Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

GASPIRALI İSMAİL BEY VE TERCÜMAN Gaspıralı İsmail Bey, 1879 yılında gazete çıkarmak için Çar hükümetine müracaatta bulunduysa da red cevabı aldı. Rusya Türkleri'nin milli benliklerini kaybetmemeleri için mutlaka devamlı bir gazetenin lüzumunu duyan İsmail Bey yılmadı. Bu sefer de 1881 yılında "Tonguç, Kamer vs." adlarını taşıyan risaleler neşretmeye başladı. Rus sansürü bu risaleleri de yasaklayınca İsmail Bey, defalarca Petersburg'a giderek iki vali ve üç bakanla görüştükten sonra, Türkçe kısmı aynen Rusça'ya tercüme edilmek şartı ile "Tercüman"ın neşrine izin almaya muvaffak oldu. Onun gazete çıkarmaktaki sebat ve gayreti; kendisinde fikir ve hareketin (Niyet ve amel) aralıksız olduğunu göstermektedir. Şunu da kaydedelim ki, Gaspıralı bir yandan gazete işiyle didinip dururken öbür taraftan daha iki cephede hazırlık davranışlarında bulunmaktan da geri durmuyordu. Bu cephelerden biri Türk-Müslüman cephesi olup, öteki Rus hükümeti ve kamuoyu cephesidir. Birinci cephede soydaşlarını okumaya alıştırmak maksadıyla küçük küçük risaleler yazıyor ve bunları bin meşakkatle yayınlıyordu. Kırım'da Arap hurufatlı basımevi bulunmadığından ilk broşürlerini taş basması ile bastırmak zorunda kalmıştı. Sonraları bu broşürlerden bazılarını "Tiflis'teki Ünsizadeler matbaasında bastırmıştır. Bütün bu risalelerde ileri sürülen dava Rusya'da yaşayan Müslüman Türkler'in derin uykularından uyanması ve o zamanki deyimiyle "terakki ve tealisi" (yani ilerlemesi ve yükselmesi) davası idi. İkinci cephede ise, o bazı Rus gazetelerinde makaleler yazarak kendisinin loyal bir Rusya vatandaşı olduğuna Rus hükümetini kandırmak ve Rusya Müslümanlarının hükümetçe ihmal edildiğini anlatmak istiyordu. Müslümanları çağdaş fikir ve bilimle aydınlatmanın yalnız onlar için değil, hükümet için de faydalı olacağını söylüyordu. Rusya'da yaşayan Müslümanların yeni fikirlere ve ilimlere aşinalık peyda etmelerinin en kestirme yolunun öğretim ve eğitiminin onların kendi dilleriyle yapılması olduğuna hükümeti ikna etmeye çalışıyordu. Tercüman'm ilk çıkışı olan 10 Nisan 1883; Kırım'ın Rus esareti altında girişinin 100. yıldönümü dolaylarına rastlıyordu. "Tercüman'ın çıkışının böyle bir zamana rastlaması gerçekten büyük bir mana taşımaktaydı. İsmail Bey, Kazan'dan Nizini- Novogrod'tan topladığı 300 ruble abone parasına, eşi Zühre Hanım'ın mücevherlerini, annesinden kalan kıymetli elbiselerini satarak eski bir makine ve lüzumlu alet ile eşyaları alarak, her türlü imkansızlıklarla boğuşa boğuşa mukaddes görevine başladı. 10 Nisan 1883; bir yazarın da dediği gibi, "bahar güneşi ile dünya dirilip çiçeklendiği günlerde, uzun yıllardan beri karlı kefenlerle örtülüp ölü gibi uyuklayan kuzey Türkleri'nin de ilk beyaz bahar çiçeği "Tercüman" açıldı. "Tercüman"ın doğuşunu ve Kırım'ın o andaki durumunu Cafer Seydahmet Kırımer şöyle anlatmaktadır: "1883'de yani Kırım'ın Ruslar tarafından ilhakından tam bir asır sonra, İsmail Bey, Kırım'da, Bahçesaray'da "Tercüman" gazetesini neşre başladı. Hanlığın eski