Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
2019 yılında Orhan Kemal roman ödülü alan 'Bir Dava' romanının yazarı Ayhan Geçgin'in Son Adım kitabı muazzam.Şimdi okuma sıramda Bir Dava var. Sevgili arkadaşım Seda sayesinde yolumun kesiştiği yazarın ilmek ilmek işlenen satırlarına hayran oldum. Okuma listelerinize girmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendisini dışarıdan seyreden biri gibi 'sen' diliyle yazılmış bir eser. Bir insanın kendine nasıl yabancılaştığını vermek istercesine yapmış bunu yazar. Kendinizden sıyrılıp içini görmek misali. İlk defa okudum bu tarz bir eser ama çok beğendim. Kahramanımız Ali İhsan kitaptaki deyimiyle " Alisan" kitap boyunca kendini sorgulayan, bulunduğu durumdan bazen çıkış yolu arayan bazen de çıkışı olmayacağını düşünüp kendini hapseden bir umutsuz aslında. "Cumartesi, bir tatil gününde yapacak ne var? Hiçbir şey. Yapacak hiçbir şey bulamıyorsun. İnsanlar ne yapıyor, nasıl vakit geçiriyor? Ne yapıyorlarsa, bunları nasıl yaptıklarını anlamıyorsun. Dünyam küçüldü diyorsun kendi kendine, dünyam o kadar küçüldü ki belki ben bile onun dışında kaldım. " s. 36 Yalnızlık, içinde yaşanılan topluma yabancılaşma, tıpkı arafta kalmak misali yaşadığı dünyada savrulan Alisan, yitik, kaybolmuş bir karakterdir. " Kendine acıyorsun. Durumum ortada diyorsun, berbat rezilce bir durum bu. Yaşlı bir kadınla yaşıyorum, geçinmek ya da para denen şey için boktan bir işte çalışıyorum. Para hırsın yok belki ama başka hırsın, isteğin, arzun da yok... " s. 37 Küçükçekmece'de üvey babaannesi Süslü ile yaşayan Alisan'ın yaşadıkları, hissettikleri 2 bölümde anlatılıyor. Her iki bölüm birbirinden çok farklı. İlk bölümde Alisan'ın içinde bulunduğu ruh haline tanıklık ediyorsunuz. İçe kapanık, konuşmayı sevmeyen kahramanımızın sen diliyle yapılan iç konuşmaları oldukça detaylı verilmiş. " Bir kadınla olmayı beceremedim,bir erkek olmayı beceremedim, bir yaşam kurmayı beceremedim. Bütün sınavlardan çaktım, gerçek bu, yaşamayı beceremedim." S. 38 Bingöl'den göç edip İstanbul'a gelen ailenin iki çocuğundan biri Alisan, anne babası öldükten sonra babaannesi ile yaşar. Abisi ise Rusya'dadır. Eskişehir'de kazandığı üniversiteyi yarım bırakıp gelen Alisan'ın yaşamdan bir beklentisi de yoktur. Biyolojik olarak yaşar aslında. Yaşamak sadece bir görevdir ona göre. Kader'le yolu kesişen Alisan'ın çıkış noktası yakaladığı düşünülse de beyhude... Kitabın ikinci bölümü ise ilk bölümün devamı gibi başlayıp trajik biçimde toplumsal bir gerçeği göz önüne serip okuyucuyu son 30 - 40 sayfada sersemletip bitiriyor. Memleketi Bingöl'ün Düzova köyüne birkaç günlüğüne gitmek zorunda kalan Alisan'ın gözünden köyü, köylüyü tanıyoruz. 2.bölümün kurgusu da işte tam bu noktada başlıyor. Eser bambaşka bir boyuta geçiyor. Neler söylemek, neler anlatmak istiyorum sizlere... Lakin okumanız ve benimle birlikte tanık olmanızı daha çok istiyorum. Bazı alıntılarla tanıtımımı bitireyim... "Milleti görmek? Buraya gelirken tüm insanlarla ne yapacağını, nasıl konuşacağını hiç düşünmemiştin. Kafanda kurduğun biçimiyle buraya kadar geliyor, babaanneyi gömüyor, sonra geri dönüyordun. Geri kalan her şey belirsizdi, gölgelerden oluşuyordu. Ama bunlar gölge değil, gerçek insanlar..." S. 183 Tasvirler muazzam. Özellikle 2.bölümde:Ağustos böceklerinin sesi kesiliyor. Bir süre serin bir rüzgarın titreştiği sessizlik egemen oluyor. Birkaç iri kuş yukarıda, boş, açık mavi gökte dolanıyor. Kulağının yakınlarından birkaç sinek vızıldıyor. Bir kuş kesik kesik ötüyor. Otların içinden beyaz bir gövdenin kıvrılarak geçtiğini görüyorsun :bir yılan. S. 191 "Ne gençler öldü," diyor yaşlı kadın, kalın baş sarmasının çerçevelediği yüzü küçücük, kırış kırış, "Ne gençler gitti, bizim bu kadar yaşamamız günah." s. 193 "Niye burada böyle oyalanıp duruyorsun? Niyesi belli değil, ama burada, bu sınırlılıkta, yalıtılmışlıkta, bu çoraklıkta kendine uyan bir şeyler buluyorsun. Bu kuruluk senin dünyanın kuruluğuyla çakışıyor, ona bir neden verir gibi oluyor." s. 206 "Sizin, diyorsun, bilmediğiniz bir gerçek var. Sözcükler ağzından zayıf, kuru, sayıklar gibi, fısıltıyla dökülüyor yine de fısıltı odayı dolduruyor:" İnsan bir hiç değildir.”... İNSAN BİR HİÇ DEĞİLDİR..... @seda_bera
Son Adım
Son AdımAyhan Geçgin · Metis Yayıncılık · 2011291 okunma
··
624 görüntüleme
Filiz okurunun profil resmi
Şimdi daha da sabırsızlandım okumak için. 👏👏
Arzu Polatkan okurunun profil resmi
Ben de Bir Dava'ya başlayacağım. Sıcağı sıcağına 🤗
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.