geldiğince köylülere akıl veren. Durumu en doğru tespit eden o zaten; diyor ki: "Benim çalıştığım köyde iktidarın yürüttüğü hizmetler, ciddi tutulmadığı için fiyasko ile sonuçlanmıştır. Köylülerim, topraklarını bırakıp şehre göçmüşlerdir. Okulum, kapanma tehlikesinin en son sınırına gelmiştir. Köylülerimin topraklarını şehirdeki bürokratik burjuvazi, son derece gülünç karşılıklarla güya satın almış, şimdi bunlar üzerinde modern tarım uygulamalarına yönelmiş durumdadır. Bu yönelişi, başta devletin Ziraat Bankası olmak üzere, bütün organlar var güçleriyle desteklemektedir. Köylülere ikişer yüz lira krediyi çok gören Ziraat Bankası şimdi bu beylere yüz binleri hiç nazlanmadan sunmaktadır. Yasaların herkese eşitlikle uygulanması gereken bir ülkede, bir çiftçiye iki yüz lira kredi çok görülürken, asıl mesleği çiftçilik olmayan bir doktora, bir avukata, bir tüccara yüksek tarımsal kredilerin verilmesi açık bir haksızlık hatta yolsuzluk değil midir?” Romanın en büyük kaybedeni de o; sürülüveriyor. Kendi arazilerini elinde tutmayı becerememiş köylülerin hocaları için de tek yapabildikleri arkasından “hoşçakal” demek, o kadar. Yaşanan haksızlıklara isyan ediyor insan okurken… Ama bunun yanında gücün etkisini ve uzlaşmanın önemini de anlıyor. Yolsuzluk yapanlar, dini inançları sömürenler, bundan kendine güç devşirenler var evet; işte fırsat, ama muhalefet? Ortada yok. Canla başla çırpınan bir köy öğretmeni var evet, ama desteği? O da yok. Uzlaşma kültürümüzde yok galiba, 7 hanelik köyde bile üç-dört grup var. Bir arada olmadan, fraksiyonlara bölünmeden ortak bir amaç çevresinde tutunamıyorlar, para ve güç sahiplerine karşı işte tam da o an kaybediyorlar. Velhasıl romanı bitirdikten sonra yolsuz burjuvaziye, dini sömürüye ve cahilliğe haklı olarak ağız dolusu küfredebilirsiniz. Ama sadece bu yarar mı işe, ondan şüpheliyim işte…
Köygöçüren
KöygöçürenFakir Baykurt · Remzi Kitabevi · 1979258 okunma
··
479 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Eline emeğine sağlık canım yine. Öyle büyük bir şevk ve zevkle okudum ki, anlatamam. Şimdi bitirdim ve incelemeni de aynı keyifle okudum. Adem Hocam ve sen öyle güzel yazmışsınız ki bana kelam kalmamış. Yüreğinize sağlık tekrar.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Sağol arkadaşım. Yıllar geçse de bu sömürünün de, cahilliğin de, örgütsüzlüğün de değişmemesi ne kadar acı değil mi? Karikatür gibiyiz; başkalarının elindekine aç gözlülükle bakarken kendi elimizdekini kaybediyoruz sürekli...
Rîndkeş okurunun profil resmi
👍👍✌️🌼🌸🌹
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.