Bedia hanım daha çocukken sanatla müzikle tanışmış, ilk öğretmeni, aynı zamanda bir sanatkar olan babası tarafından ruhunu müzik tutkusuyla doldurmuştu. İlk kanun ve kemanla başlasa da bir eğlencede tanımış ve aşık olduğu ud onun artık vazgeçilmezi olmuştu. En iyi hocalardan ders almış, yeteneğini daha da geliştirmiştir.
Bedia, Fatma Aliye'nin diğer romanlarında olduğu gibi güçlü bir irade ve ahlaka sahiptir. Kocası, kendisini bir - afedersiniz- aşüfteye değişince, Bedia da artık değişmiştir. Kocasını ne kadar sevse de artık onunla olamayacaktır çünkü gururu buna el vermez(ne yapsın kadın. ahlaksız herif kadının yüzüne karşı başkasını seviyorum dedi) Bedia acısını içine gömer bir vakit yoksulluk hasıl olunca da o çok sevdiği udu ona hayatını tekrar verir.. Çünkü o bir sanatkardır. 'Kadın kendini satmak zorunda değildir' der ve namusuyla geçimi çıkarmaya başlar. Kitapta, Bedia'nın Refet'i okuduğu da bahsolunuyor.
Kitabın tek kötü tarafı, çok fazla Osmanlıca kelime var ve bu akışı aşırı zorluyor. Bi metne bir dipnotlara bakmak zorunda kalıyorsunuz. Kelimeyi bilseniz dahi, ister istemez gözünüz kayıyor ve birazcık siniriniz bozulabiliyor. Fatma Aliye'ye her okuyuşumda bir kez daha hayran kalıyorum. Keyifli okumalar dilerim