Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

TÜRKLÜĞÜN GASPIRALI İSMAİL BEY'İ TAKDİRİ Kırım, İdil-Ural, Türkistan, Türkiye, bütün Türk Dünyası kan ağlıyordu. TURAN'da bir "Güneş" sönmüştü. Geride; o "Güneşte kalpleri, fikirleri aydınlanan, o "Güneş"i gönüllerinde muhafaza eden, o "Güneşin" ululuğu ve muhteşem parlaklığı karşısında gözleri kamaşan, hürmetle eğilen, UYANAN bu TÜRK DÜNYASI kalmıştı. Gaspırali İsmail Bey'in hayatını bir cümlede ifade etmek gerekirse: "O, Türk olarak doğdu. Türklük için çalıştı ve mutlu olarak öldü" diyebiliriz. Kadirşinas Türk Milleti; hayatını "Türklük" ülküsüne vakfetmiş olan bu değerli evladına karşı asla lakayt kalmamış, tarihinde ve gönlünde gereken yeri vermesini bilmiştir. İsmail Bey, tarihte başarılarını gözleri ile görüp mükafatlarını alarak, mutlu olarak ebedileşen ender insanlardan birisidir. Kendi durumunu şu sözlerle ifade eden İsmail Bey merhum: "Ben, büyük değilim, fakat bahtiyarım.. Benim bahtiyarlığım pek sevdiğim millete ve Müslüman kardeşlerime hizmet etmekliğimdir... Milletimin doğru sözü kabul ve icradaki istidadı fevkâladesi beni pek bahtiyar ediyor." demişti... İsmail Bey bahtiyardı... Çünkü, milli benliklerini unutan milletlerin çökmeye, başkalarının kulluğuna düşmeye ve eriyip gitmeye mahkum olduklarını o, herkesten iyi anlayarak, bütün hayatını Türklüğün kendisini bulmasını temin edecek esasları hazırlamaya vakfetti... Türklüğün her gün milli, medeni yükselmesine şahit oldu.. Türk birliğine inanan ve çalışanların arttığını gördü.. Gerçekten de İsmail Bey merhum, mücadele hayatının ortalarına doğru Türk-İslam dünyasında yaptığı gezilerde pek coşkun bir sevgiyle karşılanmış, ileri gelenlerin iltifatlarına mazhar olmuştur. İsmail Bey merhumun Türk Dünyasındaki yerini daha iyi anlayabilmek için "Tercüman"ın 25. yayın yılı münasebeti ile yapılan merasim programını incelemek gerekir. 2 Mayıs 1908 de "Tercüman" 25. neşir yılına giriyordu. O gün, "Tercüman" gazetesinde yapılan merasim hakikaten milli bir bayram şeklini almıştı. "Tercüman" idaresine binlerce kutlama telgrafı gelmiş, Rusya'nın Türkler'le meskûn bölgelerinden, Gaspıralı İsmail Bey'e adeta yağmur gibi hediye yağdırılmış, heyetler gönderilmişti. Düzenlenen merasimde Yusuf Akçura ve bazı konuşmacılar İsmail Bey'den övgü ile bahsetmişlerdir. Gönderilen binlerce hediyeden en derin anlam taşıyanı Orenburg'lu Sıddık Hakberdin'e aittir. Bu zat, Gaspıralı İsmail Bey'e bir platin yüzükle birlikte manalı bir mektup göndermiştir. Sıddık Hakberdin, İsmail Bey'in yüksek vasıflarını platine benzettiğinden bu yüzüğü, bu madenden yaptırmaya karar verdiğini kaydetmekte ve şöyle devam etmektedir: "Platin hararete en çok mukavemet eden bir maden olduğu gibi İsmail Beyefendi de Pobedonotsof, İlminski, Ostrovemof, Alekterof ve tevabilerinin cehennemlerinde yanıp eriyip gitmedi. Bu, kendisinin, insanların platini olarak yaratıldığını gösterir. ... İnsanlar platinin kadrükıymetini geç bildi. İsmail Bey'in de kadrükıymeti birkaç bin Usûl-ü Cedit mektebinin kurulmasından sonra anlaşıldı ve ehlinsaf önünde kadri anlaşılarak kendisinin ak altın olduğu tasdik edildi." "Tercüman"ın 50. yıldönümünü Türklük; Gaspiralı'sız fakat 25 yıl öncesi gibi aynı şevk ve heyecanla kutladı. İstanbul'da, Köstence'de, Varşova'da, Budapeşte'de, Berlinde konferanslar