Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ankara'da ayaz sokakları dolaşırken otobüs durağında bir adamın titrediğini gördüğümüzde onun üşüdüğü için böyle davrandığını düşünürüz. Halbuki aslında olan şey, o adamın üşüdüğü için değil, "ısınmak istediği" için titriyor olmasıdır. Benzer bir örneği bazı hayvanların kendilerini tehlikede hissettikleri zaman tüylerini dikleştirerek ya da dişlerini göstererek olduklarından daha büyük ve tehlikeli olduğu imajını vermeye çalışmalarında bulabiliriz. İşte bu ısınma ve üşüme örneğinde gördüğümüz gibi, ölüm korkumuz ve yaşama isteğimiz bir madalyonun iki farklı yüzünü oluştururlar. Schopenhauer bu kitabında ölüm korkumuzun mantıkla açıklanabilen bir şey olmadığını söylüyor. Çünkü gerçekten -mantıken- ölümden, zihnimizin iflasından korkuyor olsaydık her gece uyumak için yatağa girmemiz korkunç bir deneyim olurdu bizim için, hatta biraz abartırsak tabuta girmeyi çağrıştıran birkaç saniyelik tiyatral bir gösteri olurdu bu. Ama aslında tam tersi bir durum söz konusu. Her gece büyük bir keyifle uyuyor, uykuya dalırken bilincimizi memnuniyetle Gece Memuru'na sabah tekrar almak üzere teslim ediyor, hatta bazen sonsuza dek bu uykuda kalmak ve bize acılarımızı, sorumluluklarımızı hatırlatan bu bilinç kıymığından sonsuza dek kurtulmak istiyoruz. İşte görüldüğü ve Schopenhauer'in de belirttiği üzere, bizi korkutan şey zihnimizin yok olacak oluşu değil, bir fener işlevi gören zihin söndüğü zaman kör karanlıkta kalacak olan yaşama arzumuz/irademiz/istencimizdir. Schopenhauer bu kitabı toplamda 3 önemli kişinin etkisinde yazmış olduğunu söylesem sanırım çok hata yapmış olmam: "Ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum." diyen Epikuros, idealar dünyası ile tanıdığımız Platon ve elbette Schopenhauer'ı oldukça etkilemiş olan Buda. Platon'dan etkileniyor çünkü aslında bizler yaşama iradesinin (idea) birer fenomeni, görünümüyüz. Haliyle biz ölüp gitsek bile, yaşama iradesi sonsuza kadar devam edecek diyor Schopenhauer: "Aslanlar ölür ama Leonitas, yani aslan ideası kalır. Tıpkı yüksek bir yerden düşen şelalenin sıçrattığı su damlacıklarının buharlaşıp gitmesi, ama şelalelin hemen üstünde parlamakta olan gökkuşağının daim oluşu gibi." Schopenhauer'ın deyişiyle bizler yaşama iradesinin görünümleriyiz. Bizim yaşlanmamız ve ölüşümüz, rahimde yeşerip dünyaya doğacak başka bir çocuk için gerekli. Hatta Schopenhauer'ın acımasız felsefesine göre cinselliği sönen insan artık türün devamını sağlayamayacağı için doğanın/türün ona ihtiyacı kalmıyor ve ölüm tırpanı, artık bir anız örtüsü haline gelmiş bu insanı hasat ediyor. İnsanı üreme ve türü devam ettirebilme kapasitesine indirgeyen bu bakış açısını acımasız bulduğumu söylemeyeliyim. Son olarak, çeviriden mi yoksa Schopenhauer'in yazış şeklinden mi bilmiyorum ama okuması oldukça zor bir kitap. Özellikle sonlara doğru bazı kısımlarda illallah diye diye, konunu özetlendiği kısımlara bir an önce geçme acelesiyle okudum. Bu yüzden kitabı okumak istemezseniz şayet, Schopenhauer'in ölüm felsefesini inceleyen Türkçe makalelere başvurabilirsiniz. Görüşmek üzere.
Ölümün Anlamı
Ölümün AnlamıArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20121,030 okunma
··
595 görüntüleme
Mukaddes Hüzün okurunun profil resmi
hocam güzel bir bakış açısı sunmuşsunuz ölüme. zihninize sağlık.
Eyüpcan Işık okurunun profil resmi
Hocam çok teşekkür ederim, sağolun 😊🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.