payitahtında, onların eski saraylarında bir asırdır baykuşlar ötüyordu. Cennet kadar güzel Kırım'ın bağları, bahçeleri, Kırımlılar'ın bahtsız ocakları neşeye, saadete değil, elemden, ızdıraptan, yoksulluktan, hasretlikten yükselen hıçkırıklara sahne oluyordu. Kırım'ın kara bahtsız ufkunu nurlandırmaya başlayan "Tercüman", Kırım tarihinin dönüm noktası oldu. Kırımlılar'ı, "dalmış oldukları gaflet uykusundan uyandırmak" emeliyle işe sarılan İsmail Bey, binbir müşkülü yenerek elindeki mukaddes meşalesini bir kat daha yükseltiyor, yalnız Kırım'ı değil, yavaş yavaş bütün Rusya Türkleri'ni uyandırmaya, teşkilatlandırmaya, onların Avrupa medeniyetini benimsemelerine, iktisadi ve sosyal bakımından kuvvetlenmelerine yol açıyordu." "Tercüman"ın neşir hayatının ilk yılları büyük maddi imkansızlıklarla doludur. Bu maddi imkansızlıkların yanı sıra Kırım zenginlerinin lakayt ve anlayışsız davranışları da "Tercüman"ın neşrine engel olabilecek nitelikteydi. Gaspıralı İsmail Bey, bütün bu zorlukları yenmesini bildi ve "Tercüman"ı son nefesine kadar söndürmedi. "Tercüman'ın ilk neşir yıllarında İsmail Bey, baskı makinesine bir motor ilave ederek gazetenin daha seri bir şekilde çıkmasını düşünmüştü. Bu düşüncesini Kırım'ın tanınmış bir zenginine açtığında, cahil zengin; "Tütün ekseydin sana para verirdim; fakat, gazete çıkarmak için para vermem" şeklinde cevap vermiştir. Bu gibi geri düşüncelerin yanı sıra İsmail Bey'i "kafirlikle" itham edenler de olmuştur. "Tercüman" ilk çıktığı zaman 320 alıcısı vardı. Fakat bu okuyucu nispeti Gaspıralı'nın fedakârane çalışması yüzünden öylesine arttı ki, bu sayı birkaç yıl içinde 6 bini bulmuştu. "Tercüman"! Kırım'dan başlayarak Kafkasya, Kazan, Sibirya, Türkistan, Çin Türkistanı, İran, Mısır hatta Hindistan ve II. Abdülhamit'in izni ile Türkiye'de okunurdu. "Tercüman" Gaspıralı İsmail Bey'in olağanüstü zekası ve kabiliyeti sayesinde kısa zamanda bütün Türk dünyasına yayıldı ve sürümü 20 bine yükseldi.Türkçe konuşulan ve anlaşılan her yerde, Mısır'dan Hindistan'a kadar bu ceride tutundu. Coğrafi mesafelerin uzaklığına bakmadan, Türk milli hayatının ve menfaatlerinin ocağı haline geldi. "Tercüman'ın hemen hemen bütün Türk-İslam Dünyası tarafından okunma başarısını Cafer Seydahmet Kırımer şu hususlara bağlamaktadır: "Tercüman'ın muvaffakiyetinde, bu hedef ve ciddiyetten başka, İsmail Bey'in kendisine has, açık kısa uslûbunun ve sâde dilinin de büyük bir tesiri vardı. Şunu da kaydetmek zaruridir ki, İsmail Bey gazetecilikte de müstesna kâbiliyete malikti. Türk âleminde fikirlerini halka yaymakta ve benimsemekte o eşsizdir." "Tercümanın dili çok sadeleştirilmiş Osmanlı lehçesinden ibaretti. Gaspıralı İsmail Bey'in de "Tercüman'ın neşrindeki gayelerinden en önemlisi muhakkak ki, "ortak edebî dil" ülküsünün gerçekleşmesidir. Gerçekten İsmail Beyin "Tercüman" kadar hiçbir teşebbüs, Türk dili ıslahı ihtiyacım doğurmamıştır. "Tercüman'ın lisanı, Kazan'dan Kafkasya'ya, Kırım'dan Türkistan'a kadar anlaşılıyordur. Bu azim bir maharetti. Bununla merhum, düsturunun birinci şıkkını icra etmiş