Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gaspıralı İsmail Bey'in "DİLDE BİRLİK" yolundaki çalışmaları, Türkiye'de de aydın Türkler tarafından takdirle karşılanmıştı. Şemsettin Samî, Mehmet Emin Yurdakul bu ülkünün Türkiye'de temsilciliğini yapıyorlardı. O sıralarda Ömer Seyfettin Türkiye'nin durumunu ve İsmail Bey'in fikirlerinin tesirini şöyle anlatıyordu: "İsmail Bey merhumun "Tûtî kuşu lisanı" dediği eski Arapça, Acemce terkipli edebiyat lisanını da bıraktık. Bugün yeni yetişen genç şairler, edipler, konuştuğumuz tabii Türkçe ile yazıyorlar. Dillerinde millî Türk sarfından başka hiçbir lisan kaidelerini kullanmıyorlar. Darülfünunumuz millî lisana taraftardır." Görüldüğü gibi fikirleri sadece Kırım'a değil, bütün Türk dünyasına etki eden İsmail Bey, Türk diline emek verenlerin arasında hak etmiş olduğu yerini bulmuştur. Onun yerini Rusya'nın tanınmış aydın Türkleri'nden Rizaettin Fahrettin Hazretleri ne güzel gösteriyor: "Türk dilinin birinci Islahçısı Ali Şir Nevai ise, İkincisi hiç şüphesiz Gaspıralı İsmail Bey'dir." Gaspıralı İsmail Bey; yalnız dil sahasında değil, Türk Kültürü ile ilgili diğer sahalarda da topyekün bir ıslahat fikri ile ortaya atılmış bir önderdir. O, bu sahaları "Fikirde ve işte Birlik" şiarı ile sembolleştirmiştir. Rusya Türkleri'nin müşterek dile olan eğilimini gören Gaspıralı İsmail Bey, "Türk Birliği" ülküsünün ikinci merhalesine geçmiştir. Zaten İsmail Bey'in "müşterek dil" hususundaki çalışmaları, aynı zamanda "fikirde ve işte birlik" şiarının gerçekleşmesini sağlayacak olan ortamı da hazırlamak amacını taşıyordu. O, istiyordu ki Türk dünyasında bütün kalpler bir ülkü için atsın; bütün Türkler ortak bir ülkü için çalışsınlar, yardımlaşsınlar. Bu uğurda İsmail Bey, gerek "Tercüman" vasıtası ile, gerek Türk-İslam dünyasını dolaşarak, gerekse "Usulücedit" okulları ile "FİKİRDE BİRLİK" şiarını kısmen de olsa gerçekleştirmeyi başardı. Onun varmış olduğu "hürriyet" fikri, II. Dünya savaşında kendisini gösterdi. Rus zulmüne, Rus esaretine karşı ayaklanan Türkler; Gaspıralı İsmail Bey'in yaymış olduğu fikirlerin ölmediğini ve öldürülemeyeceğini kanları ile ispat ettiler. Bilhassa "fikirde ve işte birlik" şiarı; İsmail Bey'in yeni eğitim usulü ile çalışan okullarında gelecek bakımdan ümit kazandı. Esas itibariyle bu okullarda dil birliği ile beraber aynı gaye, "fikir ve iş birliği" de talim ve telkin olunacaktı. Gaspıralı'nın ümit ve emeline göre, kuzey ve doğu Türklüğün de bir taraftan okullar, diğer taraftan basın, üçüncü taraftan hayrî, İlmî ve edebî cemiyetlerle millî yardımlaşma kurumlan sayesinde "dilde, fikirde, işte birlik" ideali tahakkuk edilecekti. Onun talebeleri, ülkü arkadaşları, kendisinden sonra bütün Rusya Türkleri arasında "işte birlik'e gidebilmek için çalıştılar. 1917 İhtilali'nden sonra cumhuriyetler kurdular, birbirleri ile yardımlaştılar, teşkilatlandılar, hatta Ruslar'ı vatanlarından atabilmek için savaştılar. Bu uğurda yüzbinlerce Türk şehit oldu. Gerçi I. Dünya Savaşı'ndan sonra Rusya Türkleri muvaffak damadıysalar da "işte birlik" ülküsünü tarihe mal ettiler. Gelecek nesillere en büyük miras olarak da bu ülküyü bıraktılar. Bu ülkünün verdiği iman komünist Rusya'da da yaşadı ve yaşıyor. Çar hükümetinin devrilmesi ile iktidara geçen komünistlerin, çarlık devrindeki ağır baskı ve Ruslaştırma siyasetlerini aynen takip etmelerine rağmen, Gaspıralı'nm aşıladığı milliyetçilik hislerini muhafaza eden ve yaşatan Rusya mahkûmu Türkler, II. Dünya Savaşı'ndan faydalanarak milli ordu teşkil ettiler ve Rusya, Romanya, Macaristan da harbin son günlerine kadar ebedî ve ezelî düşmanlarını Bolşevik Ruslar'a karşı çarpıştılar.Aslında "îşte Birlik'e gidebilmek için Türk dünyasının olgunlaşması, gerekli siyasi ve ekonomik ortamın hazır hale gelmiş olması gerekirdi. Bu bakımdan İsmail Bey'in ortaya koymuş olduğu "îşte Birlik" şiarı, bir hayal olarak nitelendirilmekten çok uzaktır. Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu en büyük Türkçülerden biri olan Hamdullah Suphi Tanrıöver, Türk Ocağı'nda vermiş olduğu konferansların birinde Gaspıralı İsmail Bey'le olan bir hatırasını şöyle anlatıyordu: "Şimal topraklarında yaşayan milyonlarca Türk'ü kendi benliğine ulaştıran, kurtaran bu aziz ve kutsi babamız, ayrılmadan evvel kulaklarımıza asla unutamayacağımız bir söz fısıldamıştı: "Bazı düşünceler vardır ki o bize yasaktır" demişti, "Onları bizden sonra gelecek nesillere bırakalım, biz manevi birliği yapalım, dilleri birleştirelim. Siyasi birliği başkaları düşünsün." Cafer Seydahmet Kırımer diyor ki: "Yarının bütün imanlı Türk çocukları, Türk tarihinde Türkler'in karanlıktan nura çıkmalarını, kendilerini ve birbirlerini bulmalarını, millî imanla silâhlanarak varlıklarını kurtarmalarını ve medeniyetin ön safında tarihlerine yakışan şerefli bir mevkiye yükselmelerini okurlarken, Türkçülüğün harsî, siyasî, cidalinde imanla çalışanları ve mukaddes gaye uğrunda kurban düşenleri rahmetle anacaklar ve Türkçülüğün temel taşına ilahi bir elle kazılan şu kelimeleri görerek onları, yalnız kafa ve yüreklerinde değil, vicdanlarına da hakim kılacaklardır: "DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK" Cafer Seydahmet Kırımer: Gaspıralı İsmail Bey, s. 245; Emel, s. 72, Sayı 65, Temmuz 1971, İstanbul.
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.