tertiplendi.Milyonlarca Türk, Türklüğün ebedi önderi Büyük Gaspıralı İsmail Bey'i rahmet ve minnetle andılar. Bundan elli sene evvel bütün hayatını Türk ve İslam Dünyasının siyasi ve sosyal meselelerine vakfederek, otuzbeş sene bu uğurda azimle, basiretle çalışmış olan Gaspıralı, yalnız Türk Aleminin değil, bütün İslam Dünyasının yetiştirdiği ender şahsiyetlerden birisidir. Bundan dolayı diyebiliriz ki Gaspıralı İsmail Bey faaliyetlerine devam etmeseydi, 1917 İhtilali'nden sonra ve II. Dünya Savaşı'nda; Kırım, Kafkasya, İdil- Ural, Türkistan ve Azerbaycan Türkleri'nin milli-kurtuluş hareketlerinin başlayacağı tasavvur dahi olunamazdı.Fikrimizce Türk Dünyasında, Türk davasını Gaspıralı kadar şumûllü ve etraflı olarak kavrayan ve bununla beraber milletinin siyasi mukadderatına dair fikirlerini azami ihtiyata riayetle içerisinde saklayabilen ikinci bir şahsiyet yoktur. Bütün ırkdaşlarının sevgi ve saygılarına mazhar olan Gaspıralı faaliyetinin ve hakkıyla kazandığı şöhretinin en yüksek noktasma ulaştığı bir zamanda hayata gözlerini kapamıştır. Çok milyonluk Türk-Müslüman Dünyasının kültürel-milli Rönesans devrini yaratan ve kendinde tecessüm ettiren ve bu gerçekten büyük insan, Cafer Seydahmet Kırımer'in de kaydettiği gibi, kendini hiçbir zaman böyle kabul etmiyor ve kendi kendini sadece "Mutlu İsmail" diye adlandırıyordu. Ve gerçekten de tarihin nadir bildiği büyük mutlu insanlardan biri olmak üzere Gaspıralı'nın hatırası, bütün dünya Türk ve Müslümanlarının kalbinde ebediyyen yaşayacaktır. Onun fikirlerini, emellerini baltalamak, öldürmek artık mümkün değildir... Çünkü onlar milletin kanına, ruhuna, hayatına girmiştir. Türk-Tatar milleti bugün bunlarla nefes alıyor, bunlarla ruh ve hayat buluyor. Onun gönlünden ve aydın kafasından haykırışları bütün Türklüğü uyandırdı, kendine getirdi ve birleşme yoluna soktu. Derin övgülerle ona borçluyuz hepimiz. Onun Türkçülüğü, kendi zamanında olduğu gibi ölümünden sonra da yaşıyor ve ebediyyen yaşayacaktır. "Biz Türkler 'dilde, fikirde, işte' birleştiğimiz zaman, Büyük İsmail Bey'in ruhu kimbilir ne kadar şâd olacaktır." ... Yarınki Türk nesillerini kendine çağıracak pek mübarek bir meshet daha var ki, Kırım yalılarında Türk âleminin ayak seslerini dinleyerek yatıyor. Bütün ömründe Türk'ü kurtarmak için yürüyen kahramana, Kırım'ın şimdi her zamandan daha sevgili olan topraklarındaki milli kahramanımıza yarın fakir iken zengin, zayıf iken güçlü, bedbaht iken kutlu olacak Türk nesilleri Türk bayrağını götürüp lahdine serecekler ve onun ve başının üstünde Türk dehasının yaratacağı yeni bir tac-mahal yükseltecektir. Çarlık Rusyası Gaspıralı'yı yıkamamıştı. Bolşevizm tufanı da onun, milletinin kalbinde bıraktığı büyük hürmet ve minnet izini silemeyecektir. Yarınki nesiller herhalde bütün Türk kabilelerinin hür ocaklarında; mukaddes milli yolda yılmamış, satılmamış, dönmemiş olan Gaspıralı'ya layık müesseseler açacak ve heykeller dikeceklerdir. Gaspıralı İsmail Bey, yetiştirdiği talebeleri ile, fikirlerine inanan genç nesiller ile bir "Türk Ülkü Ordusu" kurdu. Yarın bu ordu, bütün Türk dünyasına yayılcak ve Gaspıralı İsmail Bey'i: "TURAN HÜRRİYET GÜNEŞİ" namı ile "Türk Birliği ve Cihan Hakimiyeti Ülküsü Tarihi "nin başına; şerefle, iftiharla ve kanları ile yazacaklardır.
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.