bulunuyordu. Türkler her yerde anlaşmaya başlamışlardı. "Tercüman" gazetesini kuzey Türkleri anladığı kadar da doğu Türkleri ile batı Türkleri de anlardı. Bütün Türkler'in aynı lisanda birleşmelerinin kabil olduğuna bu gazetenin vücudu canlı bir delildir. Meşhur Türk-İslâm hars (kültür) hadimi Gaspıralı İsmail Bey, "Tercüman"ın sahifelerinde İslâm ve Türkler'e asrî ilim ve irfana ve halkın tenevvür ederek bugünkü vaziyetten daha fazla yükselmesinin icap ettiğini ispat etmekle uğraşmıştır. İsmail Bey, "Tercüman" sütunlarında başta Rusya, Türk ve Müslümanları olmak üzere Türk-Müslüman dünyasına ait en aktüel, siyasî, sosyal, kültürel, milli ve dinî problemleri aydınlatmakta idi. "Tercüman" gazetesi yükselttiği Türk Birliği bayrağı ile sabık Rusya Türkleri'nin uyanmalarında oynadığı rol ile Rusya Türk matbuatının babası olmuştu. Bu sonuncu elli yıl içinde işlenmiş bütün medenî işlerimiz, Türk âleminin hangi tarafından olursa olsun, "Tercüman'm rehberliği ile başlamış, "Tercüman"ın manevi yardımı ile büyümüş ve pişmiştir." "Tercüman"a karşı duyulan sevgi ve alâkayı Rusya'da yaşamış olan aydın Türkler, gerek yazılarında, gerekse eserlerinde gözler önüne sermektedirler. Türkistanlı Ziya Sait Bey, "Özbek Vakitli Matbuat-ı Tarihine Vesaik" adlı eserinde; "Türkistan ceditçilerinin "Tercüman"ı çok sevip okuduklarını ve bunun muharriri İsmail Bey'e sonsuz muhabbet beslediklerini hattâ kendisinin vefatında ceditçilerden birçoğunun 30 güne kadar göğüslerinde matem alameti taşıdıklarını" kaydetmektedir. Kırımlı tarihçilerden Osman Akçoraklı "Tercüman"ın değerini şöyle ifade ediyor. "Tercüman bizim millî edebiyat, millî maarif, millî tarihî ceddimizin hâzinesidir." Yine aynı makalesinde Osman Akçoraklı; "Rusya'da yaşayan Biz Türkler, millî kitaplık, müze ve akademilerden mahrumuz ve yeni çağa ait yazılı millî tarihimiz yoktur. Ama biz, "büyük milli hâzinemiz" olan 23 ciltlik "Tercüman" gazetesi koleksiyonuna sahip bulunmaktayız"diyordu. "Tercüman"da yazı yazan aydın Türkler, Kırım'da yeni bir edebiyat akımım, "Tercüman Edebiyatı"nı meydana getirmişlerdir. Bu edebiyatın öncüsü tabiatıyla İsmail Bey olmuştur. Onun Tercüman serisinden çıkan; "Darülrahat Müslümanları", "Arslan Kız", "Kadınlar Ülkesi" vb. hikayeleri, Osman Akçoraklı'mn; "Nenkecan Hanım Türbesi" Seyid Abdullah Özenbaşlı'nm; "Olacağa Çare Olmaz" piyesi, Haşan Sabri Ayvaz'm "Neden Bu Hale Kaldık" piyesi ve diğerleri...Bu edebiyatm en belirgin özelliği; ürünlerinin, "Gaspıralı Dili" ile yazılmış olmasıdır. "Tercüman" gazetesinin etrafında toplanan ve sayfalarında; öğretmenlerin, gazeteci ve yazarların yer aldığı, Gaspıralı'nın tilmizlerinin temsil ettikleri akım... Bunların çalışmaları sayesinde Kırım Türkleri 1917 yılına doğru bütün Kırım halk okullarının % 52 oranını teşkil eden 360 milli halk okuluna en önemli sayıda millî edebiyata sahip olmuşlardır. "Tercüman"ın Türk dünyasmda popüler bir gazete haline gelmesi, İsmail Bey için, mücadele dolu uzun yıllar gerektirmiştir. Bir yandan Rus misyonerlerinin, diğer yandan cahil softaların ağır tenkitlerine maruz kalan