Bir denizanasına yeterince bakarsanız, gözünüze atan bir kalp gibi görünür. Türü önemli değildir:
İster yanıp sönen ışıklarıyla kan kırmızı Atolla olsun, ister fırfırlı çiçek şapkalısı, isterse de yarı saydam Ay denizanası Aurelia Aurita, fark etmez. İş nabız atışlarındadır, hızlıca kasıldıktan sonra gevşeyişlerindedir. Bir hayalet kalbi andırırlar. Bir tarafından bakınca öteki tarafını görür, o güne dek yitirdiğiniz ne varsa hepsini bağrında gizleyen bambaşka bir dünyaya bakarsınız.
Oysa denizanalarının kalpleri yoktur; kalpleri, beyinleri, kemikleri, kanları yoktur ama bir süre izleyin, attıklarını görürsünüz.