"Alevi olup Alevi’yi, Sünni olup Sünni’yi, Türk olup Türk’ü, Kürt olup Kürdü sevmek ve anlamak kolaydır. Yüreğiniz yetiyorsa kendinizden ötesini, size benzemeyenleri de sevin..."
Yılmaz Odabaşı
Dünya farklı ve bağımsız sinemayı kabullenmiyor. Sebebi de bence ortada. Çünkü bağımsız sinema düşünen ve düşündüren bir tarza sahiptir. Adından da anlaşılacağı üzere bağımsızdır, müstakil hareket eder. Devlet yetkilileri ve hükümetler bağımsızsizlıği sevmezler.
Anı değerlendirdik hakkında hiç bir şey bilmiyorum. Çok bitkisel bir vaziyette yaşıyorum. Bitkiler gibi. Bilmem şu filizlenen ağaçlar baharı bekliyor muydu? Bende bu ağaçlar gibiyim. Böyleyim. Bilmem ki baharda neler olacak.
YALNIZLIĞA ÖVGÜ
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür, Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
AKŞAMIN ÜSTÜ
Genç idik, umularla yalnızdık;
Anlamamanın gücü koşuşlarımızda
Ve konularımızda bir sürü yanlışlık.
Şimdiyse ağır-ağır iniş yokuşlarımızda Yalnız yalnızlık.
Işıksız bir gölgedir yalnızlık,
Arar bütünlemeye bir başka yalnızlığı;
Yazık ki taa kendine dek.
İner dağından dağından,
Bulamaz bir ses, gel deyen, çağıran..
Gözlerine yönelmiş bir ışık.
Gölgesinde kendisi,
Gölgesinde ışıksızlık.
AŞK
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.