İsmail Bey, iki muhalif gruba da "Tercüman"da gereken dersi vermiştir. Bu misyonerlerden Kazan'daki gayri Rus milletlere mahsus Seminarya'nın müdürü İlminski; "İsmail Bey ve Tatar münevverleri Rusya'dan asgari hukuk ve serbesti isteyerek gözboyacılığı yapıyorlar ve bir kısım Ruslar'ı kazanıyorlar" demekteydi. Prof. Maşanof, Astraumof gibi misyonerler de ilk fırsatta İsmail Bey'i ve "Tercüman"ı Rus hükümetine şikayet ediyorlar, Türkler'deki uyanışa bir son verilmesini, bunun suçlusu olan İsmail Bey'in de cezalandırılmasını istiyorlardı. Misyonerler haricinde Rus basını da İsmail Bey'e ve "Tercüman"a hücumda bulunuyordu. Bilhassa "Noviya Vremya", bu hücumlarını, İsmail Bey'e; "Türkiye'nin bir casusu" diyecek kadar ileri götürüyordu. Kırım'da Rus emniyet makamları da Gaspıralı İsmail Bey'e cephe almışlar, onun her hareketinden kendilerine göre sonuç çıkarmaya başlamışlardı. 1914 senesine ait Çar Jandarması Kırım dairesinin vesikalarının birisinde Gaspıralı İsmail Bey hakkında şöyle deniliyor: "Tahkikat neticesinde katiyetle tespit olunmuştur ki, İsmail Gaspıralı ve onun Tercüman gazetesinde murakıpleri olan münevverler Kırım'ın her tarafında Kırım Müslümanlarının Türkiye'ye yardım etmeleri, Türk teb'alarmı gizlemeleri hakkında gizli beyannameler neşretmişler ve teşvikatta bulunmuşlardır." Gaspıralı İsmail Bey'in softalarla yapmış olduğu birçok ilginç mücadele içinde en mühimi ve ilginci muhakkak ki, "Tercüman" konusunda Gilman Kerimî ile yapmıştır. "Tercüman"ı "dine küfür" olarak telakki eden softalardan, aynı zamanda Kazan ulemasından olan Gilman Kerimî, oğlunun elinde "Tercüman"ı görür ve büyük bir hiddete kapılır. Oğlunu öldürmek ister; fakat, asıl öldürülmesi gerekenin, gazeteyi çıkaran kimse olduğunu düşünerek Bahçesaray'a İsmail Bey'i öldürmeye gider. Taassubuna rağmen akıllı ve muhakemeli bir zat olan Gilman Kerimî, İsmail Bey'le olan uzun konuşmasından sonra Kazan'a, "Tercüman"ın ateşli bir taraftarı olarak döner ve oğlunu İstanbul'a tahsil için göndermekte tereddüt etmez. Daha sonraları Baran'da "Vakit" gazetesini çıkaran, oğlu, meşhur edip ve mücadele adamı Fatih Kerimî'den başkası değildir. Türk dünyasında en çok okunan gazete olan "Tercüman" 1905 yılma kadar Rusya Türkleri'nin tek süreli gazetesi olmuş ve 23 Şubat 1918 tarihine kadar 35 yıl süresince yaymına devam etmiştir. Rusya'daki Türkler'in Türk olarak kalmasında 33 yıl ömürlü "Tercüman"ın büyük rolü olmuştur. Burada uyanan Türk ruhu daha sonra Yusuf Akçura'nın faaliyeti sayesinde Namık Kemal'in âlemi ile birleşerek Türkiye'ye de tesir etmiştir. "Tercüman" ile Gaspıralı İsmail Bey, gerek Türkiye ve gerekse Rusya Türk basınında kısaca Türk basın tarihinde en önemli yeri işgal etmektedir. Gaspıralı İsmail Bey "Tercüman" ile Dilde-Fikirde, İşte Birlik" şiarının ilk iki şıkkını hemen hemen tahakkuk ettirme yoluna girmiş, üçüncü şıkkın galebesi içinde yine "Tercüman" sütunlarında mücadele etmiştir. Bu bakımdan denilebilir ki "Rusya Türkleri, Türklüğünü Gaspıralı İsmail Beye medyundur."
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.